Amerika Birleşik Devletleri (ABD) yeni başkanını seçmek için hazırlıklara başlamıştı. Demokratların adayı Illiniois senatörü Barack Obama'ydı. ABD de ilk kez koyu tenli bir başkan adayı vardı ve bu bütün dünyada büyük bir ses getirdi.
ABD ırkçılığa karşı mücadelesinde başarıya ulaşmış, eşitlik ve özgürlük kavramlarını hayata geçirmişti.
Richard Nixon (1969-1974) “onurlu barış” diyerek iktidara gelmişti, Obama ise “Irak’taki savaşa son vermek” vaadiyle başkanlığa aday oldu. Obama, ABD'nin Ortadoğu'daki askeri varlığını Irak'tan Afganistan'a çekmek istiyordu.
Obama'nın rakibi Cumhuriyetçilerin adayı John McCain ise savaşın sürdürülmesinden yanaydı. ABD seçimlerinde çoğu kez olduğu gibi, adayların savunduğu karşıt görüşler, aslında bir tür uzlaşma ile ortak bir noktada buluşuyordu.
Obama, 20 Ocak 2009'da Başkan seçildiğinde Irak savaşı bitmemiş ama sönmeye yüz tutmuştu. Obama, savaşa karşıt bir başkan olarak seçildi, ama ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) savaşları sürmeye devam etti.
Kölelikten özgürlüğe
ABD'de her yeni başkan ülkeyi eski dertlerinden kurtarmak vaadiyle başa geçer. Obama da öyle yaptı. Her şey silinip, baştan başlanacaktı.
Rusya ile ilişkiler yeniden ele alınacak, yeni bir soğuk savaş yaşanmasına olanak verilmeyecekti. Çin Halk Cumhuriyeti ile sürekli ve çok yönlü bağlantılar söz konusuydu. İran'a dostluk eli uzatılacak. Başta Guantanamo Bush döneminde kurulan hapishaneler kapatılacaktı.
En önemlisi Müslüman dünya ile yeni bir anlayış çerçevesinde kuşku ve çatışmanın yerini, uyum ve barış alacaktı. Obama'ya göre BOP için verilen savaş artık geride kalmıştı.
İlk ziyaretler Türkiye ve Mısır’a
Obama, seçildikten sonra ilk ziyaretlerini Mısır ve Türkiye'ye yaparak, yeni bir sayfa açtığını göstermek istedi. Kendisi Afrika kökenli bir aileden geliyordu ve kendi soydaşları köle pazarlarından satılarak ABD'ye getirilmişler ve uzun mücadeleler sonucunda eşit vatandaş olarak yaşama hakkını elde etmişlerdi.
Eşi ve çocukları da kendisi gibi koyu tenli ve sıcak kanlıydılar. Dünya Beyaz Saray'daki bu değişimi ilgiyle izliyordu. Obama gittiği bir çok ülkede, kalabalık halk toplulukları tarafından sevgi gösterileriyle karşılanıyordu. Herkesin içinde bir umut ışığı yanmıştı.
Gerçekten yeni bir dönem mi?
Obama, iktidarın ne olduğunu, yaşayarak öğrenecekti. Sonsuz yetkilerle donatıldığı sanılan Başkan'ın en başta sermaye ve ona bağlı bürokrasi, Pentagon, FBI ve CIA tarafından denetlenen dev bir ahtapotun kolları gibi onu sımsıkı saran bir aygıtın elindeydi.
Onların istediği ve izin verdiği ölçüde hareket edebileceğini anladığında ise artık geriye dönüşü olmayan bir yola girmişti bile.
Obama, savaşa son vermek istese de bunun kendi elinde olmadığını, iyi niyetle attığı bazı adımların, savaşın bitmesine değil uzamasına neden olduğunu bir süreç içinde gördü ve anladı.
