Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin (İHEB) birinci maddesinde yer alan bu ifade, insan hakları mücadelemizin temel bir perspektifini ortaya koyuyor: Sırf bu dünyada olduğumuz için özgür, onur ve haklar bakımından eşitiz. Bu eşit olma halini dil, din, sınıf, cinsiyet, cinsel yönelim, etnik ve ulusal köken vb. herhangi bir gerekçe bozamaz. Ancak içinde yaşadığımız gerçeklik böyle değil. Kapitalist sistem ve neoliberal politikalar birçok alandaki eşitsizliği oluşturuyor ve derinleştiriyor. Bu eşitsizlikleri ortadan kaldırmak için dünyanın her yerinde insan hakları mücadelesi veriliyor.
Eşitsizliklerin giderilmesinde en temel husus, siyasi iradenin tutumuyla ilgili oluyor. Ayrıca, ihlallerin önlenmesinde ve giderilmesinde yeterli insan kaynağı ve bütçenin ayrılması da bir diğer önemli faktör. Siyasi iradenin hangi hizmete ne kadar bütçe ayırdığı dünya görüşü ve politik önceliklerinin bir yansıması oluyor. Örneğin, siyasilerin kararı sonucu silahlanmaya ayrılan bütçeler dünya genelinde artış gösteriyor.
İsveç merkezli Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI), 22 Nisan’da yayımladığı Küresel Askeri Harcamalar Raporu’nda, dünyadaki askeri harcamaların dokuz yıl üst üste artış gösterdiğini belirtiyor. SIPRI verileri bilhassa Avrupa, Asya ve Orta Doğu’da büyük artışların gözlemlendiği askeri harcamaların dünyanın beş kıtasında da arttığına dikkat çekiyor. Orta Doğu’da devam eden savaşlar, silahlı çatışma ve gerilimler sonucu 2023’te 200 milyar ABD doları tutarında bir artış (önceki döneme göre %9’luk bir orana denk geliyor) gerçekleşiyor. Askeri harcamaya ayrılan bütçe de eğitim, sağlık, ulaşım, barınma vb. temel hizmetlerin payının azalması riski içeriyor.
Bütçenin toplanma ve harcanma biçimi önemlidir
İnsan hakları örgütleri, bütçenin hazırlanma süreci, tahsis edildiği kalemler ve bütçe miktarıyla ilgilenir; bu unsurları izler ve raporlar.
Örneğin, Avrupa Toplumsal Cinsiyet Enstitüsü, Avrupa Birliği bölgesindeki bütçe çalışmalarını toplumsal cinsiyet eşitliği açısından izliyor. Enstitü bu çalışmasını kamu kaynaklarının nasıl toplandığı ve harcandığına odaklanarak kadın-erkek eşitliğine ulaşmayı amaçlayan bir strateji olarak tanımlıyor. Benzer şekilde, vergi sisteminin adil olması da bütçenin hazırlanma sürecinde önemli bir faktör olarak karşımızda duruyor.
2025 bütçe maratonu
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) 2025 yılı Merkezi Yönetim Bütçesi görüşmeleri, 30 Ekim Çarşamba günü Plan ve Bütçe Komisyonu’nda bütçenin geneline dair yapılan görüşmelerle başladı. Bu hafta komisyon, Ticaret Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Hazine ve Maliye Bakanlığı bütçelerini ele alacak. Bütçe görüşmeleri, 29 Kasım Cuma günü tamamlanacak.
Bütçe tahsislerinin, herkesin onuruna yakışır bir yaşam sürmesi için yapılması elzemdir. İnsan onuruna yakışır bir yaşam sürebilmek için nitelikli, kapsayıcı, ücretsiz ve anadilinde kamu hizmetleri temel bir işleve sahip. Olağan işleyen bir yönetim sisteminde, nitelikli kamu hizmetleri herkesin insan onuruna uygun bir hizmet almasını mümkün kılar.
Örneğin, 2024-2025 öğretim dönemi 9 Eylül’de başladığında okullarda temizlik sorunu gündeme geldi. Anayasal bir hak olan eğitim hakkının niteliğini etkileyen hijyen ve temizlik sorunu aynı zamanda sağlık hakkı ile de bağlantılıdır. Okullardaki temizlik personeli eksikliği de ücretlerin yetersiz, çalışma koşullarının ağır olmasından kaynaklanıyordu. Eğitimcilerin çalışma koşullarını da etkileyen bahse konu sorunun ardından Milli Eğitim Bakanlığı ek personel alındığını duyurdu. Bu durum, okullardaki söz konusu sorun için yeterli bütçe ayrılmasının önemini ortaya koydu.
Merkezi bütçeyi izleyen örgütlerden birisi de Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) ve ona bağlı sendikalar. KESK, bu çalışmaları çerçevesinde 30 Kasım’da Ankara’da merkezi bir miting düzenleyecek. Bütçenin temel sloganı Halktan, Emekten Yana Bütçe Talebini Yükseltmek, Yoksulluğa Karşı Mücadelede Birleşmek. KESK ve bağlı sendikaların yöneticileri ve temsilcileri merkezi miting öncesi 56 ilde işyerlerini ziyaret ediyor, gittikleri illerde demokratik kitle örgütleriyle görüşerek bütçenin önemini aktarıyor. KESK’in bütçeyle ilgili hazırladığı bildiri hem talepleri ifade ediyor hem de herkesi mitinge davet ediyor.
Kamu hizmetleri elzemdir
Gerek yoksulluk gerekse de yoksunluk ekonomik yapı ve politikalar ile yakından ilişkili. Dolayısıyla, bu bağlamdaki hak ihlallerinin giderilmesi de aynı yapı ve politikalardaki değişiklikle mümkün.
Olağan dönemlerde olduğu gibi ekonomik kriz, deprem vb. afetler, COVID-19 vb. salgınlar gibi olağandışı dönemlerde de kişilerin herhangi bir ihlalle karşılaşmaması devletlerin yükümlülüğündedir. Bu yükümlülük sosyal bir hukuk devleti olma niteliğinden kaynaklanıyor.
Ayrıca, yetki alanında bulunan mülteciler, sığınmacılar dahil tüm yurttaşlara bu hizmetleri sunabilecek operasyonel kapasiteye sadece devletler sahiptir.
İnsan eliyle gerçekleştirilen her ihlal yine insan eliyle önlenebilir
En fazla yoksulları etkileyen krizler, afetler ve salgınlar, hak ihlallerine yol açar. Krizler ve afetler yoksulları orantısız bir şekilde etkilediğinden, bütçenin de yoksulların ihtiyaçlarına uygun şekilde hazırlanması ve uygulanması gerekir. Önlenemeyen ihlallerin giderilmesi de izlenen politikalar aracılığıyla, yine insan eliyle mümkündür.
Bütçenin insan hakları örgütleri tarafından izlenmesi, siyasi iktidarların hesap verebilirliğine ve şeffaflığın artmasına katkı sağlar. Kamu bütçesi insan hakları örgütleri açısından önemli olduğundan, bu izleme faaliyetlerinin sürdürülmesi gereklidir.
(Oİ/VC)