İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (İHAM), 20 Şubat 2017 tarihinde yaptığımız ve 20 Kasım 2018 tarihinde verilen Demirtaş v. Türkiye (no. 2) başvurusunda [1], 4 Kasım 2016 tarihinden bu yana tutuklu olan eski HDP eş genel başkanı Selahattin Demirtaş’ın tutukluluğunun devamı için Anayasa Mahkemesi de dahil olmak üzere, mahkemeler tarafından yeterli hiçbir gerekçe sunulamadığı için İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin (İHAS) kişi özgürlüğü ve güvenliğini güvence altına alan 5. maddesinin 3. fıkrasının ihlal edildiğine; özellikle referandum ve Cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında, sadece bir milletvekili ve muhalif bir partinin eş genel başkanı olarak kendisinin değil, aynı zamanda temsil ettiği seçmenlerin de durumunu dikkate alarak tutukluluğu nedeniyle TBMM faaliyetlerine katılmasının imkansız hale gelmesi nedeniyle Sözleşme’ye Ek 1 Numaralı Protokol’ün 3. maddesinde güvence altına alınan serbest seçim hakkının ihlal edildiğine; ve, Türkiye’deki genel siyasi durumu dikkate alarak başvurucunun tutuklanmasının ardında yatan nedenin ve hakkındaki hak sınırlandırmalarının birincil amacının çoğulculuğu boğmak ve siyasi tartışma özgürlüğünü kısıtlamak olduğu ve buna göre tehdit altında olanın yalnızca başvurucunun bireysel hak ve özgürlükleri değil, tüm demokratik sistem olduğusonucuna ulaşarak Sözleşme’nin 18. maddesinin (haklara getirilecek kısıtlamaların sınırlandırılması) ihlal edildiğine karar verdi.
Mahkeme ayrıca, Sözleşme’nin 46. maddesi uyarınca, başvurucu Demirtaş’ın hakkında yeni bir delil olmadığı sürece, özgürlüğünden alıkonulmasının tespit edilen ihlallerin devamı anlamına geleceğini belirterek, Demirtaş’ın derhal serbest bırakılmasına karar verdi.
Bu karar, Demirtaş açısından önemli sonuçlar doğurduğu gibi, Mahkeme içtihadı bakımından da üç önemli yenilik getiriyor:
- Mahkeme, ilk kez, parlamento faaliyetleri nedeniyle tutuklanan bir kişinin Sözleşme’ye Ek 1 Numaralı Protokol’ün 3. maddesinde korunan seçme ve seçilme hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.
- Yine, Mahkeme, Türkiye’ye karşı verdiği bir kararda ilk kez Sözleşme’nin 18. maddesinin ihlal edildiğine karar vermiştir.
- Mahkeme, daha önce, 18. madde altında, Gürcistan, Rusya, Azerbaycan, Ukrayna ve Moldova’nın olduğu beş ülkeye karşı toplam 12 ihlal kararı vermişti. Verilen bu ihlal kararları ağırlıklı olarak özgürlük ve güvenlik hakkıyla bağlantılı olarak verilmiştir. Bu ihlal kararlarında Mahkeme, başvurucuların makul bir şüphe olmadan yani Sözleşme’nin 5. maddesinin 1. fıkrasının c bendinin ihlal edilerek tutuklandığını tespit etmiş ve 18. maddeyi 5/1-c bağlamında uygulamıştır. Söz konusu Demirtaş kararında ise Mahkeme, Sözleşme’nin 5/1-c maddesinden bir ihlal bulmamış olmasına rağmen, tutuk halinin gerekçesiz bir şekilde uzatılması nedeniyle 18. maddenin ihlal edildiğine karar vermiştir.
Mahkeme’nin kararında açıkça “derhal serbest bırakılmalı” denmesine rağmen Demirtaş, bu yazının yazıldığı sırada hala tutuklu. Şüphesiz Demirtaş’ın İHAM kararına rağmen hala serbest bırakılmaması, mevcut ihlal kararını devam ettirmekte, ayrıca özgürlüğünden gerekçe gösterilmeksizin alıkonulmaya devam edildiği için yeni bir ihlalin de konusunu oluşturmaktadır.
Özellikle Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanı tarafından yapılan açıklamalar, bağlayıcı olan İHAM kararının uygulanmayacağı ve Demirtaş’ın tahliye edilmeyeceği olarak yorumlanmaktadır. Oysaki, İHAM kararları bağlayıcıdır ve sayın Çavuşoğlu’nun “Bu karar uygulanmadı, üyelik tehlikeye düşer diyorlar. Kim diyor bunu ya? Bu konuda bizim Adalet Bakanlığımız ve yargımız bunun yorumlarını yapacaktır. Ama ben bu kararları uygulamayan başka ülkeler de oldu ve üyelikleri tehdide girmedi” [2] açıklaması gerçeği yansıtmamaktadır.
