bianet’te staj yapmak ilk iş tecrübem oldu. İlk gün geldiğimde ne yapacağımı bilemez halde birilerinin bana iş vermesini beklerken toplantıda “Sen ne yapacaksın?” sorusuyla karşılaştığımda şaşırmıştım. Başka yerlerde staj yapan çoğu arkadaşımın genelde günlerinin boş geçtiğini duyuyordum.
Oysa ben bianet’te bir ay içerisinde sokak röportajına çıktım, haber yazdım, çeviri yaptım ve videolar çektim. Bu yüzden benim için burada staj yapmak büyük bir şanstı.
Çok farklı deneyimler yaşadığım bir staj oldu. Örneğin Ali ile sokak röportajına çıkmak benim için zorlayıcı ama bir o kadar keyifliydi.
Ağustos ayında, güneşin altında elimizde kamera ve mikrofonla Instagram’ın kapatılmasıyla ilgili insanların görüşlerini öğrenmek için Taksim Meydanı’na çıktık. Başta nasıl hareket edeceğimi bilemesem de Ali’nin yönlendirmeleriyle, insanlarla konuştukça alışmaya ve keyif almaya başladım. Ancak diğer yandan Türkiye’de insanların temel hakları olan haber ve iletişim hakkının engellenmesinde dahi konuşmaktan korktuklarını görmek beni üzdü.
Kariyerime daha çok televizyon ve sosyal medyada devam etmek istiyorum. Bunun için de Genel Yayın Yönetmenimiz Murat İnceoğlu’na spikerlik eğitimi aldığımdan bahsetmiştim ve kendisi de bilgilendirici kısa videolar çekebileceğimizi söylemişti. Ali de video çekimi ve kurguyla ilgilendiği için beraber Atölye BİA’da videolar çektik. Yani bianet’te ilgilendiğiniz ve yapmak istediğiniz şeyler geri çevrilmiyor. Aksine, “Benim buna ilgim var” dediğiniz her şey için size alan açılıyor.
Haber yazma konusunda ise Tuğçe, Ruken ve Vecih bana çok yardımcı oldu. Nasıl araştırma yapılır, hangi haber ne şekilde yazılır, hak odaklı habercilik nasıl yapılır sorularıma cevap verdiler. Haber konusunda sıkıntı yaşadığımda Tuğçe bana destek oldu. Ayrıca Tuğçe’nin neşesi ve sıcakkanlılığı bianet’te stajı güzelleştiren diğer şeylerden.
İyi ki bu mesleği seçmişim dediğim bir anla bitirmek istiyorum yazımı. Fikirtepe kentsel dönüşüm bölgesinde kötü çalışma koşullarında çalışan bir inşaat işçisine ulaşıp telefonda konuştum. Konuşmanın sonuna doğru gözlerim doldu. İnsanlık dışı koşullarda çalışıp haklarını alamayan işçiyi bir yoldaş ve dost gibi hissettim. Telefonu kapatırken de onu dinlediğim için bana birçok kez teşekkür etti. Çevremdekilerin bana gazetecilik yapmamam için söylediği onca olumsuz şeye rağmen bu yolda ilerlediğim için mutluyum.
Saldırıya, hakarete, tehdide uğramalarına rağmen hala kararlılıkla ‘hak odaklı gazetecilik’ yaptıkları için ve bunu yaparken hala stajyerlere karşı güler yüzlü kalabildikleri için Ali, Tuğçe, Vecih, Ruken, Hikmet, Evrim ve Murat abiye; tatlı sohbetiyle sekreter Leyla’ya, esprileriyle Korcan’a, tüm yardımları için Aren’e ve ofisi tertemiz yaptığı için Hakide’ye çok teşekkür ederim.
(PÖ/VC)