İran’da kadınların kamusal alanda tesettür giymeyi zorunlu kılan yasayı protesto etmek için uzun zamandır verdiği mücadele devam ediyor. Kadınlar yasayı protesto etmek için başörtülerini ince dalların ucuna yerleştirerek trafoların üstüne çıkıyor. Sosyal medyada ise protesto eden kadınların fotoğrafları #DevrimSokağınınKızları (#GirlsOfRevolutionSt) etiketiyle paylaşılıyor.
İran’ın 1979 İslam devrimi sonrası teokratik siyasal yapısı her totaliter devlet yapısında olduğu gibi beden politikası aracılığıyla kamusal alanda insanları cinsiyetlendirerek yönetiyor. Bunun sonucu olarak, Judith Butler’ın da dediği gibi, performatif işlevi olan toplumsal cinsiyetler, genitale toplum tarafından atanmış cinsiyete bağlı olarak, kamusal alanda şekillendiriliyor.
Teokratik totaliter rejimin bu dinamiğinin birincil muhatabı ise atanmış kadınlar oluyor. Kadınlar, rejimin kendi idealindeki cinsiyet politikasının öngördüğü şekilde bedenlerini şekillendirmeye zorlanıyor.
Fakat İran’da kadınlar, teokratik totaliter rejimin yıllardır polis şiddeti eliyle sürdürdüğü bu baskıyı artık kusuyor. Ne var ki kadınların bedensel ifade özgürlükleri için verdikleri bu mücadele, herhangi bir otoriter siyasi rejim altında eşit haklar arayan her hareket gibi, yönetenleri tedirgin etmekte.
Guardian’ın İran muhabiri Said Kamali Dehghan’ın haberine göre, İran’ın başkenti Tahran’da, polis tesettürü zorunlu kılan yasaya karşı protestolara katılma “gaflet”inde bulunma suçlamasıyla 29 kadını gözaltına aldı.
Protestolar Aralık 2017'de 31 yaşındaki Vida Mohaved’in Tahran’ın merkezindeki Enghelab Caddesi’nde bir trafoda durarak başörtüsünü sallarken fotoğrafı çekildikten sonra tutuklanması ile başlamıştı.
Perşembe günü Tahran polisi kadınların başörtülerini çıkardığı kampanyanın" yasadışı uydu kanalları" yoluyla İran’ın dışından teşvik edildiğini söyledi. Devrim Muhafızları yanlısı yarı resmi haber ajansı Tasnim, Perşembe günü “Beyaz Çarşambalar kampanyası adı altında uydu kanalları aracılığıyla yapılan çağrılar sonucu tesettürlerini çıkarma gafletinde bulunan kadınların 29’u polis tarafından tutuklandı” dedi.
Kamusal alan da dahil olmak üzere sosyal medya gibi çeşitli mecralar aracılığıyla kadınların kendi bedensel ifade özgürlükleri uğruna yürüttüğü bu mücadele dünya basınının odak noktalarından biri.
Reuters’a konuşan ve İran’da kadınların kendi başörtüsüz fotoğraflarını koyduğu “Benim Gizli Özgürlüğüm” (My Stealthy Freedom) adlı websitesinin kurucusu olan Masih Alinejad “Baskının en gözle görülür sembolüne karşı mücadele ediyoruz. Bu kadınlar ‘Artık yeter. 21. yüzyılda yaşıyoruz ve gerçekten olduğumuz gibi olmak istiyoruz’ diyor. İran’da kadınların bunlara artık karnı tok ve dinin hayatımıza müdahale etmesine karşı protesto etmeye devam edeceğiz” dedi.
“Bu insanların mücadelesi sadece bir kıyafet parçasına karşı değil, onlar zorunlu tesettürün arkasındaki ideolojiye karşı mücadele ediyorlar” diyen Alinejad, İran’daki protesto hareketini “feminizmin gerçek yüzü” olarak nitelendirdi.
Tabandan gelen hareket, İran parlamentosunda da yankılanıyor. İran parlamentosunun kadın üyelerinden Süheyla Jolodarzade, protestoların eskiden beri süregelen kısıtlamaların sonucu olduğunu söyledi. Yarı resmi Ilna haber ajansına göre “Bunlar bizim yanlış yaklaşımımızdan dolayı meydana geliyor. Kadınlara baskı kuruyoruz ve gereksiz kısıtlamalara maruz bırakıyoruz. İşte bu yüzden Enghelab Caddesi’nin kızları başörtülerini dallara koyuyor” dedi.
Gönüllü bir şekilde tesettürlü olan İranlı Zehra Safyari Twitter’da “Tesettür giymeyi kendim seçtim, ailem ya da toplum beni buna zorlamadı. Çalışma gereği diye de giymiyorum. Kendi seçimimle mutluyum, ama zoraki tesettüre karşıyım. Bu yüzden Enghelab Caddesi Kızları’nı takdir ediyorum. Din ve tesettür asla zorunlu olmamalı” paylaşımında bulundu.
Modern devlet çağının başlangıcı olan 19. yüzyılın sonlarından bu yana, siyasal rejimin ve aile, mahalle gibi küçük ölçekli diğer iktidarların topluma dışarıdan bakarak bireyleri kendi ideali doğrultusunda şekillendirmesinin en önemli araçlarından biri beden politikası olagelmiştir.
19. yüzyılın başlarında Ortadoğu olarak tabir edilen coğrafyada Batı düşüncesine odaklanan siyasal seçkinlerin kadın olarak atadığı bireylere ulus-devlet idealini temsil görevi yüklediği gibi, günümüzde teokratik totaliter rejimler kendi erkek iktidarını temsil etme görevini kadın olarak atadığı bireylere bedensel ifade özgürlüğünü tanımayarak yüklüyor.
Fakat diyalektiğin işleyişinin gerektirdiği gibi kadınlar bedensel ifade özgürlüğünü kamusal alanda kullanarak kendilerine atanan bu görevi reddediyor. Umut verici bir feminizm, İran’da hayalet gibi dolaşıyordu, artık bir çığ gibi büyüyor. (EC/EKN/ÇT)