Bu yazıda, İHAM kararlarının bağlayıcılığı ve kararları uygulamaya “direnç” gösteren devletlere karşı Avrupa Konseyi kurumları tarafından uygulanan yaptırımları anlatmaya çalışacağım.
Sözleşme’nin 46. Maddesi ve İHAM kararlarının bağlayıcılığı
Sözleşme’nin “insan haklarına saygı yükümlülüğü” başlığını taşıyan 1. maddesi, taraf devletlerin kendi yetki alanları içinde bulunan herkesin hak ve özgürlüklerinden yararlanmasını sağlamakla yükümlü olduğunu hatırlatmakla başlar. Bu işbirliği ve saygı yükümlülüğünün bir sonucu olarak, Avrupa Konseyi üyesi ve Sözleşme’ye taraf olan devletler Sözleşme’nin 46. maddesinin 1. fıkrasına göre Mahkeme’nin verdiği kesinleşmiş kararlara uymayı taahhüt etmektedirler.
Mahkeme, kendi verdiği ihlal kararlarının uygulanıp uygulanmadığını ya da nasıl uygulandığını izlememektedir. Sözleşme’nin 46. maddesinin 2. fıkrası uyarınca kararların yerine getirilmesini izleme ve denetleme görevi Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ndedir.
İHAM tarafından tespit edilen bir ihlalin giderilmesi için uygulanacak temel prensip, Sözleşme’ye aykırılığın tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırılması ve ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanması anlamına gelen eski hale getirme – restitutio in integrum prensibidir.
Mahkeme, Sözleşme’nin ihlal edildiğine karar verdiğinde ihlal tespitinin tek başına başvurucu için adil bir tatmin sağlayacağına karar verebilir. Ancak son yıllarda artarak devam eden yaklaşımı doğrultusunda karar Sözleşme’nin 41. maddesi uyarınca adil tazmin bölümünü de içerebilmektedir.
Bazı durumlarda Mahkeme tarafından ihlal kararı verilmiş olması ve başvurucuya tazminat ödenmesi, başvurucunun mağduriyetini gidermeye yetmez. Böyle durumlarda restitutio in integrumun sağlanması için başvurucunun mağduriyetine özgü tedbirlerin alınması gerekmektedir.
Örneğin başvurucunun tutuklu yargılandığı ve Mahkeme’nin özgürlük ve güvenlik hakkının ihlal edildiğine karar verdiği bir davada başvurucuya yalnızca tazminat ödemek, ihlali ortadan kaldırmayacaktır. Haksız yere özgürlüğünden mahrum bırakılan başvurucu için ihlalin durdurulmasının ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasının en etkili yolu, başvurucunun serbest bırakılmasıdır.
Nitekim İHAM, başvurucunun özgürlüğünden yoksun bırakılmasının İHAS’ın 5. maddesinin 1. fıkrasına aykırı olduğuna karar verdiği Assanidze v. Gürcistan kararında ilk kez “… davanın kendine özgü koşulları altında, Sözleşme’nin 5. maddesinin 1. fıkrası ile 6. maddesinin 1. fıkrasının ihlaline derhal son verilmesi ihtiyacı dikkate alınarak, taraf devletin mümkün olan en kısa süre içerisinde başvurucunun serbest bırakılmasını sağlamak zorunda olduğunu” belirtmiştir. [3]
Mahkeme’nin bu kararını Ilaşcu ve Diğerleri v. Moldova [4] ve Fatullayev v. Azerbaycan [5] kararları izlemiştir. Son olarak Mahkeme, bu içtihadını gazeteci Şahin Alpay’ın davasında tekrarlamıştır. Mahkeme, Şahin Alpay’ın tutukluluğunun devam etmesi durumunda Sözleşme’nin 5. maddesinin 1. fıkrası altında tespit edilen ihlalin devam edeceğini, bunun da Sözleşme’nin 46. maddesi uyarınca Hükümet’e yüklenen yükümlülüğünün ihlali anlamına geleceğini vurgulamıştır. Bu nedenle Mahkeme, ihlal kararının gerekçesi ve davanın somut durumu itibarıyla Alpay’ın tutuk halinin mümkün olan en kısa zamanda sona erdirilmesinin Hükümet tarafından güvence altına alınmasını istemiştir. [6]
İHAM kararlarının uygulanmaması sorunu
İHAM’a yapılan başvuru sayısının ve İHAM’dan çıkan ihlal kararlarının sayısının her geçen gün artması, bu başvurularda ileri sürülen ihlal iddialarının altında yatan problemlerin hızlı bir şekilde ortadan kaldırılması ihtiyacını da beraberinde getirmiştir.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından İHAM kararlarının uygulanması hakkında yayımlanan 2017 yılı raporunda [7], atılan adımların etkilerine yer verilmiş ve 2017 yılında, 2016 yılına oranla yüzde 24’lük rekor bir artışla, Bakanlar Komitesi önünde bekleyen 3 bin 691 davanın kapatıldığı duyurulmuştur.
