Van depreminin ardından İstanbul'daki Yeşilköy Çiroz Özürlülüler Kampı'na 54 aile yerleştirildi.
Kampla ilgili sadece ilk günlerde Cihan Haber Ajansı'ndan bir muhabir "Cumhurbaşkanı gibi karşılandık" başlığıyla bir haber geçti.
Yeşilköy Mahalle Muhtarı Bülent Yurtseven, kampa giderek depremzedelerin ihtiyaçlarını öğrenmek istedi; çünkü mahalleli yardım toplamak istiyordu. Ancak Yurtseven kampa alınmadı.
Bunun üzerine bianet de kampa girmek istedi ancak Valilik'e dilekçe yollamamıza rağmen "sansasyonel haber" yaparız gerekçesiyle Vali Hüseyin Avni Mutlu'nun talimatıyla izin verilmedi.
Kampa giremeyince, kamptan baskı görmemesi için takma isim kullanacağımız bir genç kadınla dışarıda görüştük.
19 yaşındaki Yağmur, kampa üç hafta önce akrabalarıyla gelmiş.
Annesi ve kendisinden küçük altı kardeşi Van'da bir cami avlusunda kurdukları çadırda kalıyor; ağabeyi ise askerde.
Yağmur, İstanbul'daki kampa, belki maddi yardım, belki de iş bulurum umuduyla ailesine para göndermek için gelmiş; çünkü o liseyi bırakmak zorunda kaldığından beri evin geçimini sağlamak için çalışıyor.
Van'da kağıt mendil, kalem satmaktan ayakkabı boyacılığına kadar bir çok iş yapan Yağmur, "Büyümeye başlayınca sokaklarda çalışmak zorlaştı" diyor, bu sefer annesiyle ev temizliğine gitmeye başlamış.
Van merkezdeki evleri ikinci depremde girilemeyecek duruma gelmiş; askerden izne gelen ağabeyinin aylık harçlığı ile naylondan bir çadır alabilmişler. Devlet onlara daha sonra çadır vermiş.
O Van'dayken aş evlerinde az da olsa yemek çıkıyormuş. İstanbul'a geldikten sonra ailesiyle yaptığı görüşmelerde çadır kentler dışında yemek dağıtımının kesildiğini ve çok zorlandıklarını öğrenmiş, "Annem üzülmeyeyim diye pek söylemez ama kardeşlerim telefonda açız diyor."
Kampta bırakın ailesine yardım yollamayı, günlük yaşamını sürdürmekte dahi zorlandığını söylüyor Yağmur.
Bu kampa Genel Bilgi Tarama'dan (GBT) sonra "suça karışmamışların" alındığını öğreniyorum. Dışarıdan göründüğü kadarıyla pembe, mavi minik evlerden oluşuyor Yeşilköy Çiroz Özürlülüler Kampı.
Her evde, üç yatak, bir koltuk, küçük bir ocak, kokusu temizlense de gitmeyen küçük bir buzdolabı ve demlik varmış.
Yağmur'un verdiği bilgiye göre dört kişilik evlerde 8-10 kişi kalıyorlar, üç öğün yemek var ancak doyurucu değil. 10 kişiye küçük bir şampuan veriliyor; kadınlar çamaşırları elde yıkıyor. Tek olumlu yanı, kira ödemiyorlar ve üşümüyorlar.
Yağmur, şampuan ya da sabun istediklerinde "market orada gidin alın" cevabını aldıklarını söylüyor; "Uzun süre sadece suyla yıkanabildik. Doğru düzgün kıyafetimiz yok; akşam yıkayıp sabah kurutup giyiyoruz. Bir çift iç çamaşırımız var o da yıkaya yıkaya parçalandı."
Kamptakilerin bir kısmı ilk geldiğinde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı'ndan maddi yardım almış. Yağmur 18 gündür, iki kez dilekçe yazmasına rağmen hiç yardım alamamış.
Kamptaki bazı erkeklere, belediyede iş bulunmuş ama yeterli değil; iş arayan bir sürü kişi var.
Yağmur da ilk günden beri iş arıyor. Ama iş aramak da bir o kadar masraflı. Öncelikle toplu taşıma kullanması gerek; Yeşilköy'deki garda bile "depremzedeyiz" demelerine rağmen bir sürü aşağılanmaya maruz kaldıktan sonra trene ücretsiz binebilmişler.
İstanbul'a bir kere küçükken gelen Yağmur, "Ne iş yapabilirim bilmiyorum, anketörlük dediler ama onlar da paraları ödemiyormuş. Kafe, restoranlara baktım bulamadım. Gazeteden iş ilanlarını aramak için de kontör gerek; ben ailemi bile zar zor arayabiliyorum" diyor.
Depremzedelerin kampta ne kadar kalabileceği belli değil, kampa engelliler geleceği için büyük ihtimalle yaz aylarında kamp boşaltılacak.
Yağmur, "ailemi hayatta buraya getirtemem" diyor, kendisi de Van'a geri dönmeyi düşünüyor; kamptakilerin de yarısının geldiğine pişman olduğunu ama Van'a geri döndüklerinde çadırlarını dahi bulamayacaklarını söylüyor.
Van'da da şartlar çok kötü dönüp ne yapacaksın demem üzerine de "Van, İstanbul kadar güzel değil ama aşağılanmam en azından" diyor; çünkü otobüste akrabalarıyla giderken hayranlıkla denizi izledikleri sırada bir kadının, kendisine bakıldığını sanarak "Ne bakıyorsunuz, dağdan mı geldiniz" tepkisi, Yağmur'a çok dokunmuş.
Kamptakilerin başka ne sıkıntıları var bilemiyoruz, içeri girmemiz yasak; Hafızlar ve Mevlithaneler Cemiyeti 3 Aralık Engelliler Günü nedeniyle, engellilere ve dempremzedelere moral vermek için kampa girip mevlit verebilmiş, ancak biz giremedik. (NV)