İstanbul Kültür Sanat Vakfı'nın (İKSV) 5-16 Nisan tarihleri arasında gerçekleştiriceği 38. İstanbul Film Festivali'nde bu yıl 175 uzun ve 11 kısa film gösterilecek
38. kez sinemaseverler ile buluşan festival kapsamında bu yıl hem 20 yıl önce aramızdan ayrılan usta yönetmen Stanley Kubrick’in filmlerini hem de Şerif Gören’in yönettiği başrol oyuncusu Türkan Şoray’ın dokuz farklı kadını canlandırdığı On Kadın (1987) filminin restore halini büyük ekranda izleme şansı yakalayacağız.
Kasım ayında kaybettiğimiz İngiliz yönetmen Nicolas Roeg’un Performance (1970) ve We Need to Talk About Kevin (2011) ve You Were Never Really Here (2017) filmleriyle övgü toplayan bu yıl Uluslararası Yarışma’nın jüri başkanı Lynne Ramsay’ın Ratcatcher (1999) filmlerini de 35 mm kopyalarından seyredeceğiz. Yine geçen sene aramızdan ayrılan iki büyük İtalyan usta Bernardo Bertolucci’nin Conformista (1970) ve Ermanno Olmi’nin Il Posto (1961) filmleri de bu yıl festival kapsamında tekrar izleyici ile buluşuyor.
İstanbul Film Festivali’ni ilgiyle takip eden sinemaseverlerin en çok beklediği Uluslararası Yarışma bölümünde bu yıl Arjantin’den Sudan’a, Güney Kore’den İsveç’e sinemaya farklı bakışlar getiren 12 film Altın Lale için yarışacak. Ulusal Yarışma bölümünde ise yılın öne çıkan dokuz filmi izleyici ile buluşacak. Festivale sayılı günler kala farklı bölümlerde gösterilecek 186 film arasından gözden kaçırmamanız gerekenleri derledim, keyifli seyirler.
Gräns /Sınır (2018)
Uluslararası Yarışma bölümünde Altın Lale için yarışacak olan Gräns /Sınır, 2018 Cannes Film Festivali'nde Belirli Bir Bakış ödülünü kazandı. John Ajvide Lindqvist’in aynı adlı eserinden uyarlanan filmin yönetmen koltuğunda Shelley (2016) ile tanıdığımız Ali Abbasi yer alıyor. 91. Akademi Ödülleri'nde Yabancı Dilde En İyi Film dalında İsveç'in adayı olan Gräns, insanların korkularının kokusunu alma yeteneğine sahip gümrük memuru Tina’nın (Eva Melander) fantastik ve bir o kadar da gizemli hayatına odaklanıyor. Festivalin favorileri arasında yer alan film 24 Mayıs’ta Türkiye’de vizyona giriyor.
Synonymes / Eşanlamlılar (2019)
“Dünya Festivallerinden” bölümünde izleyeceğimiz 69. Uluslararası Berlin Film Festivali’nde En İyi Film dalında İsrailli yönetmen Nadav Lapid’e “Altın Ayı” kazandıran Synonymes/Eşanlamlılar (2019), Paris’e göç eden ve İbranice konuşmayı reddeden İsrailli genç bir adamın başından geçenlere odaklanıyor. Kimliğini tamamen reddeden bir adamı merkezine alan film, yönetmeni Nadav Lapid’in hayatından da izler taşıyor.
Greta (2018)
“Galalar” bölümünde izleyeceğimiz Türkiye prömiyerini İstanbul Film Festivali’nde yapan Greta ‘nın yönetmen koltuğunda İrlandalı usta yönetmen Neil Jordan, başrollerinde ise Isabelle Huppert ile Chloë Grace Moretz paylaşıyor. New York’ta yaşayan Frances (Chloë Grace Moretz) metroda bulduğu çantayı sahibi, filme adını veren piyanist Greta’ya (Isabelle Huppert) bir şekilde ulaştırmayı başarır. Biri eşini biri annesini henüz kaybetmiş olan iki kadın, kısa sürede yakınlaşır ve arkadaş olurlar. Ancak Frances bir süre sonra bu ilişkide bir tuhaflık olduğunu sezmeye başlar. Toronto’da dünya prömiyerini yapan Greta, yönetmeni Neil Jordan’a özgü sıradışı bir psikolojik gerilim.
