İstanbul Ticaret Odası (İTO) seçimlerinde başkanlık yarışının en büyük adaylarından İTO Başkan vekili Dursun Topçu, şirketlerin bazı bilgilerinin internette yayınlanmasının sakıncalarını anlatınca vatandaş olarak gururlanmamak elde değil. Çünkü ilk akla gelen aile içi ilişkilerdi. Dahası eşler arasında gelişebilecek tatsız bir diyalog bile öngörülmekte ve hesaplanmaktaydı.
Söylenenler şöyleymiş; Topçu, her şeyin internet üzerinden ulaşılır olması halinde "Kâr etmişsin nerede benim arabam" diyecek eşlere eskiden olduğu gibi "İşler kötü alamam" denilemeyecek olması sorunsalını dile getirmiş. Bu yüzden ikincil düzenlemelerin çok uzadığını ve bir an önce çıkmasını beklediklerini bildirmiş kendileri.
Türk Ticaret Kanunu ile ilgili bir düzenlemenin böylesine derinlikli ve bilimsel analizlerle gündeme getirilmesi çağdaş Türkiye'nin onur verici yapısını gözler önüne seriyor. Açıklamanın ekonomik ve sosyal boyutlarını dile getirmedeki naif ve esprili üslup, büyük bir birikimin, köklü bir eğitimin ve çağdaş bir zihniyetin sonucudur elbette.
Sürekli bir şeyler isteyen kadın modeli sadece ülkemizin seçkin yöneticilerinin zihninde hakim değil. Kadın kaynak üretemeyen, ekonomik kaynaklara ve satın alma lüksüne erkeğin dolaylı gücüyle ulaşabilen bir çeşit engelli gibi görülüyor.
Gerçi yola çıktığımız örnekte araba isteyen eşin cinsiyeti belli değil. Ancak nedense araba isteyenin kadın, işlerinin kötü olduğunu söyleyerek kandırmaya çalışanın erkek olduğu zannediliyor otomatik bir algıyla.
Kahredici cinsiyetçi roller hakkındaki peşin önyargı bir yana, Türk Ticaret Kanunu ile ilgili bir düzenlemede eşler arasındaki ilişkinin bu denli ayrıntılarla düşünülmesi hayret vericidir. Kanuni düzenlemeler yorumlanırken insan ilişkileri ve olası diyalogların incelikli hesaplamaları insanın göğsünü kabartıyor haliyle.
Kim bilir belki de bazı yasalar alt komşu ile üst komşu arasında gelişebilecek olumsuz bir diyaloğa sebep verebilir kaygısıyla çıkmıyordur.
Ne malum, bazı yasalar iki kız kardeş arasında doğabilecek tartışmalı bir muhabbete neden olabilir endişesiyle hazırlanamıyordur.
Allah bilir bazı çıkması hayati önem taşıyan düzenlemeler ise kuzenler laf dalaşına girmesin diye engelleniyordur.
Büyük ihtimalle olmazsa olmaz değişikliklerin yapılmama sebebi nişanlılar arasındaki hassas dönemin zedelenmemesi açısından durduruluyordur.
Bu durumda incelikten, kibarlıktan ve herkesi tek tek düşünmekten şeffaflaşamamaktayız demektir.
Kimse kırılmasın, üzülmesin, darılmasın derken belki bazı işler biraz gecikiyor olabilir. Eşlerden birinin internete girip, işlerin tıkırında gittiğini görerek araba isteme ihtimalini dahi irdeleyen bir ülkede yaşamanın dayanılmaz gururu şüphesiz büyüktür. Tadına varmak, biraz kabarmak, kurum kurum kurulmak ve kasılmak zamanıdır şimdi. (ŞT/HK)