Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirisi 73 yaşında.
İnsan Hakları Derneği (İHD) ve İnsan Hakları Vakfı (TİHV) 10 -17 Aralık günlerinde İnsan Hakları Haftası boyunca etkinlikler düzenledi.
Kaç, kaçı?
Kaç kişi kaybedilmiş, kaç kişi yargısız infaz edilmiş, kaç kişi cezaevinde, kaçı ağır ne kadar hasta mahpus var, kaç kadın ve çocuk taciz ve tecavüze uğramış ve öldürülmüş.
Kaç kişi sorguda işkence ve kötü muameleye maruz kalmış, gazeteci olmaktan ötürü kaç kişi içeride ya da işinden olmuş. Kaç kişi adil yargılanma ve savunma hakkını kullanamamış.
Cumhurbaşkanı’na hakaret suçlamasıyla kaç kişiye soruşturma açılmış, kaçı davaya dönüşmüş ve kaç kişi içeride.
Her gün kaç kişi gözaltına alınıyor, tutuklanıyor.
İşsizlik, açlık ve yoksulluk hangi sınırda ve bu nedenle kaç kişi intihar etmiş. Yeni bir yaşam umuduyla evinden yurdundan çıkıp, yollarda kaç mülteci göçmen can vermiş.
Kaç kişi KHK’den (Kanun Hükmünde Kararname) açlığa, yoksulluğa ve intihara sürüklenmiş, kimliğine, diline, kültürüne sahip çıkmaktan ötürü kaç kişi suçlanmış ve baskıyla karşılaşmış.
Kaç kişi seçme ve seçilme hakkını kullanmaktan ötürü özgürlüğünden yoksun bırakılmış. Kaç kişi yurtdışında yaşamak zorunda bırakılmış ve sürgünlere gitmiş.
Savunma ve güvenlik adına özgürlük yerine güvenlikçi bir politika uğruna bütçeden ne denli ödenek ayrılmış.
Maden şirketlerinin rantı uğruna ekoloji nasıl bozulmuş, doğa nasıl tahrip edilmiş. Toprak suya, gübreye, tohuma, ilaca nasıl hasret bırakılmış ve toplum nasıl can çekişmekte.
İşte bütün bu sıraladıklarımız Türkiye’de sistematik vakalara dönüşmüş ya da İnsan Hakları Haftası, nasıl Yas Haftası’na dönüşmüş ona bakalım.
Ağır hasta olup İHD’nin listesinde yer alan ve tahliye edilmemiş dört mahpusun cenazesinin çıkmasına tanık olduk. Barışcıl, demokratik toplantılar saldırıya uğradı. Kadın cinayetleri yaşandı.
Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın, Şenyaşar Ailesi’nin ve mahpus yakınlarının infaz yakmalarına son verilmesi ve hasta çocuklarının serbest bırakılması için Adalet Nöbeti’nde adalet arayışları sürdü.
Başta Aysel Tuğluk, Mehmet Emin Özkan, Sıddık Güler olmak üzere hasta siyasi mahkumlar için açıklamalar yapıldı. Boğaziçi öğrencileri ve öğretim üyelerinin adalet arayışı sürdü.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Tecrit, Kavala ve Demirtaş kararlarına uyulması istendi. DİSK, KESK ve emekçiler ‘’Geçinemiyoruz’’ diye alanlara çıktı.
Mazlum İçli’nin cinayet alanında bulunmadığının belirlenmesine karşın 124 yıl hapis cezası kesinleşti ve yedi yıldır cezaevinde oluşu dile getirildi.
Aynı hafta içinde 2022 bütçesi görüşülüp karara bağlandı. Baştan sona hak ve özgürlük karşıtı, ikinci kuşak diye adlandırılan ekonomik ve toplumsal hakları hiçe sayan bir bütçe çıktı.
Demokrasi ile ekonomi bağlantısı kurulamamış, halkın beklenti ve özlemlerine karşılık vermekten çok uzak güvenlikçi, rantcı ve yancı bir bütçe oluşturuldu.
Ya biz ne yaptık?
14 Aralık günü, 2 Aralık 1994’te Ankara’da kaçırılıp, işkence ile öldürülen Av. Faik Candan’ı andık.
Yurtiçinde ve yurtdışında yayın yapan televizyon kanallarının insan hakları programlarına bağlandık (ARTI TV, Can Tv, Nupel TV, Kanal Ege).
İnsan Hakları günü Strasburg’da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) önünde, Avrupa Adalet İnisiyatifi’nce düzenlenen etkinliğe bağlandık.
İnsan Hakları hareketi ve mücadelesi bir vefa hareketidir. Unutmamak ve unutturmamak gibi bir rolü vardır.
Bu bağlamda hafta boyunca İHD İzmir Şube yöneticileriyle; İnsan Hakları mücadelesinde emek vermiş olup, bugün yaşamda olmayanlar ya da hasta evinde olanları ziyaret ettik.
İzmir’in iki yakasında Barış Anneleri ile buluştuk ve alçakça katledilmiş Deniz Poyraz’ın ailesi ziyaret ettik.
Son iki günde Adana ve Mersin’de İHD yöneticilerince cezaevinden cenazeleri gelen Halil Güneş ve Salih Toğrul ailelerini ziyaret ettik, acıları paylaştık.
Uzun süre cezaevinde kalan Nevin Berktaş’ın geçen ay yitirdiği annesi, mücadelemizin her zaman en önünde olan Makbule Ana için taziyeye gittik.
Haftanın son gününde 43 yıl önce katledilen Ziraat Mühendisleri Odası Bölge Başkanı ve kır yoksullarının örgütü KÖY-KOOP ADAKO Birlik Genel Müdürü Akın Özdemir’in anmasına katıldık.
Toplumsal cinsiyet eşitliği ve insan hakları için Yedi Renk Derneği’nin düzenlediği panelde erkek egemenliği ve insan hakları alanındaki haksızlıkları konuştuk.
Hafta, hüzün ve acı içinde ve adalet arayışı yolunda geçti.
Hafta biterken, yeni bir hafta başladı. 19 Aralık 1978’de Maraş’ta başlayıp, bir hafta süren Alevi yurttaşlara ve insanlığa karşı işlenen bir kırım anıldı.
İzleyen haftalar
Yine 19 Aralık 2000’de cezaevlerindeki katliamın yıldönümü; 2015’te Taybet Ana’nın kurşunlanmış bedeni yedi gün sokakta bekletildi.
Ve gireceğimiz hafta Roboski’de şafağın ateş ve ölüm ile sökmesi belleklerden silinmiyor.
Tek tesellimiz umudun ve direnişin korunduğudur. Bir de dayanışmanın gücü. Gelecek gün ve haftaların sevinç ve coşkuyla kutlanması umuduyla…
(AB/APK/AÖ)