Her ne kadar Bakanlar Komitesi önünde bekleyen dava sayısında bir düşüş olmuş olsa da, geçmiş yıllardan bu yana hazırlanan raporlar incelendiğinde iki sorun göze çarpmaktadır: [8] Bunlardan ilki, tekrarlayan davaların [9] çokluğu ile İHAM kararlarının uygulanma süresinin uzunluğudur. İkincisi ise Mahkeme’nin yetki alanına karşı taraf devletlerden gelen doğrudan saldırılardır.
Bakanlar Komitesi tarafından atılan adımlar ve dava sayısındaki düşüş ne yazık ki yapısal sorunların süratle çözülmesine yardımcı olmamıştır. Nitekim Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi de Bakanlar Komitesi önünde bekleyen davaların uygulanmama süresinin uzunluğundan kaygı duyduklarını dile getirmiştir. [10] Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi tarafından hazırlanan rapora göre, yaşam hakkı, işkence yasağı ve özgürlük ve güvenlik hakkı ihlali ile sonuçlanan ve neredeyse yarısı nitelikli inceleme usulüne tabii 10.000’e yakın dava beş yıldan uzun bir süredir uygulanmayı beklemektedir. Parlamenterler Meclisi ayrıca İtalya, Rusya, Türkiye, Ukrayna, Romanya, Macaristan, Yunanistan, Bulgaristan ve Polonya’nın İHAM kararlarını en az uygulayan devletler olduğunu, bu ülkelerde meydana gelen yapısal ihlallerin neredeyse on yılı aşkın süredir giderilmediğini vurgulamaktadır.
Şüphesiz bazı devletlerin aleyhlerine verilen bu kararları on yılı aşkın süredir uygulamamalarının tek nedeni, söz konusu ihlal kararlarının yerine getirilmesinin yollarının çok karışık ya da zor olması değildir. Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Jagland’in ve Avrupa Konseyi İnsan Hakları eski Komiseri Muiznieks’in de daha önce belirttiği üzere, son yıllarda Mahkeme’ye karşı bir ‘direnç’ ve ‘saldırı’ söz konusudur. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’ne göre Sözleşme’nin 46. maddesinin 1. fıkrası ile getirilen yasal zorunluluğa rağmen İHAM kararlarını uygulamayan bazı devletler, Sözleşme’ye dayalı insan haklarının korunması sistemini de çiğneme yönünde siyasi irade geliştirmektedir. [11]
Bu konudaki ilk büyük tartışmalar, Birleşik Krallık’ın hükümlülerin oy kullanmasına getirdiği mutlak yasağın İHAM’dan ihlalle dönmesi sonrası başlamıştır. Hirst başvurusunda verilen karar sonrası, Muhafazakar Parti bir bildiri yayımlayarak İHAS’ı iç hukukun bir parçası haline getiren Human Rights Act’in kaldırılması teklifinde bulunmuş ve Brexit süreciyle birlikte Avrupa Konseyi sisteminden de çıkılması gerektiği tartışılmıştır. Avrupa Konseyi İnsan Hakları eski Komiseri Nils Muiznieks, Birleşik Krallık’ın Hirst (no.2) kararını uygulamaktan kaçınması ve Avrupa Konseyi’nden çıkmayı tartışmasıyla başlayan süreçte hükümlülerin oy hakkıyla ilgili 10 Ekim 2013 tarihli memorandumunda Birleşik Krallık’ta başlayan tartışmaların başka Avrupa Konseyi üyesi devletlere de sıçrama ihtimalinden bahsetmiş, bunun İHAS sistemi için sonun başlangıcı olabileceğini söylemişti. [12]
Muiznieks’in öngörüsü doğru çıkmış ve Birleşik Krallık’ı pek çok Avrupa Konseyi üyesi devlet takip etmiştir. Polonya, Macaristan ve aşağıda detaylı olarak anlatılacağı üzere Azerbaycan’da yaşanan gelişmelerin [13] yanı sıra, Rusya, İHAM kararlarının uygulanmaması için yargıya – ve yürütmeye- yasal yetki veren ilk Avrupa Konseyi üyesi ülke olmuştur.
