“Tüfeklerle öldürülen çocuklar, tecavüz edilen kadınlar, katledilen kocalar ve gazeteciler karşısında sessiz kalamayız. Buraya insani yardım ve halkın kendisini savunması için silah yardımı şart. Nasıl ABD’nin havadan askeri desteği önemliyse bu da önemlidir. Başkan Obama’ya İtalyan halkı aldığı bu karardan dolayı minnettardır”.
İtalya Cumhuriyeti Başbakanı Matteo Renzi 20 Ağustos günü Irak’ı ziyaret etti. Önce Bağdat’ta Irak yeni Cumhurbaşkanı Fuad Masum, yeni hükümeti kurması için görevlendirilen ve olası yeni Başbakan Haydar El Abadi ve Irak başbakanı Nuri El Maliki ile buluştu ardından da Erbil’e hareket eden Renzi burada Birleşmiş Milletler (BM) tarafından açılan göçmen kampını ziyaret etti.
Erbil’deki ziyaretinde gazetecilere kamp çıkışında yukarıdaki sözleri sarf eden Matteo Renzi, Bağdat’taki yüksek diplomasi görüşmelerinde ise şöyle konuştu: “Avrupa bugünlerde Irak’ta yer almak zorunda aksi halde Avrupa değildir. Avrupa’nın sadece iktisadi değerler olduğunu ve katliamlara sırtını döndüğünü düşünenler ya ön görülerinde yanılıyor ya da bu dönem başkanlığını diğerleri ile karıştırıyor”.
Matteo Renzi Irak’ı sadece İtalya Başbakanı olarak değil aynı zamanda 31 Aralık 2014 tarihine kadar görevde kalacak Avrupa Birliği Bakanlar Konseyi dönem başkanı da olarak ziyaret etti. Nitekim 15 Ağustos 2014 tarihinde Avrupa Birliği (AB) Ülkeleri Dış İşleri Bakanlığı Komisyonu, Irak’ta IŞİD’e karşı olan grupları AB üyesi ülkelerin silahlandırmasını sağlayacak kararı almıştı. İtalyan hükümeti Dış İşleri Bakanı Federica Mogherini de aynı gün İtalya’nın meclis tartışması ardından kararı değerlendireceğini açıklamıştı.
Hırvatlara kaçak giden silahlar “yardım” oldu
Nitekim 2 Ağustos günü İtalya Ulusal Meclisi, Demokrat Parti (PD) milletvekillerinden Giorgio Tonini’nin imzası ile sunulan ve Irak ile Suriye’deki IŞİD’e karşı savaşan grupları silahlandırma tasarısını oylamaya sundu. Hükümeti oluşturan koalisyon partilerinin desteği ile tasarı onaylandı.
Oylamanın ardından Güvenlik Bakanı Roberta Pinotti, gönderilecek olan silahların hafif ve bireysel koruma amaçlı olduğunu ve 1994 yılında Ukrayna’dan Hırvat ordusuna yardım amacıyla kaçak yollarla gönderilen ve İtalya’nın güneyindeki Taranto kenti açıklarında yakalanan gemide bulunan Sovyet yapımı silahlardan oluştuğunu açıkladı.
“IŞİD, İtalya için tehdittir”
İtalyan basını ve siyasi partileri için silahların kime gönderileceği çok açık. Gazetelerde, televizyonlarda ve siyasi parti açıklamalarında “Silahlar Kürtlere gidecek” sözünden başka bir açıklama yapılmıyor. Bazısı PKK ismini kullanıyor bazısı Rojava’dan Irak’a geçen YPG güçlerine gönderileceğini söylüyor. Kısacası İtalyan halkı olayı “IŞİD terörüne karşı Kürtleri silahlandırıyoruz” diye biliyor.
Papa Francesco 19 Ağustos’ta Güney Kore ziyareti dönüşü Irak ve Suriye’de yaşananlar üzerine “Parça parça yaşanan bir Üçüncü Dünya Savaşı başlamış durumda” demişti. Dışişleri Bakanı Federica Mogherini dün yaptığı basın açıklamasında da “IŞİD İtalya için de bir tehdittir” sözlerini sarf etti. Nitekim dün onaylanan tasarı sonrası İtalyan Ulusal Meclisi Kamu Güvenliği Bölümü tüm emniyet müdürlüklerine ve valiliklere ‘terörizmin hedefinde olabilecek önemli bina ve alanlarda güvenliğin en üst seviyeye yükseltilmesini’ emretti. İtalya kısa bir sürede kendini parçalı olsa da uluslararası bir çatışmanın tarafı olarak tanımladı. Ancak bu kararlara karşı çıkan da var.
