Torba Kanun Tasarısıyla gündeme gelen değişiklikler, amacın ötesinde birçok kanunda değişiklik yapılmasına yöneldiği için, tasarıda yer alan değişikliklerin doğru anlaşılması da zaman zaman olanaklı olamamaktadır.
Nitekim doğru algılanmayan değişikliklerden biri de, 4857 sayılı İş Kanununun 91.maddesinin birinci fıkrasından sonra gelmek üzere eklenen, "30/1/1950 tarihli ve 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 10. maddesine istinaden iş sözleşmesi fiilen sona eren işçilerin kanundan, iş ve toplu iş sözleşmesinden doğan bireysel alacaklarına ilişkin şikayetleri Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bölge müdürlüklerince incelenir." cümlesinden kaynaklanmaktadır (Tasarı m.80).
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ise, "İş Kanununun uygulanması ile görevli olan idari merciler, kendilerine yapılan müracaatları 15 gün içinde idari yoldan neticelendiremedikleri ve iş mahkemelerinin görevi içinde gördükleri takdirde bu hususa dair olan evrak ve belgeleri yetkili iş mahkemesine tevdi ederler." denilmektedir (m.10).
Görüldüğü üzere, iş sözleşmesi sona eren işçilerin bireysel alacaklarıyla ilgili olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yürütülecek işlem, işçinin kişisel alacaklarıyla ilgili uyuşmazlığın çözümlenmesi olup, işyerindeki çalışma koşullarının ve ortamının denetimi anlamında işyeri denetimi değildir.
İdare tarafından 15 gün içinde çözümlenemeyen başvurular, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu uyarınca İş Mahkemesine gönderileceklerdir. Bu düzenlemeyle, idarenin çözüm bulma olasılığı değerlendirilerek iş mahkemelerinin iş yükünün hafifletilmesi amaçlanmıştır.
Bu bağlamda hemen belirtmek gerekir ki, işçilerin çalışırken veya işten ayrıldıktan sonra işyerlerinin çalışma koşullarına veya ortamına ilişkin yapacakları şikayetler, ihbar olarak değerlendirilerek derhal soruşturulacaklardır. Bu tür işçi şikayetleri her zaman İş Müfettişlerinin asli görevleri arasındadır ve asli görevi olarak da devam edecektir.
İş Müfettişlerinin görevleri, 3146 sayılı Bakanlık Teşkilat Kanununda, İş Teftişi Tüzüğünde ve İş Teftiş Kurulu Yönetmeliğinde belirlenmiştir. Bu düzenlemelere bakıldığında İş Müfettişlerinin asli görevlerinin, işyerlerinde işin yürütümü(çalışma koşulları) ile iş sağlığı ve güvenliği(çalışma ortamı) açılarından çalışma standartlarının uygulanıp uygulanmadığının denetlenmesi olduğu anlaşılmaktadır.
Keza, Uluslararası Çalışma Örgütü (UÇÖ) nün Sanayi ve Ticarette İş Teftişi Hakkındaki 81 Sayılı Sözleşmesinde (5690 sayılı Kanunla kabul edilmiştir), "Sınai işyerlerinde iş teftiş sistemi çalışma şartlarına ve işçilerin işleriyle meşgul bulundukları sırada korunmalarına dair konulan kanuni hükümlerin uygulanmasını sağlamakla iş müfettişlerinin vazifeli bulundukları bütün işyerleri hakkında uygulanır(m.2)" denilmektedir.
Yine 81 sayılı Sözleşmede, "İş teftiş sisteminin vazifeleri şunlar olacaktır: Çalışma müddetleri, ücretler, iş emniyeti, işçilerin sağlığı ve refahı, çocuk ve gençlerin çalıştırılması ve bunlarla ilgili diğer hususlar gibi, çalışma şartlarına ve işçilerin işleriyle meşgul bulundukları sırada korunmalarına dair kanuni hükümlerin mezkür hükümlerin tatbikini temin etmekle iş müfettişlerinin vazifeli bulundukları nispette uygulanmasını sağlamak;......İş müfettişlerine tevdi edilebilecek diğer vazifelerin, esas vazifelerini ifaya mani olmaması veya işverenler ve işçilerle olan münasebetlerinde müfettişler için zaruri bulunan nüfuz ve tarafsızlığa halel vermemeleri lazımdır (m.3)" hükmüne yer verilmiştir.
