Yüzde 9'luk küçülmenin ardından 2002'de yüzde 3, izleyen yıllarda yüzde 5'er büyüme iddiaları, bu kadar yoksullaşmış ve işsizleşmiş Türkiye'nin derdine derman olamayacağı gibi, bu orandaki büyümenin bile gerçekleşme şansı çok zayıf.
Savaş rüzgarları nereye sürükler?
Bütün bunların yanında bir de başımızda Irak'a müdahale belası var. Irak'a, ABD'nin askeri müdahalesi ile esecek sert savaş rüzgarlarının bizi nasıl bir maceraya sürükleyeceği üzerine herkes zihin jimnastiği yapıyor. Irak'a müdahale tabii ki, krizdeki Türkiye kapitalizmini birebir ilgilendiriyor.
Birinci soru şu: Gerçekten böyle bir müdahale olasılığı var mı?
Diplomasiyi yakından izleyenler soruya "hayır" yanıtı veremiyorlar. Müdahale olasılığı yüzdelik şansını her geçen gün artırıyor. Daha çok, müdahalenin zamanlaması üstüne konuşuluyor. Hatta, IMF'den Türkiye'ye "esirgenmeyen krediler"in de yaşanacak savaş krizinin diyeti olduğuna dair yorumlar sıklaştı.
Yeni gedikler açar
IMF kredileri, 2001'i yüzde 9 küçülme çöküşüyle yaşamış Türkiye'nin derdine deva olamayacağı gibi, Irak'ta estirilecek savaş, bu nereye gittiği belli olmayan ekonomide yeni gedikler açacak, bu kesin.
Savaş'ın Türkiye kapitalizmine maliyetini anlamak için 1991 Körfez Krizi'ni anımsamamız yeterli. 1990'da 2 Ağustos'ta,Irak'ın Kuveyt'i işgaliyle başlayan Körfez Krizi, 1990'da hızlı bir büyüme temposu yakalamış Türkiye kapitalizmine bir anda ölüm sessizliği getirdi.
Körfez Krizi'nin bedeli
1990'da yüzde 9.7 büyüme gerçekleştiren ekonominin 1991 büyüme hızı yüzde 1'in altına düştü ve yüzde 0.5 olarak gerçekleşti. Dolayısıyla kişi başına gelir de 2706 dolardan 2600 dolara indi.
Savaş olasılığı gündeme gelince, 1990'dan 1991'e iç borç stoku yüzde 63, bütçe açığı da yüzde 209 arttı.
Toptan Eşya fiyatlarındaki artış, küçülen ekonomiye rağmen yüzde 55'e tırmandı. Özetle, Türkiye Körfez Krizi'nden küçülmüş ekonomisi, yoksullaşmış nüfusu ve büyümüş kamu açığı ile zararlı çıktı. Özellikle Güneydoğu ve Güney yöreleri krizden çok zarar görürken, savaş rüzgarlarından en çok etkilenen sektörlerin başında turizm sektörü geldi.
Önce turizm gelirleri tehdit altında
Bekleneceği gibi, turizm, Körfez Krizi'nden ilk etkilenen sektör oldu. Turizmde 1990 başında tam da iyi bir çıkış momenti yakalanmışken savaş birçok rezervasyon iptaline neden oldu.
1990'da 3.2 milyar doları bulan turizm gelirleri, yüzde 20 azalışla 1991'de 2.6 milyar dolara geriledi.
Turizm gelirleri, ancak savaş sonrası, 1992'te 3.6 milyar dolara çıkabildi. Turizm sektörü, 1992 performansını 1991'de yaşayabilseydi 1 milyar dolar daha turizm geliri elde edilmiş olacaktı.
30'a aşkın sektöre etkisi
Turizmle ileri-geri bağlantısı olan gıdadan ulaştırmaya, 30'u aşkın alt sektörün böyle bir gerilemeden alacağı yara, zararın boyutlarının çok daha fazla olacağını ortaya koyar.
Bugün Irak'ta yaşanacak bir savaş olasılığından genelde ekonomi, özellikle de turizm, daha büyük yaralar almaya gebedir. Bitkisel hayat yaşayan ekonomide tek nefes alıp veren sektör turizmin de savaş rüzgarlarına kurban verilmesinin enkazını toparlamak hiç de kolay olmaz.
Hele ki, savaşa Türkiye'nin maceracı tutumlarla aktif katılımının getireceği sıkıntıları insan hiç telaffuz etmek istemiyor. Dileyelim aklıselim galip gelsin ve bölgemizde, dünyamızda barış rüzgarları essin de daha büyük sorunlarla boğuşmak zorunda kalmayalım. (MS/NU)