Herkese göre bu soruların cevapları farklı; ama bence toplumsal olarak kabullenilmiş değerler ve ideolojiler. Birileri tarafından insanların zihniyetine sokulmuş değerler çarşaf gibi düşüncenin üzerine çekilirken, bir yandan da aileden gelen ideolojiler aile mensuplarının kafasına sokulmakta.
İnsanlar hiçbir şey bilmedikleri halde ailesinin tutuğu partiye oy verip, düşünce kavgalarında hakkında hiçbir şey bilmedikleri aile fikirlerinin yanında bulunup o düşünceleri savunurlar. Meydanlarda çok şey biliyormuşçasına bulunup parti misyonları hakkında slogan atarlar.
Bazılarıysa ne olduğunu bilmediği halde uzaktan yakından ilgisi olmadan eylemlere katılır, şiddet görür ve evine geri döner.Sonuç olarak, her iki taraf da bir şekilde düşünce söylemekten korkar.
Aile görüşlerini ölçmeden kendi kafasında kurgulamadan, öğrenmeden savunan birey hiçbir şey bilmediğinden, meydanlarda dayak atılan insanlarsa artık dayaktan usandıkları için bir şey söylemezler.
Halk sustukça korkar
İnsana özgür düşünce eğitim kurumlarında öğretilmeye başlanırken, okullarda özgür düşünce ve insan haklarından söz edilirken, "devlet baba" düşüncesini söyleyeni hapse atar.
Sonuçta konuşmayan, düşünmekten korkan bir toplum ve gün geçtikçe gerileyen bir devlet ortaya çıkar.
İnsanlar düşünmezse birlerinin cebi para dolar, İnsanlar konuşmaz, haklarını istemezse birileri emellerine daha çabuk ulaşır. Sonunda her şeyden korkan korktukça susan bir toplum oluşur. Halk susar, sustukça korkar ve bu böyle sürüp gider.
Ormandaki güzel ses
İnsanlar okumaktan vazgeçip ülkenin pop starını arayan programlara alkış tuttukça, o birileri insanların zihniyetini köreltmek için ne yapılması gerektiğini daha iyi anlıyorlar ve sonuca daha kolay ulaşıyorlar.
Bir bakın televizyonlara, kaç kanalda şarkıcı arayan program var, kaç kanalda ülkenin kötüye gittiğini anlatan program var.
Bir zamanlar kitaplarını ellerinden bırakmadan ülkenin daha ileri gitmesi için uğraşan halk, şimdi zar zor aldıkları kontörlerini şarkıcı olacak kişilere adıyor.
Henüz aydınlanma çağını tamamlayamadık. Uğraşmamız gerekiyor, didinmemiz çabalamamız gerekiyor.
O birilerinin istedikleri gibi gözümüze at gözlüğü takıp onların doğrularını kabul etmemiz bize yarar getirmeyecek bunun farkında olmamız gerekiyor.
Doğa nasıl hem kargası hem de bülbülüyle güzelse düşüncelerde farklılıklarıyla güzeldir.Unutmayalım ki ormandaki güzel ses bütün kuşların eseridir. Yalnız birinin değil. Farklılıkları kınamadan önce, toplumlar düşüncelerle bir yere ulaşır, unutmayalım. Bağnaz, tek tip görüşlerle değil. (DT/TK)
* Deniz Türkeş, 14 yaşında.