SEL ve M5S’den ret
Meclis oylaması sırasında Özgürlük, Ekoloji ve Sol (SEL) milletvekilleri ve 5 Yıldızlı Hareket (M5S) milletvekilleri tasarıya karşı duruşlarını göstermek için iki bildiri yayınladı. Oylama bu iki grubun ret oylarına rağmen devam etti ve kabul gördü.
M5S uzun bildirisinde kısaca uluslararası çatışmanın silah desteği ile çözülemeyeceğini belirtiyor. Aksine İtalya’nın acilen ve ilk olarak bölgeye insani yardım, kask, kurşungeçirmez yelek ve istihbarat teşkilatı aracılığı ile destek göndermesini öneriyor. M5S bölgede bir an önce ateşkesin sağlanması için uluslararası diplomasinin kullanılması gerektiğine ve hasara uğrayan içme suyu ile elektrik sisteminin tamir edilmesi için çalışılmasının önemine dikkat çekiyor.
“Türkiye Rojava’ye ambargoyu kaldırmalı”
Bildiride Avrupa Birliği ile Birleşmiş Milletler’in öncülüğünde bir barış masasının oluşturulmasının altını çizen M5S, tarihi bir bakış ile bölgede daha önce uygulanan silahlı müdahalelerin hiçbir olumlu sonuç çıkarmadığını da belirtiyor. M5S milletvekilleri ayrıca Türkiye Cumhuriyeti’nden Rojava’ya uygulanan ekonomik ambargoyu kaldırmasını ve böylelikle 2011 yılında bu bölgede başlayan demokratik devrimin sağlıklı bir şekilde ilerlemesine yardımcı olmasını istiyor. Yayınlanan bildiride birçok kez Rojava’yı ve buradaki kanton sistemini ve bilhassa IŞİD teröründen kaçan göçmenlerin güvenliğinin sağlanması açısından olumlu örnek olarak gösteren milletvekilleri Irak devletinden ve diğer Körfez ülkelerinden bölgeye silah desteğini kesmelerini de talep ediyor.
Dün yayınlanan bildiride haftalar önce M5S milletvekillerinin Türkiye ve Kuzey Irak Federal yönetimini İtalya Ulusal Meclisi ile buluşturarak insani yardım koridorunun açılmasına ikna etme teklifinin sunulduğu ancak hükümetin konuya ilgi göstermediği belirtiliyor. M5S bildirisinde gene haftalar önce SEL milletvekilleri ile Rojava’dan gelecek temsilcilerin İtalyan Ulusal Meclisi’ne bir yıl içinde iki kez davet edilmesini hükümete önerdiklerini ancak bunun da destek görmediğini belirtiyor.
SEL: “Irak bölünebilir”
SEL milletvekilleri yayınladıkları açıklamada Peşmerge güçlerine verilecek silah yardımının Irak’ın ulusal bütünlüğünü hızlıca yok edeceğini ve aynı hızlılıkla bağımsız Kürdistan’ın kurulacağını ve böylelikle Irak’ın bölünmeye gideceğini belirtti. Bu bölünmenin tüm bölgede olumsuz etkileri olacağını söyleyen milletvekilleri, önerilerini şöyle sıralıyor: Biran önce AB ve BM ortak misyonu olarak bölgeye IŞİD saldırılarından sivil halkı koruma amacıyla destek gönderilmesi lazım, AB’nin hızlıca Irak, İran, Suudi Arabistan ve Türkiye başta olmak üzere bölgedeki tüm güçleri toplantıya çağırıp IŞİD’e siyasi ve iktisadi desteğin kesilmesini sağlamalı ve bilhassa Erbil başta olmak üzere bölgede bulunan ve uzun zamandır çalışan insani yardım kurumlarına destek arttırılmalı.
Meclisin silah yardımı kararına siyasi partiler haricinde de karşı çıkanlar var. 1994 yılında kurulan uluslararası insani yardım derneği Emergency, dün yaptığı basın toplantısında, dernek başkanı Cecilia Strada aracılığı ile bu kararın doğru çözüm olmadığını belirtti. “Kötünün iyisini silahlandırarak Taliban yaratıldı, çözüm BM güçlerinin bölgeye gitmesinden geçiyor. Silahlar ile insani yardım koridoru açılamaz, bunu BM sağlayabilir. Irak’ta zaten gereğinden fazla silah var.
