Hükümetin "asrın projesi" olarak sunduğu Marmaray için şantiyeye dönen Üsküdar meydanında karşıdan karşıya geçmeye çalışırken iki belediye otobüsünün arasına sıkışan dört ve 16 yaşındaki iki çocuk öldü; çocuklardan birinin babası da ağır yaralandı.
Dört yaşındaki çocuk, ailesiyle birlikte sahilden 30 Ağustos kutlamalarını izlemek için gelmişti. Akşamüstü evlerine dönemeye çalışırlarken iki otobüsün arasından geçiyorlardı. Bir başka otobüs çarpınca, arada kalıp sıkıştılar. Otobüs şoförü tutuklandı.
Üsküdar meydanı
Boğazı deniz altından geçerek Üsküdar ve Yanikapı'yı birleştirecek olan Marmaray'ın inşaatı 2004'te başladı. İstasyon kazılarında ortaya çıkan arkeolojik yapıların korunması nedeniyle sarkan proje tamamlandığında iki yakada da metro sistemine bağlanarak saatte 75 bin yolcunun taşınması hedefleniyor.
Projenin başlamasıyla birlikte hergün binlerce kişinin geçtiği Üsküdar meydanı da alt üst oldu. Üsküdar, İstanbul Anadolu yakasında oturup Avrupa yakasında çalışanların Kadıköy, Harem ve boğaz köprüleriyle birlikte en yoğun geçiş noktası; hatta toplu taşımayı kullananların en fazla geçiş yaptığı yer. Sahil yolundan ve Ümraniye gibi çevre semtlerden gelen çalışanlar sabah ve akşam saatlerinde bu meydanı dolduruyor. İskeleden Haliç, Beşiktaş, Eminönü, Sirkeci, Karaköy ve Kabataş'a kalkan motor ve vapurlar dolup taşıyor.
Marmaray projesinin başlamasıyla, tünelin karaya bağlanacağı bölüm tamamen kapatılırken meydana çıkan yollarda da düzenlemeler yapıldı. İnşaatın kapladığı alan gözönüne alındığında, insanları sahile taşıyan onlarca otobüs, minibüs, dolmuş ve taksi için fazla yer kalmamıştı. Bir ara belediye meydanı tamamen trafiğe kapatmayı da düşündü fakat zaten ite kaka işleyen ulaşımın tamamen duracağından çekindiklerinden olsa gerek bu yapılmadı.
Bırak dağınık kalsın!
Bu yapılmadı fakat yetkililer muhtemelen senelerce bu halde kalacak meydanda trafiğin akışını düzenlemek için de hiçbir girişimde bulunmadı. Bugün meydana girip iskeleye ulaşmak isteyen biri delik deşik kaldırımlarda yürümek, büyük ölçüde taşıt yoluna girmek zorunda.
Otobüsler, yolun ortasında sıra oluşturmak zorunda kalan insanların arasına girerek yolcu almak ve indirmek zorunda. Meydanı yürüyerek geçmek zorunda kalanlar, gelişi güzel yerleştirilmiş inşaat plakalarının, özellikle kışın göle dönüşen kaldırımların üzerinden zıplayarak gitmek zorunda. Ne trafik ışıkları, ne de her gün bir köşeye arabalarını çekerek sohbete dalan polis memurları bu insan selini durdurmaya yetiyor.
Kaldırım yok, "heykel" var
Adalet ve Kalkınma Partisi'nin elinde olan Üsküdar ve Büyükşehir Belediyesi, bütün bu sorunları çözmek yerine ertelemeyi tercih etti. Belediye, proje olur da planlandığı gibi yıllar sonra tamamlanırsa, İstanbullulara muhteşem bir meydan vaat etmekten öteye gitmedi.
Dahası, bu vurdumduymazlığa kuş kondurmak için çalar saat şeklindeki heykeller (!), Deniz Feneri ve Kızılay'ın bağış çadırlarıyla meydanı daha da daraltarak yürünmez hale getirdi. Ramazan'la birlikte devreye giren müthiş buluş, yüzen iftar çadırı ve önünde uzayıp giden kuyrukla da meydana son noktayı koydu.
Sorumlu kim?
İki çocuğun ölümünden, aslında o otobüs şoföründen çok, 15 milyonluk kentin en büyük meydanlarından birini hiçbir önlem almaksızın, hiçbir akılcı düzenleme yapmaksızın şantiyeye çevirenler sorumlu.
O sorumluları, Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ı, Üsküdar Belediye Başkanı Mustafa Kara'yı ve helikopterle havadan kent planlaması yapan başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı birkaç yıl sonra Marmaray'ın açılış töreninde, ağızları kulaklarına vararak kurdeleyi keserken göreceğiz. O zamana kadar vatandaşların kendi yaşam alanlarını kendi ihtiyaçlarına göre ve hep birlikte düzenleyebildikleri bir düzene geçilmezse...(EA)