İtalya ulusal erken seçimlere yaklaşıyor. 24-25 Şubat tarihlerinde İtalya Parlamentosu'nu oluşturan Milletvekilleri Meclisi ve Cumhuriyet Senatosu üyeleri seçilecek.
Yaklaşık 1,5 sene önce Silvio Berlusconi'nin görevi bırakması sonrasında Cumhurbaşkanı Giorgio Napolitano yeni hükümet kurma görevini Profesör Mario Monti'ye verdi.
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) merkezli uluslararası yatırım bankası Goldman Sachs'ın eski danışmanı Monti, 9 Kasım 2011 tarihinde Cumhurbaşkanı tarafından hayat boyu senatör seçilmişti. Monti 13 Kasım'da aldığı görevine 16 Kasım'da bakanlar listesini Cumhurbaşkanlığına sunarak resmen başladı. Dünyanın sayılı think-tank uzmanlarından Mario Monti bu şekilde İtalya Cumhuriyeti'nin 39. başbakanı oldu.
İtalya'nın altmış birinci hükümetini kuran Mario Monti on dört erkek ve üç kadın bakan ile yola çıkmaya karar verdi. Bakanların ortalama yaşı 63'tü ve üniversite profesörleri, banka müdürleri, uluslararası danışmanlar, avukatlar, hekimler, valiler, amiral, hakim ve konsoloslardan oluşuyordu.
Örneğin Milli Güvenlik Bakanı seçilen Di Paola bu görevden önce NATO'nun askeri komite başkanlığını yürütüyordu veya Turizm ve Spor'dan sorumlu bakan Piero Gnudi Enel enerji şirketinin eski başkanıydı.
Bu örneklere ABD, Afganistan, Bosna ve İsrail gibi ülkelerde başkonsolosluk yapmış ve Dışişleri Bakanı olan Giulio Terzi di Sant'Agata ve 7 milyon Euro'luk geliri olan ve İtalya tarihinin ilk kadın Adalet Bakanı, Roma Üniversitesi eski profesörü Paola Severino eklenebilir.
Siyasi buhranın iktisadi buhranla birleştiği ve Avrupa Birliği'nin Yunanistan, İrlanda, İspanya ve Portekiz gibi ülkelerinde birçok karışıklığın ortaya çıktığı bir anda göreve gelen Mario Monti'den çok şey bekleniyordu. İtalya artık Silvio Berlusconi'nin kendisini, gelir kaynaklarını ve iktisadi ve siyasi başarısını destekleyen kişileri koruyan yasalar çıkartmasından bıkmıştı. Bunlara ek olarak özel hayatındaki çalkantıları ve görev sırasında ulusal ve uluslararası gaflarıyla ciddi ün yapan Berlusconi halkın desteğini ciddi bir şekildi kaybetmişti.
Mario Monti'nin geldiği günden bugüne kadar İtalya'da birçok şey değişti ancak belirli bir kesimin umduğunun tersine bu değişiklikler İtalya halkını olumsuz yönde etkiledi. Monti hükümeti hemen ulusal sözleşmelere, asgari ücrete ve katma değer vergisine saldırdı. Ardından "batmakta olduğu" iddia edilen bankalara milyarlarca Euro'luk nakit enjekte edildi. Bu sırada ulusal üreticilerin fabrikalarını yurtdışına çıkartmamaları için devlet desteği sağlayan yasalar yapıldı. Emekliler, gençler, güvencesiz çalışanlar ve kadınlar bu yeniliklerden en çok zarar gören kesimler oldu.
Bu sırada Lombardia ve Lazio eyaletleri başta olmak üzere birçok yerel yöneticiye açılan davalar sonuçlanırken yolsuzluk yüzünden tutuklanan veya görevinden alınan meclis üyesi sayısı o kadar çok arttı ki; bu iki eyalet ve Molise'de erken seçimlere gidilmek zorunda kalındı.
Silvio Berlusconi'nin iktisadi ve siyasi yükselişine destek veren Lombardia Eyaleti Başkanı Roberto Formigoni ve Berlusconi'nin öncülüğünü yaptığı merkez sağ koalisyonunun önemli parçalarından Lazio Eyaleti Başkanı Renata Polverini görevlerini kaybetti. Aslında her ikisi de onlarca meclis üyesinin hapiste olmasına rağmen yasanın onlara verdiği erken emeklilik "hakkını" kullanmak için yasal son tarihe kadar çalışmadan görevde kaldı.