Bu silahların ve bu kafa kesenlerin nerden nasıl geldiğini araştırmamız lazım. Bunu yaparsak belki de arkasında arkadaş sandığımız hükümetlerin varlığına ulaşırız” şeklinde konuşan Strada Emergency’nin Irak’da 1997 yılından beri ücretsiz sağlık hizmeti verdiğini belirtti. Uluslararası askeri desteğin çatışma içinde olan bölgelerde her zaman radikal hareketlerin doğuşunu tetiklediğinin altını çizen Strada seçim zamanı birçok ülkede adayların Orta Doğu’da barışı vaat ettiğini ama göreve gelince askeri manevralar yaptıklarını belirtti. Cecilia Strada olası çözüm önerilerinin arasına IŞİD ve onun gibi örgütlerle de barış yolunda diyalog açılmasını da ekliyor ve bu tercihin uzun süre boyunca ABD tarafından ret edilmesine rağmen bugün Afganistan’da uygulandığına dikkat çekiyor.
Yardım silahları yok edilmeliydi
Karara karşı çıkanlar arasında İtalyan Silahsızlanma Ağı da var. Antimilitarizm ve uluslararası barış konularında ortak bir bildiriye imza atan birçok dernek ve siyasi hareketin kurduğu bu ağ dün konu hakkında bir bildiri yayınladı. Barışın desteklenmesi amacıyla BM güçlerinin bölgeye sevk edilmesini öneren ağ bu misyonun çatışmaları arttırmadan ve uluslararası hukuka saygı duyarak çalışmasının önemine dikkat çekti. Gönderilecek olan ve zamanında kaçak bir gemide yakalanan silahların aslında 2006 yılında Torino yerel mahkemesince alınan karar gereğince yok edilmiş olması gerektiğini belirten bildiri aynı silahların bir bölümünün aslında 2011 yılında devlet sırrı şemsiyesi ile Libya’ya gönderildiğini de iddia ediyor. İtalyan Silahsızlanma Ağı bölgede görev alan tüm sivil toplum örgütlerinden İtalyan hükümetinin aldığı kararı dikkatle incelemesini ve karşı çıkmasını talep ediyor.
İtalya Ulusal Meclisi’nin Irak ve Suriye’de IŞİD’e karşı mücadele eden gruplara silah yardımı etme kararına İtalyan Hıristiyan İşçiler Derneği (ACLI) de karşı çıktı. Derneğin ulusal başkanı Gianni Bottalico imzalı bildiri de BM barış gücünün bölgeye gönderilmesinden yana. “Geçmişin hataları tekrarlanamaz. Sabırlı ve kararlı bir şekilde taraflar arasında diyalog kurarak bölgeye barışın getirilmesi lazım” şeklinde konuşsan Bottalico dünyada yaşanan sosyo-ekonomik ve askeri çatışmalarda AB’nin kabiliyetsiz bir görünüm çizmesinin kabul edilemeyeceğini belirtti.
Traktör yedi yılda, silah bir günde verildi
Il Fatto Quotidiano gazetesinden Thomas Mackinson’un yaptığı haberde de görüldüğü gibi Dışişleri Bakanlığı’na bağlı Gelişim İçin Ortaklık Projeleri Genel Müdürlüğü bir hafta önce Gine, Ekvador, Vietnam ile beraber Irak’ı da ‘öncelikli olmayan’ ülkeler arasına almış böylelikle 2014 sonundan itibaren bu ülkelerde çalışan İtalyan derneklerinin insani yardım hizmeti için bütçelerinden indirime gitmeye yasal bir zemin hazırlamış oldu. Mackinson haberinde 2007 yılında Irak hükümeti ile İtalyan hükümeti arasında yapılan ortak anlaşma ile Irak Tarım Bakanlığı’na traktör alımı için 100 milyon Avro kredi verileceğini belirtiyor fakat bu kredinin sadece 60 milyonluk bölümü ancak bu senenin 15 Nisan tarihinde verilebildiğini söylüyor. Kısacası İtalya Irak’a traktör alımı için yardımı yedi senede zorla verirken silah yardımına bir günde karar verdi.
İtalya Anayasası 11. maddesinde şöyle diyor: “İtalya başka halkların özgürlüklerine karşı bir saldırı aracı olarak ve uluslararası anlaşmazlıkları çözme aracı olarak savaşı reddeder; uluslararasında barış ve adaleti koruyacak bir düzen için gerekli olan egemenliğin sınırlandırılmasını kabul eder. İtalya böyle amaçları gerçekleştirmeye çalışan uluslararası kuruluşları teşvik eder”. (MÇ/HK)