Öncelikler değişiyor
Bush'un sekiz yıllık iktidarı döneminde askeri harcamalar 300 milyar dolardan 700 milyar dolara çıkmıştı. Dünya üzerindeki en yüksek askeri harcama rakamı. Birileri savaşırken başka birileri zengin, hem de çok zengin oluyordu ve bu çok zengin olanlar savaşın uzamasından hiç şikayetçi değildi. Onlara bir zararı dokunmadığı gibi, servetleri ve güçleri artıyor, yatak odalarına bile özel uçaklarıyla girebiliyorlardı.
Obama, iktidarda geldiğinde Bush'un önceliklerini değiştirdi. Afganistan'a ağırlık verip Irak'tan çıkmak istiyordu.
Ancak Afganistan'a ağırlık vermek onun umduğu sonuçları değil, tam tersini doğuracak, Afganistan ABD tarihinin en uzun süren savaşı olacaktı.
Bush ve General Petraeus
Bağdat'a yaptığı son gezide Bush, ABD güçlerinin Irak'tan çekilmesi için bir çerçeve metin üzerinde çalıştıklarını söyledi. Görevini devretmeye hazırlanan Bush Irak'ı “yükselen bir demokrasi, teröre karşı savaşta sağlam bir müttefik, bütün Ortadoğu halkları için bir model” olarak sundu.
Her zaman olduğu gibi misyon yine başarıyla sonuçlanmıştı. Bir kez daha sunulan “algılar” ve gerçekler örtüşmüyordu.
General David Petraeus pek çok diğer komutan gibi, zeki, kurnaz ve cesurdu. Ama onu diğerlerinden ayıran bir özelliği vardı; olayları olduklarından başka türlü gösterip, algının gerçeklerin önüne geçmesini sağlıyordu.
Princeton'da genç bir öğrenci iken doktora tezinde yazdığı şu cümle bu özelliği çok iyi tanımlıyor: “Yaşanan bir olayda siyasetçilerin neler yaşandığına dair yarattıkları algı, gerçek yaşadıklarından çok daha önemlidir.”
Irak’ta savaşa son vermek için...
ABD 2009 da, Irak’taki misyonunu başarı ile sonuçlandırmış olmaktan, 2003'te olduğundan daha yakın değildi. Güvenlik göreceli bir terimdir. Irak'ta güvenlik eskiye oranla düzelmiş olsa da şiddet ve başkaldırı sürüyordu.
Afganistan hariç, hiçbir ülkede Irak’taki boyutlarıyla süren şiddet kabul edilebilir değildi.
Amerikalılar Obama'yı Irak’taki savaşa son vermesi için seçmişlerdi. Yeni Başkan da bu beklentiyi hayata geçirmek konusunda kararlıydı. Sorun, ABD'nin Irak'ta çekilişini yenilgi olmayacak bir biçimde yapabilmekti.
Eski yöntem yeni başlangıç
General Petraeus Eylül 2008’de Irak'tan ayrıldı. Onun yerine atanan General Raymond T. Odierno, tam olarak ne yapacağını bilmeden göreve başladı. “Irak'a Özgürlük Operasyonu” son günlerini yaşıyordu.
ABD birliklerinin nasıl geri çekileceği ve Bush yönetiminin belirlediği Aralık 2011’den sonra Irak'ta ne kadar asker kalacağı tartışma konusuydu.
Obama, adaylığı süresince, iktidara geldikten sonra 16 ay içerisinde Irak'taki tüm ABD askerlerinin çekileceğine söz vermişti.
General Odierno, bu sürenin 23 aya uzatılmasını istiyordu, sonunda 19 ay üzerinde uzlaştılar. Bu arada CENTCOM başkanlığına terfi eden General Petraeus'un da desteği ile Obama, ABD askerleri geri çekildikten sonra Irak ordusuna yol göstermek ve destek olmak amacıyla bazı birliklerin 30-35 bin arası, Irak'ta kalmasını kabul etti.