Aralarında İHAM’ın da olduğu uluslararası organlar tarafından Rusya aleyhine verilen kararların uygulanıp uygulanmayacağına Rusya Anayasa Mahkemesi’nin karar vermesi hakkında hazırlanan yasa taslağının son halinin 4 Aralık 2015 tarihinde Duma’ya sunulmasının ve yasa değişikliğinin 14 Aralık 2015 tarihinde Putin tarafından onaylanmasının ardından, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland aynı gün içerisinde yaptığı açıklamada, Avrupa Konseyi’ne taraf devletlerin İHAS’ın 46. Maddesi uyarınca İHAM tarafından verilen kararlara uyma yükümlülüğü altında olduklarını hatırlatarak, sorunlar karşısında İHAS’a uygun davranmak amacıyla diğer taraf devletlerin her zaman başka bazı çözüm yolları bulduğunu, Rusya’nın da böyle bir yol bulması gerektiğini bunun da Rusya Anayasa Mahkemesi’ne bağlı olduğunu söylemiştir. [14]
Jagland’in ardından o tarihte Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi başkanı olan Anne Brasseur, çoğu ağır insan hakları ihlalleri ve/veya yapısal sorunlarla ilgili olan yaklaşık 1.500 ihlal kararıyla Rusya’nın İHAM kararlarını uygulamayan ülkeler arasında ilk sırada yer aldığını, taraf devletlerin hangi mahkeme kararını uygulayıp hangilerini uygulamayacaklarını seçemeyeceklerini, aksinin bütün Sözleşme sistemine zarar vereceğini vurgulamıştır. [15]
En sert tepkiyi ise İHAM Başkanı Raimondi vermiş, İHAM’ın 2015 yılı istatistiklerinin açıklandığı gün yapılan basın açıklamasında bir gazetecinin sorusuna yanıt veren Raimondi, taraf devletlerin İHAS’ın 46. maddesine saygı duymuyor ve İHAM kararlarına uymuyorsa, Sözleşme sistemi içinde de kalamayacaklarını söylemiştir. [16]
Bütün bu tepkilere rağmen Rusya Anayasa Mahkemesi’ne ilk başvuru 2 Şubat 2016 tarihinde Adalet Bakanı Georgy Matyushkin tarafından tutuklu ve hükümlülerin oy kullanma hakkına getirilen mutlak yasak nedeniyle Rusya’nın serbest seçim hakkından mahkum olduğu 4 Temmuz 2013 tarihli Anchugov ve Gladkov v. Rusya kararına karşı yapılmış ve Rusya Anayasa Mahkemesi, İHAM kararının uygulanmasının imkansız olduğuna karar vermiştir. [17]
Rusya Anayasa Mahkemesi’nin ilk kararını, 2003 yılında Yukos petrol şirketinin patronu olan Mihail Hodorkovski’nin vergi kaçakçılığıyla suçlayıp tutuklanmasının ve şirkete el konulmasının ardından yapılan başvuruda İHAM’ın Rusya’yı 1.86 milyar dolar tazminat ödemeye mahkum ettiği 20 Eylül 2011 tarihli OAO Neftyanaya Kompaniya Yukos v. Rusya kararı izlemiştir. Rusya Anayasa Mahkemesi, 19 Ocak 2017 tarihli kararı ile Rusya’nın bu ihlal kararının sonuçlarını da yerine getirmek zorunda olmadığına hükmetmiştir. [18]
Son yıllarda özellikle Kırım’ın işgali nedeniyle Rusya delegasyonunun Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde oy kullanma, temsil edilme ve seçim gözlem görevlerine katılma haklarının 2014 döneminin sonuna kadar (26 Ocak 2015) askıya alınması [19] ile artan gerginlik, Rusya’nın İHAM kararlarını uygulamamak için gösterdiği direncin ardından 18 Ocak 2016 tarihinde Rusya’nın 25-29 Ocak 2016 tarihlerinde başlayacak Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin yeni dönemine temsilci göndermeyeceklerini duyurması ile devam etmiş ve son olarak Rusya, Avrupa Konseyi bütçesine olan yaklaşık 53 milyon Euro’luk katkısını kesmiştir. [20]
Ilgar Mammadov v. Azerbaycan örneği
İHAM kararlarının uygulanmamasını Mahkeme’ye ve Sözleşme sistemine karşı bir meydan okuma olarak yorumlayan Muiznieks, son yıllarda devletler tarafından daha açık ve yüksek sesli bir şekilde yapılan bu meydan okumanın önce bir devletin, sonra bir başka devletin, sonra bir başkasının hangi kararı uygulayıp hangi kararı uygulamayacağına kendisinin karar vermesi ve böylece Sözleşme sisteminin çökmesi ile sonuçlanacağını düşünmektedir. [21]
Bu nedenle, İHAM kararların uygulanmasının denetlenmesi konusunda İHAS’a ek 14 Numaralı Protokol ile İHAM önünde, Bakanlar Komitesi yararına iki yeni başvuru imkanı oluşturulmuştur.