Talking About Trees /Ağaçlardan Bahsetmek (2019)
Uluslararası Yarışma bölümünde Altın Lale için yarışacak olan Suhaib Gasmelbari’nin Talkin About Trees, dünya prömiyerini yaptığı 69. Uluslarası Berlin Film Festivali’nden En İyi Belgesel ödülüne layık görüldü. Film, tüm sinemaların yıllardır kapalı olduğu Sudan’da sıfır bütçeyle bağımsız bir sinema salonu açmak için harekete geçen yetmişli yaşlarındaki dört arkadaş İbrahim, Süleyman, Manar ve Altayib’in mücadelesini anlatıyor. Uzun yıllar sürgünde ülkelerinden ve birbirlerinden ayrı kaldıktan sonra tekrar bir araya gelen arkadaşların şimdi tek amaçları Sudan’a sinemayı yeniden getirmek.
Beol-sae /SinekKuşu (2018)
Sene 1994… Seongsu Köprüsü’nün çöktüğü yıl, 14 yaşındaki Eunhee sevgi peşinde şehri turlayıp duruyor. Ailesinden beklediği ilgiyi görmeyince, kalbini teslim edecek birilerini arıyor. O yıl gazete manşetleri büyük olaylarla dolu, ama Eunhee bunun farkında değil. Eunhee’yi anlayabilecek tek kişi okula gelen yeni kadın öğretmen Youngji olabilir mi? Bora Kim’in ergenlik, eğitim, aile ve toplum baskısı kavramlarını ele alan Berlin Film Festivali’nden Büyük Ödül ile dönen Beol-sae bu yıl festivalin kaçırılmaması gereken filmlerinden.
Amina (2019)
Dünya Prömiyerini Atlanta Film Festivali’nde yapan Kıvılcım Akay’ın ilk uzun metrajı Amina (2019) “ben de buradayım” diyen kadınların belgeseli. Senegalli bir göçmen olan 29 yaşındaki Amina, İstanbul’da bir tekstil şirketinde mağaza modeli olarak çalışmaktadır. Yedi yıl önce, kızının ihtiyaçlarını karşılayabilecek parayı kazanabilmek için, ondan ayrı kalmayı göze alarak Türkiye’ye göç etmiştir. Siyah bir göçmen kadın olarak Türkiye’de birçok zorlukla karşı karşıya kalan Amina, bir gün kızına ve ülkesine geri dönebilme umuduyla yaşadığı zorluklara göğüs gererken gerçek bir model olabilmenin hayallerini kurar.
Pantor/ Pantolon (2018)
Mast kısa filmi ile tanıdığımız Tahsin Özmen’in son kısası Pantor (2018) için yılın en iyi kısa filmlerinden biri. Cannes'da Short Film Corner için Film Galeri Shorts From Turkey özel seçkisinde yer alan filmi İstanbul Film Festivali’nde Ulusal Kısa Film Yarışması bölümünde yer alacak.
Kılık kıyafet kanunundan sonra Anadolu’da bir köyde, köylülere ait tek bir pantolon ve tek şapka vardır. Elbiseler köy muhtarının sorumluluğundadır. Şehre gitmek isteyenler ancak muhtardan izin aldıktan sonra gidebilir. Şehre hiç gitmemiş olan Dilo (Suat Usta), bir gün şehre gitmek için muhtardan elbiseleri ister. Boyu uzun olduğu için pantolon kısa gelince elbiseleri alamaz. Şehre gitmeyi kafasına koyan Dilo, köy öğretmeninin elbiselerini çalmaya karar verir.
In Fabric / Lanetli Kumaş (2018)
Burgundy Dükü (2014) ve Berberian Sound Studio (2012) filmlerinin yönetmeni Peter Strickland, İtalyan ustalar Dario Argento ve Mario Bava’ya saygı duruşunda bulunduğu son filmi In Fabric (2018) koyu kırmızı bir elbisenin lanetini takip ediyor. Birbirinden tuhaf çalışanlarla bezeli, cehennemvari D&S mağazasının kış indiriminde satılan bu göz alıcı gece elbisesi, filmin başkahramanı. Renk cümbüşüyle bezenmiş stilize üslubuyla dikkat çeken filmde Strickland bir kez daha özgünlüğünü kanıtlıyor.
