Erzurum Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü öğrencisi.
bianet stajıma başlamam gereken tarih, 15 Ağustos’tu. Yazın ortasında grip olmayı başaranlardan olduğum için, Haluk Kalafat'ı aradım ve iki gün sonra gelmek istediğimi söyledim.
"Tabii" dedi, Haluk ağabey: "Kendini ne zaman iyi hissedersen, o zaman gel."
Böylece,17 Ağustosta stajım başlamış oldu. Hak odaklı habercilik ve barış gazeteciliği pratiği çerçevesinde habercilik yapmak istiyordum. bianet stajına başvurmamda bunlarla ilişkilidir. Staja kabul mailini aldığım zamanı hatırlıyorum, gerçekten mutluluk verici bir olaydı. bianet, ana akım medyadan uzak bir konumda. Yaptığınız haberlerin sansüre uğraması söz konusu bile değil. Ya da, sizi istemediğiniz bir habere göndermek ve onu zorla yaptırmak gibi bir şey mümkün değil! Ana akımın dışında, Çukurcuma'da kendi halinde bir yer bianet. Türkiye'de süregelen staj sömürüsünün aksine, stajyer dolu dolu ayrılıyor bianet'ten. Stajım, eşsiz güzellikte ve etkileyiciydi.
Haber dilimin oluşturulması aşamasında, sorularıma neredeyse herkes hemen cevap veriyordu. Hiç bitmese diye düşünürken, bir anda bitti. Stajım, keşke bitmeseydi, keşke Çukurcuma'dan, İstanbul'a her haberin peşine düşseydim diye düşünmüyor değilim.
OHO 2015
Bu yazıda, IPS İletişim Vakfı tarafından düzenlenen Okuldan Haber Odasına (OHO) programının önemine de değinmek istiyorum. OHO'da, muhabirlik yapmak, kişisel gelişim konusunda, müthiş bir deneyimdi.
OHO 2015'e, katılmak için başvuru formunu doldurmuştum, ama göndermeden Haluk Kalafat'a bir mail attım. Mailimde, staja kabul edildiğimi, OHO'ya başvurmamda sıkıntı olup olmayacağımı sordum. Haluk ağabey, eğer OHO'ya kabul edilirsem, staj ya da OHO'yu seçmem gerektiği söylemişti. Üzülmüştüm, stajı seçmiştim ama aklımın OHO'da kalacağını düşünüyordum. BirGün gazetesindeyken, Haluk ağabeyden bir mail aldım, aldığım mail OHO için, muhabirlik yapıp yapamayacağımla ilgiliydi. Düşünmeden kabul ettim. İyi ki diyorum, iyi ki OHO'yu da kaçırmamışım...
Türkiyeli, akademisyen, gazetecilerden oluşan eğitmenler, OHO katılımcılarına beş gün boyunca, eşsiz bilgiler aktardılar. Amberin Zaman'ın konuşmasıyla başlayan OHO, hemen bitti. Okulları sıkıcı bulanlardanım ama OHO'da öyle bir sihir vardı ki, bırakın sıkılmayı, çok çabuk bittiğini düşünüyorum. Diyeceğim o ki, İletişim Fakülteleri'nde süregelen, “sorunlu eğitime” karşı bir duruş OHO. Bir gelişim çabası ve İletişim Fakültesi öğrencileri için bulunmaz bir nimet.
Son söz ve teşekkür
bianet, Türkiye medyası açısından çok önemli bir konuma sahip. Hak odaklı habercilik ve barış gazeteciliği pratiğini Türkiye'de sergilemek oldukça meşakkatli bir iş. Ana akım medyanın, çıkar ilişkilerine inat, bianet yoluna devam ediyor.
Sorularımı cevaplayan, her türlü konuda yardımlarını esirgemeyen Çiçek Tahaoğlu'na, şef Haluk Kalafat'a, ağabeylik tavsiyeleri için Yüce Yöney'e, Ekin Karaca'ya, Baran Gündoğdu'ya, Beyza Dağdeviren'e ve tabii ki Nadire Mater'e sonsuz teşekkürlerimle.
Unutmadan şunu da söyleyeyim: İyi ki varsın bianet! (UŞ/EKN)