Bunlardan ilki, Sözleşme’nin 46. maddesine eklenen 3. fıkrası ile getirilen “kararın yorumlanmasının zorluğu halinde Mahkeme’ye başvuru” imkanıdır. İkinci imkan ise, Sözleşme’nin 46. maddesine eklenen 4. ve 5. fıkraya göre, bir taraf devlet, İHAM tarafından verilen bir kararı yerine getirmemekte ısrar ederse, Komite toplantılarına katılma hakkına sahip temsilcilerin üçte iki oy çokluğu ile alınacak bir karar ile dava yeniden İHAM’a taşınabilir. Bu hükmün getirilmesinin amacı, Mahkeme’nin daha önce karar verdiği bir konuda yeniden karar vermesi ya da taraf devlete tazminat yoluyla para cezası verilmesi değil, tam anlamıyla ve hızlı bir şekilde yerine getirilmesi hayati önemi haiz İHAM kararlarını yerine getirmemek için direnen bir devlete karşı, yeni ve tekrarlayan davaların önüne geçmek ve Sözleşme sisteminin güvenilirliğini ve etkililiğini sürdürmek için Bakanlar Komitesi’nin elini güçlendirmek ve İHAM kararlarını yerine getirmeyen devleti siyasi baskı altına alarak kararları uygulamasını güvence altına almayı sağlamaktır. [22]
Bu yola ilk kez Azerbaycan’ın muhalif liderlerinden Ilgar Mammadov’un İHAM önündeki davasından sonra başvurulmuştur. 4 Şubat 2013 tarihinde Azerbaycan’da başlayan eylemler sırasında tutuklanan ve hapis cezası ile cezalandırılan Mammadov’un davasında 22 Mayıs 2014 tarihinde verdiği karar ile Mammadov’un tutuklanması için 5. maddede belirtilen makul bir sebep olmadığını, seçimlere hazırlanan bir muhalefet lideri olarak 18. maddeye aykırı olarak, siyasi nedenlerle Mammadov’un susturulmak amacıyla tutuklandığını ortaya koymuştur. 13 Ekim 2014 tarihinde kesinleşen kararın ardından 4 Aralık 2014 tarihinde Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından Mammadov’un derhal serbest bırakılması çağrısında bulunulmuştur ancak bu çağrı dikkate alınmamıştır.
Ilgar Mammadov’un İHAM kararına rağmen tahliye edilmemesi nedeniyle aralarında Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri, Uluslararası Af Örgütü, İnsan Hakları İzleme Derneği gibi önemli kişi ve insan hakları kuruluşlarının da olduğu insan hakları savunucuları ve sivil toplum kuruluşlarının tepki göstermesinin ardından Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjørn Jagland de sürece dahil olmuş ve İHAS’ta öngörülen yükümlülüklerini yerine getirmeyen ve İHAM kararlarını uygulamayan Azerbaycan hakkında İHAS’ın 52. maddesi uyarınca 16 Aralık 2015 tarihinde inceleme başlatmıştır. Jagland’e göre nadiren başvurulan bu yola gidilmesinin nedeni, vahim bir hal alan duruma karşı Azerbaycan Hükümeti tarafından herhangi bir olumlu adım atılmaması ve Azerbaycan’da hukukun özellikle eleştirel sesleri susturmak ve ifade özgürlüğünü sınırlandırmak için keyfi olarak kullanıldığını tespit eden İHAM kararlarının uygulanmaması gösterilmiştir. Bu kararın alınmasının en önemli nedenlerinden biri de, Avrupa Konseyi tarafından yapılan tahliye çağrılarına ve 2014 tarihli İHAM kararına rağmen ülkenin muhalif seslerinden Ilgar Mammadov’un hiçbir yasal dayanak olmadan hala cezaevinde tutulmaya devam ediliyor olması olmuştur. [23]
2015 yılının son ayında yaşanan bu gelişmeden sonra, 19-21 Eylül 2017 tarihinde Strazburg’ta düzenlenen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 1294. toplantısında İHAM kararının kesinleşmesinden yaklaşık üç yıl sonra hala tahliye edilmeyen Mammadov’un derhal tahliye edilmesi için yeni bir karar alınmıştır. Bu karar, aynı zamanda Avrupa Konseyi tarihinde bir ilkin gerçekleşmesi yönünde atılmış yeni bir adımı da içermiştir: İHAS’ın 46. maddesinin 4. fıkrası uyarınca Azerbaycan’a ihtarda bulunulması. [24]
