İstanbul trafiği ve bisikleti yan yana anmak zor. Çocukken heves edilen ya da haftasonu Adalar'da, olmadı sahil yolunda kullanmak için sanki bisiklet. Küresel ısınmaya katkısıyla ünlü ABD'nin en uzun bisiklet yoluna sahip şehrinden İstanbul'a dönüp, bodrumdaki bisikletimi tekrar çıkarınca ve eskisi gibi her gün okula ya da işe bisikletle gidemeyeceğimi fark edince bunları bir kez daha düşündüm.
Sosyalleşme sitesi Facebook vasıtasıyla son beş aydır İstanbul'da da düzenlendiğini öğrendiğim Critical Mass, Kritik Çoğunluk'a katılanlarla konuşunca ise biraz olsun içim rahatladı. Geçtiğimiz hafta Göztepe Parkı'nda buluşup üç saate yakın yaya ve bisiklet haklarına dikkat çekmek için trafikte dolaşan Kritik Çoğunluk'ta 40'a yakın bisikletli ve patenci vardı. Bisikletle dolaşırken el ilanları dağıtan, çoğu zaman arabalardan korna, balkonlardan ve yayalardan alkış desteği alan çoğunluğun İstanbul için temel talebi şu: Trafiğe kapalı alanlardaki bisiklet yollarının uzatılması, trafikte bisikletliler için ayrılmış yollar ve sürücülerin bisiklet, motosiklet ve patencilere saygı göstermesi, en önemlisi onların hayatını tehlikeye atmamaları.
Critical Mass/Kritik Çoğunluk, Çin'de ortaya çıkmış ve trafik ışığı olmayan kavşaklarda bisikletlilerin, belli bir çoğunluğa ulaşınca birlikte karşıya geçmeleri fikrine dayanıyor. Avrupa ve ABD'deki şehirler başta olmak üzere dünyanın bir çok ülkesinde yüzlerce kişiyi bir araya getiren Critical Mass'ın temel derdi motorlu araçlara olan bağlılığımızdan kurtulabileceğimizi göstermek. Critical Mass ne kadar bir protestodan çok kutlama ve buluşma olarak anılsa da, bisiklete binmek petrol ekonomisine karşı olan özü itibariyle gayet politik.
Her ayın son Cumartesi günü Göztepe Parkı'nda bulaşan Critical Mass İstanbul'un, etkinliğin özünde olduğu gibi her hangi bir sözcüsü, yöneticisi ya da hiyerarşisi yok. İnternetten yapılan duyurularla bir araya gelen bisikletliler ve patenliler arasında, her gün işe bisiklete gidenlerden hafta sonu uzun bisiklet turlarına katılanlara, lise öğrencilerinden emeklilere, sabah etkinliği radyodan ya da arkadaşından duyup, trafikte bisikletlilerin çektiği zorluklara karşı sesini duyurmak isteyenlere renkli bir katılımcı profili var.
Arka sokakları keşfetmek
Özgür Kayalar her sabah Bostancı'daki evinden Maçka'daki işyerine bisikletle gidiyor. Kadıköy'e kadar bisikletle gelip, ordan vapurla Kabataş'a geçiyor, bazen bisikletini işe kadar sürüp, bazen de İspark'ın Beşiktaş ya da Kabataş'taki ücretsiz parkına bırakıyor. Etkinliği Açık Radyo'daki haberlerde duyup gelmiş: "Aslında etkinliğin nasıl başladığı ve ne amaçla yapıldığını da katılınca öğrendim. Trafikte tek başına bisiklet sürerken arabalar yol vermiyor, çok fazla kişiyle bunu yapınca tek başına güçsüzken birlikteyken güç oluşturduğunu hissediyorsun." Kayalar işe bisikletle giderek spor yapmaya ayrı zaman ve para harcamadığını, trafik az olduğu için kullandığı arka sokaklar sayesinde İstanbul'da belki de hiç göremeyeceği yerlerden keşfettiğini söylüyor.
Simone Fuchta da her gün işe bisikletle gidenlerden. Bostancı Kadıköy arasındaki trafiğe kapalı sahil yolunu kullanıyor. Ancak herhangi bir yasak olmamasına karşın eve dönerken bazen görevlilere takılıp banliyö trenini kullanamıyor. "İşe gitmek için bisiklet satın aldığımda arkadaşlarım bana 'deli misin' dedi. Almanya'da herkes işe bisikletle gittiği için İstanbul'da da bisiklet kullanmak bana hiç fantastik gelmiyor. Sahil yolundaki bisiklet yolu dışında araba yollarında ayrılmış bisiklet yolları istiyorum. Sürücüler bisikletin ne kadar yer kapladığını kestiremiyor ve sana çarpabiliyor." Fuchta sabahları çocuklarını bisiklette taşıyan ya da işe giden bir çok kişiye rastladığını ve bisiklet yolları yapılırsa kullanımın da artacağını düşünüyor.
Sahildeki bisiklet yolları artıyor
Belediyenin son yıllarda sahil yollarındaki bisiklet yollarını artırdığı ve yenilediğini söyleyen Ferruh Güryalı'nın en büyük sıkıntısı ise lastiklere zarar veren kırık şişeler, cam parçaları. Sabahları belediye görevlileri bisiklet yollarını kırıklardan temizlemeye başlamış ama yine de tehlike var. Güryalı sahil yolunda daha önce bisiklet yolundan yürüyen yayaların bisikletlileri farketmeye başladığını, ancak trafikte araçların bisikletlileri önemsemediğini ya da görmezden geldiğini söylüyor.
Critical Mass'a patenle katılan Esen Erdoğanlı paten kayarken en çok lafla sataşanlardan şikayetçi. Beşiktaş Sarıyer hattında paten kayıyor ve "Hepimizin trafikte hakları var, yolda rahatsız edilmeden spor yapabilmeyi istiyoruz" diyor. Ona göre işe bisikletin yanı sıra patenle de gidilebilir.
Critical Mass'a katılanların anlattıkları ortak sıkıntı, trafikte sürücülerin onları yok sayması, bazen saygısızca davranması ve hayatlarını tehlikeye atabilecek şekilde sürmeleri. Trafikte bisiklet sürmek için ehliyet gerekmiyor ve bisikletliler sol şeridin hariç araç trafiğine çıkma hakları var, arkadaki araca da yol vermeleri gerekmiyor.
Bisiklet kullananlarda ne araba kullananların kibri, yol benim diyen tavrı ne de İstanbul çok büyük ve bayırlı diyenlerin umutsuzluğu ve umursamazlığı var. Trafikte bisiklet kullanmak başlı başına 'ezilen' tarafta yer almak demek ama spor yapmak ve çevreye zarar vermemek gibi bisiklet sürmenin en temel güzelliği bisikletli hakları için bir şeyler yapmaya sizi hemen motive ediyor. Bir sonraki Critical Mass 26 Eylül'de saat 17.00'de Göztepe'de.(ÖG/BÇ)