Alin 17 yaşında bir genç. Dört yıldır Roma'nın kenar mahallelerindeki Ostia'da yaşıyor. Öğretmenleri ve arkadaşları onu aksi biri olarak biliyor. Bu da kabul edilmek için duyduğu derin ihtiyacı ve Romanyalı aidiyet duygusunu İtalyan ortamına adapte etmekte çektiği zorluğu gizliyor.
Masha 18 yaşında. Beyaz Rusya'da doğdu ve İtalyan bir aile tarafından evlat edinildi. Uzun bir süredir, kendisini bulmayı başaran erkek kardeşinden haber almıyor. Geçmişin acıtan yaralarını yeniden açmaktan korksa da, onu yeniden kollarına alıp sarılmak istiyor.
Nadar'ın anne-babası Mısırlı ve 20 yıldır İtalya'da yaşıyorlar. Kendisi 16 yıl önce burada doğdu. Şu anda ergenlik döneminin neden olduğu çatışmaları yaşıyor ve ailesinin kültürel geleneklerine başkaldırıyor.
Tehlikeli entegrasyon
Film yapımcısı Claudio Giovannesi'nin üç bölümlük belgeseli Fratelli d'Italia (İtalya'nın Kardeşleri, 90', İtalya, 2009) üç hikaye üzerinden, "yabancı" kökenli genç insanların İtalya'da yaşamak için yüzleşmek zorunda kaldıkları tehlikeli entegrasyon yollarını anlatıyor.
Vatandaşlık hakları hala reddedilen bu ikinci jenerasyonun hayatlarını daha iyi anlayabilmemiz için, bizi daha derinlemesine düşünmeye davet ediyor.
İtalya'da anne ve babası yabancı olan 862 bin genç var. Bunların 457 bini ülkemizde doğarken, diğerleri aileleri aile birlikte çok genç yaşta buraya gelmişler.
İtalyanlar ve kendilerini öyle hissediyorlar. Ancak göçmenlerin çocukları oldukları için sosyal ve yasal açıdan onlara hala "yabancı" gözü ile bakılıyor.
İtalya hala çokkültürlülüğü kabul etmiyor
İtalyan anne-babaların çocukları ile aynı haklara sahip olmak için gerekli bir koşul olan vatandaşlığa erişim ise, uzun, işkence dolu ve çoğu zaman sonuç vermeyen idari bir süreç.
Genç belgesel yapımcısı "Bu filmi çektim, çünkü İtalya'nın hala çok-kültürlü kimliğini kabul etmediğini düşünüyorum. Ulusal gurur illüzyonunun ardına saklanıyor ve çeşitliliğe değer vermeyi reddediyor," diye anlatıyor.
"Her türlü erime potasının asli ve etkileyici olduğuna inanıyorum. Göçmen diye adlandırdığımız topluluk, aslında bizim yeni sosyal dokumuz. Karmaşıklığı ve hiç bitmeyen tezatları ile memnuniyetle karşılanması gereken bir zenginlik."
Bu okul amblem gibi
"Fratelli d'Italia," Roma banliyölerindeki Ostia'da bulunan teknik-ticari Paolo Toscanelli Enstitüsü'nün işbirliği ile iki yıl süren bir çalışmanın sonucu.
Bu banliyödeki öğrencilerin yüzde 30'u yabancı kökenli.
Giovannesi "Bu üç öğrenciyi hikayemin kahramanları olmaları için seçtim ve günlük hayatlarını anlatırken aynı zamanda onlara acı veren kişisel ilişkilerini ve çatışmalarını izledim," diyor.
Öğretmenlerin öğrencilerine her zaman tatmin edici bir eğitim garantisi veremedikleri bu okul, dolambaçlı entegrasyon yolunun amblemi niteliğinde. Öğrenciler giderek artan bir şekilde toplu tüketimin kendilerine empoze ettiği yapay ihtiyaçların kurbanı olmaktalar.
Bölücü standartlar
Muğlak ve bazen de şiddet içeren bir ortamda, köklerinin dayandığı toplumların dini ve kültürel geleneklerine dayanan bölücü standartları, kişisel gelişimlerinin önünü kesiyor.
Nader'in durumu da böyle: Mısır kanı ve çok İtalyan bir yaşam trazı... Kendi yaşındaki bir çok genç gibi, pırıl pırıl gözlü bu çocuk, profesyonel bir futbolcu olma hayalleri kuruyor, kızlardan çok hoşlanıyor (ailesinin karşı çıkmasına rağmen İtalyan bir kız arkadaşı var) ve okulda o kadar asi ki, okuldan uzaklaştırılma cezası aldı.
Giovannes "Filmdeki jenerasyon çatışması, kimlik temasına atıfta bulunuyor. Baba ve oğulları ayıran farklılık ilk ve ikinci jenerasyon göçmenlerin karşılaştığı problemlerin kaynağı ile ilgili," diyor.
"Entegrasyon konseptini ütopik soyutluğundan çıkararak, gerçekçi bir biçimde ele almaya çalıştım," diye devam ediyor film yapımcısı.
Entegrasyon mümkün değil
"Fark ettim ki, güçlü şekilde istendiği durumlarda bile, entegrasyon mümkün değil: iki tarafın da - hem yeni gelenlerin hem de onları misafir edenlerin - eşit bir şekilde kimliklerini komplike ve sorumlu bir şekilde yeniden tanımlamalarını gerektiren ve sonu olmayan bir yol...
Alin, Masha ve Nader, modern İtalya'yı karakterize eden derin sosyal değişiklikten doğan farklı kültürler arasında "bir köprü jenerasyonu olmanın" keyif ve çekişmelerini yaşıyor.
Kamera dost haline geldi
"Başlarda, bu hiç de kolay değildi: Sabahtan akşama kadar dört teknisyen tarafından takip edilmeye alışkın değildim," diyor ikinci bölümün baş kahramanı Masha.
"Kocaman ekipmanları ile her yerde bana eşlik ettiler: okulda, evde ve erkek arkadaşımla buluştuğumda... Zaman içerisinde kamera dostum haline geldi. Her zaman yanımda olan ve duygularımı ve korkularımı paylaşabileceğim bir dostum..."
Masha şöyle devam ediyor: "Çok güzel bir tecrübeydi. Umarım bu film genç insanlara, anne-babalara ve öğretmenlere yardımcı olur. Herkesin bu filmi izlemesini öneriyorum çünkü insanlar sıklıkla göçmenleri, hayatları ile ilgili hiç bir şey bilmeden, aşmak zorunda oldukları zorlukları bilmeden yargılıyorlar."
Belgesel, "göçmen çocukları olan üç genç İtalyanın hayatlarına şaşırtıcı, büyüleyici ve kalpten bakışı nedeniyle" 2009 Roma Film Festivali"nde 'diğer sinema dalında' özel jüri ödülünü aldı. (FA/EAY)
* Federica Araco'nun metnini Esra Aygın Yalgın Türkçeleştirdi.