Buna göre Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, bir sonraki oturumun yapılacağı 25 Ekim 2017 tarihine kadar Azerbaycan’a süre verilmesine karar vermiştir. Ilgar Mammadov’un hala tahliye edilmemesi nedeniyle 25 Ekim 2017 tarihli oturumda Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, 29 Kasım 2017 tarihine kadar Azerbaycan’a yazılı görüşlerini sunması için süre verilmiştir. [25] Azerbaycan’ın tazminatı ödediklerini, kararın infazı için Mammadov’un tahliye edilmesine gerek olmadığını belirtmesinin ardından 5 Aralık 2017 tarihli oturumda Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Avrupa Konseyi tarihinde ilk kez, İHAM'ın Mammadov’un Hükümet’e yönelik eleştirileri nedeniyle onu susturma ve cezalandırma amacıyla tutuklandığı ve tahliye edilmesi yönündeki 5. maddeyle bağlantılı olarak 18. maddeden ihlal kararını yerine getirmeyen Azerbaycan'ı İHAS’ın 46. maddesinin 4. fıkrasına göre İHAM'a "şikayet etme" kararı almıştır. [26]
11 Aralık 2017 tarihinde yapılan resmi başvurunun ardından İHAM, Azerbaycan’ın İHAM kararını ısrarla yerine getirmemesinin Sözleşme’yi ihlal edip etmediğine karar verecek. Mahkeme tarafından 14 Aralık 2017 tarihli basın duyurusu [27] ile yapılan açıklamada, Bakanlar Komitesi tarafından Mahkeme önüne taşınan konunun Büyük Daire tarafından karara bağlanacağı, Büyük Daire başkanı tarafından verilecek süre içerisinde Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi ve taraflar tarafından yazılı görüş sunulacağı ve ayrıca bir duruşma yapılmasına karar verilebileceği belirtilmiştir. [28]
13 Mayıs 2004 tarihinde kabul edilen ve 1 Haziran 2010 yılında yürürlüğe giren İHAS’a ek 14 Numaralı Protokol’ün 16. maddesi [29] ile Sözleşme’nin 46. maddesine eklenen bu düzenlemeye dayanılarak Mahkeme tarafından Azerbaycan’ın 2014 tarihli İHAM kararına uymaması nedeniyle bir ihlal kararı verilmesi halinde, gerekli tedbirlerin alınması için dava yeniden Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi önüne gönderilecek. Bu durumda, Avrupa Konseyi Statüsü’nün 8. maddesine göre Azerbaycan’ın oy kullanma hakkının askıya alınmasından Avrupa Konseyi üyeliğinden çıkarılmasına kadar yaptırım uygulanabilecek. Bir ihlalin bulunmaması halinde ise dava yine Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne gönderilecek, ancak bu kez 46. maddenin 5. fıkrası uyarınca davanın Bakanlar Komitesi önündeki incelemesine son verilecek.
Sonuç yerine
Azerbaycan’ın bu gelişmeler üzerine bu yaz Mammadov’u tahliye etmesinin ardından Mahkeme’nin kararını ne zaman ve ne yönde vereceği şimdilik belirsiz. Bu sadece başta yaşam hakkı, özgürlük ve güvenlik hakkı, adil yargılanma hakkı gibi hakları olmak üzere temel hak ve özgürlüklerin sistematik olarak ihlal edildiği baskıcı bir devlette yaşayan ve bu ihlallere karşı önce iç hukukta şimdi de uluslararası insan hakları kurumları önünde sonuç alması engellenen vatandaşlar için değil aynı zamanda insan hakları, demokrasi ve hukuk devleti gibi değerleri “yücelten” Avrupa toplumu için de zor bir süreç.
İHAM kararlarını uygulamamak için “başkaldıran” devletlerin, “İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en kötü çağını yaşayan Avrupa ülkelerini” [30] olumlu etkilemeyeceği kesin ama bu başkaldırıya karşı Mahkeme’nin ve Bakanlar Komitesi’nin de kendilerini ve Sözleşme sistemini korumak için harekete geçtiklerini söyleyebiliriz. (BM/AS)
[1] Demirtaş v. Türkiye (no. 2), Başvuru no. 14305/17, Karar tarihi: 20.11.2018, http://hudoc.echr.coe.int/eng?i=001-187961
[3] Assanidze v. Gürcistan, Başvuru no. 71503/01, Karar tarihi: 08.04.2004, para. 203.