Görüldüğü üzere, UÇÖ 'ne ait Sanayi ve Ticarette İş Teftişine ilişkin 81 sayılı Sözleşmesine göre de İş Müfettişleri, işyerindeki çalışma şartlarına ve işçilerin işleriyle meşgul bulundukları sırada korunmalarına dair konulan kanuni hükümlerin uygulanmasını sağlayacaklar, işyerlerindeki çalışma süreleri, ücretler, iş güvenliği, işçilerin sağlığı ve refahı, çocuk ve gençlerin çalıştırılması gibi hususlara bakacaklardır. Yine 81 sayılı Sözleşmeye göre, "İş müfettişlerine tevdi edilebilecek diğer vazifelerin, esas vazifelerini ifaya mani olmaması" gerekmektedir.
Yani Bakanlık, 5690 sayılı Kanunla kabul edilmiş 81 sayılı UÇÖ sözleşmesine göre, İş Müfettişlerinin sözleşmede tanımlanan asli işlerini görebilmeleri için özel olarak önlem alacak, onları diğer idari işlere boğmayacaktır.
Bu nedenle, üstelik sonuç itibarıyla her koşulda mahkeme kararına gereksinim olduğu halde, iş sözleşmesi sona ermiş işçilerin bireysel alacaklarıyla ilgili olarak İş Müfettişlerinin görevlendirilmesi esasen, İş Müfettişlerinin asli görevlerini görmelerine engel teşkil etmektedir.
Her ne kadar, İş Müfettişlerinin görev tanımlarının yapıldığı İş Teftişi Tüzüğü ile İş Teftiş Kurulu Yönetmeliğinde, söz konusu işçi şikayetlerinin incelenmesine ilişkin görev tanımı bulunsa da, 81 sayılı Sözleşme (5690 sayılı kanun)Uluslararası niteliği ile öncelikli bir düzenleme olduğundan, fesih sonrası bireysel alacakla ilgili şikayetlere ancak İş Müfettişlerinin asli işlerinden kalan zaman çerçevesinde bakmaları söz konusu olabilecektir.
Bu nedenle iş sözleşmesi feshedilen işçilerin bireysel alacaklarıyla ilgili incelemelerin Bakanlık Bölge Müdürlüklerinde çözümlenmesi yönünde Torba Kanun tasarısında yapılmış düzenleme değerlendirilirken, işyeri denetim yetkisinin İş Müfettişlerinin elinden alındığı şeklinde yapılan yorum, 81 sayılı Uluslararası Sözleşmeye uygun düşmemektedir.
Üstelik son yirmi yılda giderek artan biçimde İş Müfettişlerinin neredeyse tüm zamanını, iş sözleşmesi sona ermiş işçilerin bireysel alacaklarıyla ilgili olarak Bakanlığa yapmış oldukları başvurular almıştır. Bu nedenle, işyerlerinin çalışma koşullarının programlı bir biçimde denetlenmesine zaman kalmamıştır. Tuzla'da, Davutpaşa'da, dün Ankara'da meydana gelen olayların arka planında, uzun bir süredir işyerlerinin çalışma koşulları itibarıyla programlı olarak denetlenememeleri faktörü de bulunmaktadır.
Bu nedenle, iş sözleşmesi sona ermiş işçilerin bireysel alacaklarının incelenme biçimleri üzerine Torba Kanun Tasarısı ile yapılmak istenen düzenlemeler değerlendirilirken, bu görevlerin İş Müfettişlerinin asli işi olmadığının, bu tür incelemelerin işyeri denetimi olmadığının ve bu düzenlemeyle İş Müfettişlerinin işyeri denetim yetkilerinin ellerinden alınmadığının bilinmesi ve değerlendirmelerin, önerilerin buna göre yapılmasının daha gerçekçi olacağı düşünülmektedir. (DK/EÖ)