Onun için zamanın şahidi deniyor.
Fotoğraflarının zamanı adeta durdurduğu söyleniyor.
Pasolini dahil, kamerasıyla yakaladıklarının ruhunu ortaya çıkardığı belirtiliyor.
Her bir fotoğraf karesinin bir tablo, bir film karesi kadar zengin bir içeriğe ve kompozisyona sahip olduğu ifade ediliyor.
Meraklı mizacına uygun olarak gazetecilikle özdeşleşen tanıklığını fotoğraf ve filmlerle bir misyon haline getirdiği anlatılıyor.
İtalya'nın fakir Güney bölgelerinin gerçeklerini açığa çıkarırken köylülerle diyalog içinde, onlarla yoğun bir birliktelik sürdürdüğü gözler önüne seriliyor.
Kırsal kesim insanlarıyla içten beraberliğinin ona mutluluk verdiği, yaşam gücünü bundan aldığı açıkça ortaya konuyor.
Aynı zamanda, Matera coğrafyasında antik mağaralarda yaşayan halka yönelik soylulaştırma projesinin zaman içinde nasıl başarısızlığa uğradığı gözümüze sokuluyor.
Komünizmin öcü olarak kabul edildiği bir çevrede koyu Hristiyan bir eğitimden gelmesinden dolayı çocuk yaşından itibaren dinle politikayı karşılaştırarak, layıkıyla sorguladığı yansıtılıyor.
2016 yılında vefat etmiş olan Domenico Notarangelo'yu yönetmen David Grieco belgeselinde ayrıntılı biçimde tanıtırken kahramanına hak ettiği saygı duruşunda bulunmayı kesinlikle ihmal etmiyor; ilgi çekmek için kullanıldığını düşündüğüm filmin başlığı "Notarangelo Ladro Di Anime" (Notarangelo Ruh Hırsızı) her ne kadar kendisine yakışmasa da belgesel Notarangelo'nun dünyasına ve İtalya'nın çok özel bir dönemine dalmamıza imkân tanıyor.
2019 yapımı 84 dakikalık İtalya yapımı, geleneksel formata dayandırılmış olmasına rağmen Soballera grubunun Puglia ile Basilicata bölgelerinin ruhunu hissettiren müziği ve ritimleri eşliğinde bizi unutulmaz bir yolculuğa çıkarıp tahayyüle sevk ediyor.
Pasolini'yle işbirliği
Gezegeni dolaşmadığı için Cartier-Bresson veya Salgado kadar meşhur olmadığı belirtilen Notarangelo 100 bin civarında fotoğrafa ve Süper 8 makineyle çekilmiş yüzlerce saatlik belge filme imza atmıştı.
Çocukluğu İtalya taşrasının olmazsa olmazı Katolik eğitimle şekillenmişti. Yoğun enerjisi ve zekası sayesinde daima sevilmiş ve kısa zamanda sivrilmeyi bilmişti. Komünist gruplara çok erken yaşta yakınlık duymuş, dolayısıyla din çevrelerinden dışlanmış ve uzaklaştırılmıştı. Komünizmle Hristiyanlığı bir şekilde bağdaştırma çabaları gözden kaçmıyordu:
"Şayet İsa Peygamber eşitlik için mücadele ettiyse, o zaman İsa komünistti."
Notarangelo bir zamanlar Carlo Levi'nin sürüldüğü Aliano'ya ilk kadın belediye başkanını seçtirerek tabuları yıkmaya çoktan başlamıştı.
Çizmenin bir diğer kült figürü Pier Paolo Pasolini'yle karşılaşması da tesadüf değildi. Coğrafyayı yakından tanıyıp yerel halkla yoğun temasta olduğu bilinen Notarangelo'ya ünlü yönetmen önce figüran bulma misyonu yükledi. Ne de olsa Matera çevresi ve ahalisi "Matta'ya Göre İnci"'in çekilmesi için biçilmiş kaftandı. Çalışkan fotoğrafçıya sonra, kısa ama repliği olan bir figüranlık görevi de verildi. Bu sayede sette bol bol bol vakti olan kahramanımız, Pasolini'nin dinle hesaplaşmasının şahikası olan filmi birçok kareyle ölümsüzleştirdi. Dünya sinemasının ikonlarından biri olan Pasolini'nin derin düşüncelere gark olduğu meşhur kare, Notarangelo'nun öznelerinin ruhunu yakalama kapasitesinin şahikalarından biri olarak kabul edildi.