Jumpman / Gözü Kara (2018)
Genç Oksana, minik Denis’i doğar doğmaz karton bir kutuya koyup terk eder. Aradan on altı yıl geçtikten sonra Oksana, geçmişin bedelini ödemeye hazır, Denis’i kaldığı yetimhaneden kaçırır. Hassas ve kırılgan Denis’in öyle bir özelliği vardır ki annesi çocuğun bu hâlini sömürmek için hiç vakit kaybetmez: Denis, hiç acı hissetmez. Zoology filminde kuyruklu bir kadını konu edinen yönetmen Tverdovsky, Jumpman‘de yine dışlanmış, reddedilmiş, sıradışı bir karakteri mercek altına alıyor: “Çoğumuzdan farklı ya da onları benzersiz kılan özel bazı nitelikleri olan insanlar; işte onlar gerçekliğimizi değiştirirler.”
What You Gonna Do When The World’s On Fire/ Dünya Yanarken Ne Yapacaksın? (2018)
İstanbul Film Festivali’nin Sinemada İnsan Hakları Ödülü, bölümünde yer alan belgeselde Roberto Minervini kamerasını 2017’de protesto seslerinin yükseldiği New Orleans’ın siyah topluluğuna çeviriyor. Farklı nesillerden bir bar sahibi, iki erkek kardeş ve Müslüman bir aktivistin günlük yaşamlarına odaklanan belgesel, Amerikan Rüyası’nın diğer yüzünü gözler önüne sererken, muhteşem siyah-beyaz kadrajlarıyla hikâyelerini anlattığı yüzlerin zorlu ve acımasız hayatlarını şiirsel bir görsellikle perdeye taşıyor.
#Female Pleasure / #Dişil Haz (2018)
İsviçreli yönetmen Barbara Miller’in 21. yüzyılda kadın cinselliğini mercek altına aldığı #Female Pleasure’da farklı ülkelerden beş cesur kadın yaşadıkları ataerkil toplumların baskısını gözardı ederek tabuları yıkıyor. Festival kapsamında Sinemada İnsan Hakları bölümünde gösterilecek olan film, kadınların konumlarını kadınlar olmadan belirleyen evrensel mekanizmaların kültür, sınır ya da coğrafi engel tanımadığını gösteriyor.
Weldi / Sevgili Oğlum (2018)
Yapımcılığını Dardenne kardeşlerin üstlendiği ve ilk gösterimini Cannes’da “Yönetmenlerin On Beş Günü” bölümünde yapan Weldi (2018), Hedi ile büyük başarı kazanan Tunuslu yönetmen Mohamed Ben Attia’nin ikinci uzun metrajlı filmi. Migren ataklarından muzdarip 19 yaşındaki oğulları Sami için her fedakârlığı yapmaya hazır Riyad ve Nazlı, oğullarının IŞİD’e katılmak için Suriye’ye kaçtığını öğrenmeleriyle yıkılırlar. Riyad oğlunun izini sürmek için Tunus’tan Türkiye’nin Suriye sınırına doğru yola koyulur. Birleşmiş Milletler verilerine göre, IŞİD'e katılan erkeklerin sayısı Tunus'ta tüm diğer ülkelerden daha fazla. Gerçek olaylardan esinlenen film, bu istatistiklerin ardındaki karmaşık duygusal, psikolojik ve ekonomik nedenleri irdeliyor ve Attia kamerasını IŞİD’e katılmak için evlerinden ayrılan erkeklerden çok bu kişilerin geride bıraktığı suçluluk, keder, utanç duygularıyla, boğuşan yakınlarına çeviriyor. Türkiye’nin bir gerçeği olan ve IŞİD konusuna başka pencereden bakan yönetmenin filmi festivalde görülmeye değer yapımlardan.
Grâce à Dieu / Yüzleşme (2019)
François Ozon’un Şubat ayında Berlin Film Festivali’nde ana yarışmada dünya prömiyerini yapan ve Büyük Jüri ödülünü kazanan son filmi Grâce à Dieu (2019) Katolik ruhbanlarının pedofili vakalarına kurbanların açısından bakıyor. Yüzleşme, günümüzde, üç yetişkin adamı izliyor: Alexandre, François ve Gilles. Çocukluklarında kendilerini taciz eden rahibin hâlâ çocuklarla çalıştığını ve kiliseden uyarı bile almadığını öğrenen üç mağdur kendi anılarının da yüzeye çıkmasıyla “suskunluğun yükü”nden kurtulmaya karar veriyorlar. Gerçek bir vakadan esinlenen ve Ozon’un en iyi filmlerinden biri olarak övülen Yüzleşme, travma ve cesaret konularını titizlikle ve büyük bir hassasiyetle ele alıyor.