İşte tam da bu noktada Silvio Berlusconi genel erken seçimlerden önce yapılabilecek eyalet erken seçimlerinden yenilgi ile çıkabileceğini düşünerek hükümetten desteğini çekmeye karar verdi. Berlusconi'nin Monti hükümetine desteğini çekmesinin sebeplerinden biri de halkın referandum talebi.
Mario Monti hükümetinin icraatlarından biri çalışma yasasını yerle bir edip birçok çalışanı güvencesiz kılmak olmuştu. Bu değişikliklerin geri alınmasını imza toplayarak protesto eden yüzbinlerce yurttaşın anayasal hakkı olan referandum eğer hükümet üç gün daha görevde kalsaydı yapılabilecekti. Ancak Silvio Berlusconi hükümeti öyle bir anda düşürdü ki aylar boyu toplanan onca imza ve referandum isteği yerle bir oldu.
Yerel erken seçimlerin yapılacağı olan üç eyalet Lombardia, Lazio ve Molise'de zafer ilan etmek yeni seçim yasasına göre son derece önemli bir avantaj. Olası bir mağlubiyette Berlusconi ve arkadaşlarının çoraplarının ortaya çıkacak olan sökükleri bir yana yeni seçim yasasına göre İtalya'da eyaletlerin üçte ikisinde çoğunluk elde eden koalisyona hem mecliste hem de senatoda "çoğunluk ödülü" olarak ek sandalye veriliyor.
2005'te zamanın Reformlar Bakanı olan Roberto Calderoli tarafından hazırlanan ve kendisince "pislik" olarak adlandırılan "yeni" seçim yasası eskiden mümkün olan parti haricinde hem meclis hem de senato adayına oy vermeyi engelliyor. Böylelikle yurttaşlar partilerin sundukları adayları ister istemez kabul ediyor.
Yukarıda da belirtildiği gibi "çoğunluk ödülü" sistemini hayata geçiren yasa yüzde iki olan meclise ve senatoya girme barajını yüzde dörde yükseltti. Farklı hesaplarla az oy alsa da koalisyon şeklinde seçimlere girenleri destekleyen yasa her koalisyona sembol, program ve öncü belirtme zorunluluğu getirdi.
Mevcut yasa küçük partileri ve bilhassa büyük partilerle koalisyona girmek istemeyen siyasi oluşumları meclis ve senato dışına attı. "Çoğunluk ödülü" ile de hak edilmeyen sandalyelere konulmasını sağladı.
Yirmi eyalet, yüz dokuz kent ve sekiz bin doksan iki belediyede yapılacak ulusal seçimlerde elli bir milyonu aşkın kişi oy kullanabilecek. Dünyanın en yaşlı nüfuslarından biri olan İtalya'da halkın sadece yüzde onunun oy kullanma hakkı yok.
"Başbakan Mario Monti maddi tasarruf sağlamak amacıyla yerel ve ulusal erken seçimleri aynı tarihe aldı. Bu karar pek tabii ki yerel seçimlerden olası bir hüsranla çıkıp ulusal seçimlere de riskle girebilecek Berlusconi ve arkadaşları için ciddi bir avantaj oldu."
İtalya bu siyasi ortamda seçimlere hazırlanıyor. Bu yazı dizisinde bu atmosferi oluşturan parçaları tek tek inceleyeceğiz; Silvio Berlusconi ve arkadaşlarının yeni seçim yarışını; 1,5 sene başbakanlık yapan Mario Monti'nin siyasi macerasını; ülkenin belirli kısmından yeniden destek almaya başlayan merkez sol koalisyonunu; savcı Antonio Ingroia etrafında toplanan sosyalist ve komunistlerin baraj sorununu; son senelerde İtalya siyasetine yeni bir tarz kazandıran komedyen Beppe Grillo'nun Movimento 5 Stelle hareketini; meclisi zorlayabilecek merkez ve sağ oluşumları; son olarak da meclis dışında kalmayı tercih edenleri... (MÇ/AS/ YY)
Yarın: Berlusconi ve Arkadaşları