Hafıza şart
"Şayet kimliğini unutursan, hafızanı yitirirsen bir zavallısın, sen o zaman hiçbir şeysin..."
Matera coğrafyasındaki taş mağaralarda, ilkel şartlarda yaşayan halkın durumu ülke çapında iyice görünür olup politikacıların dikkatini çektikten sonra bir soylulaştırma furyası başlamıştı.
"Başkalarının sefaletine bakan biz değiliz, sefalet bize bakıyor..."
İkinci Dünya Savaşı sonrası toparlanma ve endüstrileşmeyle gelen zenginleşme sürecine giren İtalya'da ayıpları alelacele örtme refleksine gem vurulamıyordu.
Fakat ovalık yere, kişiliksiz beton binalara taşınan halk ilk başta göreceli konfora "eyvallah" dedikten sonra kimliğini yitirmeye başladığını da anladı. Notarangelo'nun anbean görüntülediği bu süreçte büyük tantanayla bölgede açılmış sanayi tesislerinin de pek hayırlı projeler olmadığı zamanla ortaya çıkacaktı. Sözde gelişme adına feda edilen değerler bir daha geri gelmemek üzere yok oluyordu. Oysa belgeselde ifade edildiği şekilde, çoktan kimliğini yitirmiş ülkede tek umut Güney'deydi: "İtalya'nın ruhunu Güney İtalya muhafaza ediyor."
Filmde Notarangelo'nun L'Unità gazetesinin muhabiri olarak davaya hizmet etmeyi yıllarca sürdürdüğünü de öğreniyoruz.
Özellikle 60'lı ve 70'li yıllara dayanan zengin Notarangelo arşivi sayesinde, Matera coğrafyasının kendisi tarafından da layıkıyla desteklenen politik mücadelesine vâkıf oluyoruz. Ayrıca Palmiro Togliatti, Tonino Guerra, Emilio Colombo, Adriano Olivetti, Enrico Berlinguer ve daha nicelerinin görüntülerine, konuşmalarına, icraatına şahit oluyoruz.
Çevresiyle bir olan, sosyal bir görev bilinciyle hareket eden, yapılanlarla insanlık suçu işlendiğini düşünen, asla konformist olmayan, özgür düşünce taraftarı Notarangelo'nun zengin arşivi bir dünya mirası olarak değerlendirilmeli.
Ne de olsa, filmde dillendirildiği gibi: "Siyaset olmadan insan bir kurbağa yavrusundan, bir larvadan farksızdır"!
İsa'nın komünist olup olmadığını da işin uzmanlarına bırakmakta fayda var...
Vatandaş Rosi
Carlo Levi'nin faşist rejim tarafından sürüldüğü Aliano'daki yaşantısına 1979 yılında Francesco Rosi'nin de eğilmiş olduğu malum.
İtalya'nın yetiştirdiği en politik sinemacılardan Rosi'nin bizzat kendisi hakkındaki "Vatandaş Rosi" (Citizen Rosi) adlı belgeseli de bu vesileyle anmadan geçmeyelim.
İkinci Dünya Savaşı sırasında ABD'nin mafya ile yaptığı bir anlaşma sayesinde birliklerini Sicilya'ya çıkarma iznine sahip olmasıyla İtalya'nın yıllar içinde siyasal bir deneme tahtasına dönüşmüş olduğunu bir kez daha hatırlayacaksınız. Yalnız kültürel emperyalizmle kalınmayıp Gladio dahil ABD menşeli birçok karanlık projenin uygulandığı kobay ülke İtalya'da denenenler sonradan birçok coğrafyaya ithal edilecekti.
2015'te vefat eden cesur sinemacı Rosi ömrü boyunca ülkesinin karanlık güçlerini ifşa etti, Mafia ile devlet arasındaki bağları, mevzuyu daha kimse dillendiremezken ortalığa saçtı, iktidarların suçla içli dışlı olmalarını, çürümüşlüğünü afişe etti, adalet sistemindeki çarpıklıklara dikkat çekti, kısacası coğrafyanın ayrıntısıyla, üstelik herkesten önce nabzını tuttu.
Kızı Carolina Rosi ile Didi Gnocchi'nin beraberce kotardığı 2019 yapımı "Vatandaş Rosi" 130 dakika sürmesine rağmen asla sıkmıyor. Geleneksel belgesel formatında çekilmiş olması bir kusur olarak görülebilirse de kahramanını ve tek tek eserlerini tanıtıp yeni neslin merak etmesine imkân tanıdığı için alkışlanmayı kesinlikle hak ediyor. (RL/AÖ)