Irak’ta ayaklanma ne zaman biter?
Odierno, Irak'ta gerçek bir devlet varmış gibi davranarak, Şiilerin giderek artan otorite kurma çabalarını dizginlemekle uğraşıyordu. Bunu yaparken de daha önce yapılan hataları tekrarlamamak için adımlarını çok dikkatli atıyordu.
2009 yılında bir basın toplantısında kendisine yöneltilen, “Irak’taki ayaklanma sizce sona erdi mi?” sorusuna, “Bittiğini söyleyemem, Irak'ta gelecek beş, on hatta on beş yılda düşük yoğunluklu bir çatışma sürecektir. Sorun Irak'ta kurulacak yeni hükümetin bu tür sorunların üstesinden gelebilmesidir” yanıtını verdi.
Dört yıldızlı bir ABD generalinin ağzından pek de kolay çıkmayacak bu cümleler, ABD'nin başını çektiği koalisyon güçlerinin daha fazla denemeye niyetli olmadığını ifade ediyordu.
Koalisyon kağıt üzerinde
Generalin işi kolay değildi. ABD'nin başını çektiği koalisyon kağıt üzerinde var gibi görünse de fiilen ortadan kalkmıştı.
ABD dışındaki tüm askeri birlikler, 2009 yılında Irak'tan ayrılmıştı. Geriye kalan tek olanak, fazla toz kaldırmadan, iyimser yorumlarla Irak'tan ayrılmaktı.
"Yeni Şafak Operasyonu"
Eylül 2010 tarihinde, “Irak'a Özgürlük Operasyonu” yerini yeni atanan General Austin'in komutasındaki “Yeni Şafak Operasyonu”na bıraktı. Bu isim değişikliği ABD askerlerinin artık Irak'ta savaşmak için bulunmadıklarını ima ediyordu.
Irak'ta asayiş sorunları sürerken ABD asker sayısı sürekli azalıyordu. 2009 Aralık ayında 110 bin olan asker sayısı, bir yıl sonra 48 bine inmişti.
2011 yılında ise Irak'ta ABD askeri kalmamıştı.
Irak’taki “genç demokrasi”
General Lloyd Austin yaptığı veda konuşmasında, “Dokuz yıl içinde birliklerimizin Irak'ta elde ettiği büyük başarılar bölge ülkeleri için de örnek olacaktır.
ABD, zalim bir diktatörü devirip, Irak halkına özgürlüğünü vermiş ve bu genç demokrasi bölgede yeni bir lider olmaya adaydır” diyordu.
Gerçeklerin bu sözleri yansıtmadığı apaçık ortada iken, ABD bir kez daha “ben ne diyorsam, gerçek odur” diyerek Irak'tan çekip gitmeyi başarı hanesine yazıyordu. (MUT/BA)
ABD'NİN "ORTADOĞU"SU YAZI DİZİSİ
"ABD'nin 'Ortadoğu'su" Başlarken (17 Ekim 2016)
1- Petrol Denilen Kara Kuyu (17 Ekim 2016)
2- İran-Irak Savaşı ve Lübnan İç Savaşı (18 Ekim 2016)
3- Soğuk Savaş, Afganistan, Libya (19 Ekim 2016)
4- Kuveyt'in İşgali ve Körfez Savaşı (20 Ekim 2016)
5- 11 Eylül Saldırısı, Afganistan (21 Ekim 2016)
6- Irak'ın İşgali (22 Ekim 2016)
7- Irak'ta Uzun Soluklu Savaşa Doğru (23 Ekim 2016)
8- ABD Askeri Irak'tan Çekiliyor (24 Ekim 2016)
9- En Çabuk Unutulan Savaş: Afganistan (25 Ekim 2016)
10- Son Perde: Suriye (26 Ekim 2016)
11- Bitirirken; Amerika Nereye Gidiyor? (27 Ekim 2016)