Kız Kardeşler (2019)
Emin Alper'in dünya prömiyerini 69. Berlin Film Festivali'nde yapan filmi Kız Kardeşler, annelerinin ölümünün ardından farklı yollara savrulmak zorunda kalan üç kız kardeşin hikâyesini konu ediyor. Reyhan, Nurhan ve Havva küçük yaşta öksüz kalan üç kız kardeştir. Annelerinin ölümünün ardından kardeşler, kasabaya farklı ailelerin yanına besleme olarak gönderilir. Birbirlerinden ayrılmak zorunda kalan kardeşler, yeni yaşamlarına uyum sağlamakta epey zorlanır. Kızlar, yanlarında kaldıkları ailelerin yanında tutunamayınca, baba ocağına geri gönderilir. Aradan geçen yılların ardından köylerine dönen kardeşler, yeniden bir araya geldiklerinde kaçtıkları gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalır.
So Long My Son / Elveda Oğlum (2019)
Pekin Bisikleti, Sürüklenenler, 11 Yaşındayım, Kızıl Amnezi filmlerini İstanbul Film Festivali’nde gösterilen Wang Xiaoshuai’ın “epik bir melodram” sözleriyle övülen son filmi Elveda Oğlum, başrol oyuncuları Wang Jingchun ve Yong Mei’ye Berlinale’de En İyi Erkek Oyuncu ve En İyi Kadın Oyuncu ödüllerini kazandırdı. Trajik bir kazanın iki komşu ailede yarattığı hasara odaklanan film, arka plana da Çin’in 1980’lerden günümüze geçirdiği değişimi yerleştiriyor. Ülkenin ekonomik büyümesinin ardından gelen toplumsal dönüşümünü de gözlemleyen film sevgi, arkadaşlık, çocuk sahibi olmak, keder, affetme gibi kavramları irdeliyor.
Kadın ve Çocuk Odaklı Filmler
186 filmin izleyici ile buluşacağı festivalde kadın ve çocuk odaklı filmler de öne çıkıyor; Kadınların arzularını bastırıp erkeklere hizmet etmeleri beklenen bir çağda ve mekânda 14 yaşındaki May’in çocukluktan anneliğe geçişini anlatan The Third Wife (2018); Kuzey Makedonya’da geleneklere karşı geldiği için yüzlerce erkeği kızdıran Petrunya’nın kemikleşmiş adetlere karşı dik durma mücadelesini konu edinen God Exists, Her Name is Petrunya (2018); Sıkıcı bir ofiste geçirdiği gündüzlerinin acısını geceleri dans pistinde çıkartan 60 yaşındaki Gloria’yı Julianne Moore performansı ile izleyeceğimiz Gloria Bell; Mexico City’de lüks bir otelde temizlik görevlisi olarak çalışan, otelde kalanların varlığını fark bile etmediği, kendisi ve küçük oğlu için daha iyi bir hayat arzulayan Eva’yı anlatan La Camarista (2018); Henüz 14 yaşındayken kendisinden yaşça büyük bir çobanla evlendirilen, Elburz Dağları’nda yaşayan Firuze ile tanışacağımız Canım (2018); Tacize uğramış, geçirdiği travmalar nedeniyle öfke kontrolü sorunları yaşayan ve tek isteği koparıldığı annesine geri dönmek olan 9 yaşında bir kız çocuğu Benni’nin dünyasına tanık olduğumuz System Crasher (2018); Romen Yeni Dalgası’nın önde gelen temsilcilerinden Radu Muntean’in evlat edinme, ergen hamileliği, kürtaj, ebeveyn-çocuk ilişkileri, koşulsuz sevgi gibi konulara dokunduğu Alice- T (2018); 21. yüzyılda yaşlanmanın dinamiğini irdeleyen yapımcıları arasında Martin Scorsese’nin de yer aldığı ve Kent Jones’un yazıp yönettiği Diane (2018) festivalde kaçırılmaması gereken kadın ve çocuk odaklı yapımlardan. (YK)