[4] Ilaşcu ve Diğerleri v. Moldova, Başvuru no. 48787/99, Karar tarihi: 08.07.2004.
[5] Fatullayev v. Azerbaycan, Başvuru no. 40984/07, Karar tarihi: 22.04.2010. Bu kararda Mahkeme, Assanidze ve Ilaşçu kararlarından farklı olarak Sözleşme’nin 5. maddesinden bir ihlal bulmamıştır. Mahkeme bu başvuruda başvurucunun bir gazetede yayımladığı makaleler nedeniyle 2.5 ve 8.5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasını, Sözleşme’nin 10. maddesinde güvence altına alan ifade ve basın özgürlüğüne aykırı bulmuştur.
[6] Şahin Alpay v. Türkiye, para. 190-195.
[7] Council Of Europe Committee of Ministers, Supervision Of The Execution Of Judgments And Decisions Of The European Court Of Human Rights, 2017, https://rm.coe.int/annual-report-2017/16807af92b, 4 Nisan 2018.
[8] Nils Muiznieks, Non-implementation of the Court’s judgments: our shared responsibility, https://www.coe.int/en/web/commissioner/-/non-implementation-of-the-court-s-judgments-our-shared-responsibility, 23 Ağustos 2016.
[9] Tekrarlayan davalar (repetitive cases) yapısal ve/veya genel bir problemle ilgili daha önce Bakanlar Komitesi’nin önüne getirilmiş davalardır.
[10] Parliamentary Assembly of the Council of Europe, Committee on Legal Affairs and Human Rights, Implementation of judgments of the European Court of Human Rights: 9th report, http://website-pace.net/documents/19838/3115031/AS-JUR-2017-15-EN.pdf/18891586-7d6c-4297-b5f7-4077636db28e
[11] Parliamentary Assembly of the Council of Europe, Committee on Legal Affairs and Human Rights, Implementation of judgments of the European Court of Human Rights: 9th report, http://website-pace.net/documents/19838/3115031/AS-JUR-2017-15-EN.pdf/18891586-7d6c-4297-b5f7-4077636db28e, s. 2.
[12] Nils Muiznieks, Memorandum: Observations for the Joint Committee on the Draft
Voting Eligibility (Prisoners) Bill, https://rm.coe.int/16806db5c2, 10 Ekim 2013.
[13] Parliamentary Assembly of the Council of Europe, Committee on Legal Affairs and Human Rights, Implementation of judgments of the European Court of Human Rights: 9th report, http://website-pace.net/documents/19838/3115031/AS-JUR-2017-15-EN.pdf/18891586-7d6c-4297-b5f7-4077636db28e, s. 11-16.
[14] Russia’s New Law on The Constitutional Court, Jagland: “A Solution Should Be Possible”, 15 Aralık 2015, http://www.coe.int/en/web/portal/-/russia-s-new-law-on-the-constitutional-court-jagland-a-solution-should-be-possible-
[15] PACE President Concern By Decision on ‘Selective Implemantation’ of Strasbourg Ruling in Russia, 16 Aralık 2015, http://assembly.coe.int/nw/xml/News/News-View-EN.asp?newsid=5720&cat=15
[16] Annual Press Conference of the ECtHR 2016 https://vodmanager.coe.int/cedh/webcast/cedh/2016-01-28-1/lang
[17] Natalia Chaeva, The Russian Constitutional Court and its Actual Control over the ECtHR Judgement in Anchugov and Gladkov, https://www.ejiltalk.org/the-russian-constitutional-court-and-its-actual-control-over-the-ecthr-judgement-in-anchugov-and-gladko/, 26 Nisan 2016.
[18] Iryna Marchuk, Flexing Muscles (Yet Again): The Russian Constitutional Court’s Defiance of the Authority of the ECtHR in the Yukos Case, https://www.ejiltalk.org/flexing-muscles-yet-again-the-russian-constitutional-courts-defiance-of-the-authority-of-the-ecthr-in-the-yukos-case/, 13 Şubat 2017.
[19] Citing Crimea, PACE Suspends Voting Rights of Russian Delegation and Excludes It From Leading Bodies, 10.04.2014, http://www.assembly.coe.int/nw/xml/News/News-View-EN.asp?newsid=4981&lang=2&cat=8
[20] Russia withholds payments to the Council of Europe, https://www.dw.com/en/russia-withholds-payments-to-the-council-of-europe/a-42792673, 1 Mart 2018.
[21] Nils Muiznieks, Non-implementation of the Court’s judgments: our shared responsibility, https://www.coe.int/en/web/commissioner/-/non-implementation-of-the-court-s-judgments-our-shared-responsibility, 23 Ağustos 2016.
[22] https://rm.coe.int/16800d380f, para. 98-99.
[23] Sözleşme’nin 52. maddesine göre, her taraf devlet, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’nin talebi üzerine Sözleşme hükümlerinin kendi iç hukukunda etkili bir şekilde uygulandığına dair gerekli açıklamaları sunmakla yükümlüdür. Jagland tarafından göreve geldiğinden beri ilk kez kullanılan bu yol, Avrupa Konseyi tarafından da oldukça nadiren kullanıldı ve 1964, 1970, 1975, 1983, 1988 ve 2005 yıllarında bütün taraf devletlere karşı belirli maddeler için yapılan inceleme, 1999 yılında Rusya ve 2002 yılında Moldova’ya karşı başlatıldı. https://anayasagundemi.com/2015/12/16/avrupa-konseyi-iham-kararlarini-uygulamayan-azerbaycan-hakkinda-inceleme-baslatti/
[24] Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından 19-21 Eylül 2017 tarihleri arasında düzenlenen toplantıda alınan karar, https://search.coe.int/cm/Pages/result_details.aspx?ObjectID=0900001680749f3c.
[25] Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından 25 Ekim 2017 tarihli oturumda alınan karar, https://search.coe.int/cm/Pages/result_details.aspx?ObjectId=0900001680760c7a
[26] Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından 5 Aralık 2017 tarihli oturumda alınan karar, https://search.coe.int/cm/Pages/result_details.aspx?ObjectID=090000168076f1fd
[27] İHAM, “New infringement procedure used for first time over 2014 judgment against
Azerbaijan on opposition politician Mammadov”, https://hudoc.echr.coe.int/app/conversion/pdf/?library=ECHR&id=003-5951567-7605836&filename=ECHR%20to%20use%20new%20infringement%20procedure%20in%20case%20concerning%20Azerbaijan%20opposition%20politician%20for%20first%20time.pdf, 14 Aralık 2017.
[28] Azerbaycan’ın muhalif haber sitesi Meydan.tv’de yer verilen bir habere göre, 22 Aralık 2017 tarihinde İHAM, Bakanlar Komitesi, Azerbaycan Hükümeti ve Ilgar Mammadov’un avukatı Fuad Agayev’e bir mektup göndererek taraflara yazılı görüşlerini sunması için 31 Mart 2018 tarihine kadar süre vermiştir. https://www.meydan.tv/en/site/news/27749/
[29] İHAS’a Ek 14 Numaralı Protokol, https://www.coe.int/en/web/conventions/search-on-treaties/-/conventions/rms/0900001680083711
[30] Secretary General Thorbjørn Jagland: “Europe in biggest human rights crisis since Cold War”, https://www.coe.int/en/web/secretary-general/news-2014/-/asset_publisher/EYlBJNjXtA5U/content/selon-le-secretaire-general-thorbj-rn-jagland-les-droits-de-l-homme-en-europe-connaissent-une-crise-sans-precedent-depuis-la-guerre-froide?inheritRedirect=false&redirect=https%3A%2F%2Fwww.coe.int%2Fen%2Fweb%2Fsecretary-general%2Fnews-2014%3Fp_p_id%3D101_INSTANCE_EYlBJNjXtA5U%26p_p_lifecycle%3D0%26p_p_state%3Dnormal%26p_p_mode%3Dview%26p_p_col_id%3Dcolumn-4%26p_p_col_count%3D1%26_101_INSTANCE_EYlBJNjXtA5U_advancedSearch%3Dfalse%26_101_INSTANCE_EYlBJNjXtA5U_advancedSearch%3Dfalse%26_101_INSTANCE_EYlBJNjXtA5U_keywords%3D%26_101_INSTANCE_EYlBJNjXtA5U_keywords%3D%26_101_INSTANCE_EYlBJNjXtA5U_delta%3D20%26_101_INSTANCE_EYlBJNjXtA5U_delta%3D20%26p_r_p_564233524_resetCur%3Dfalse%26p_r_p_564233524_resetCur%3Dfalse%26_101_INSTANCE_EYlBJNjXtA5U_cur%3D4%26_101_INSTANCE_EYlBJNjXtA5U_cur%3D4%26_101_INSTANCE_EYlBJNjXtA5U_andOperator%3Dtrue%26_101_INSTANCE_EYlBJNjXtA5U_andOperator%3Dtrue, 16 Nisan 2014.