Geçtiğimiz aylarda vefat eden aziz dostum, ağabeyim, hani Hasan Cemal'in Kürtler kitabının ilk kırk sayfasında Diyarbakır cezaevi anılarını anlatan Felat Cemiloğlu'nun bürosuna gitmiştim Newroz günü.
Büroda bir grup arkadaşla oturuyorken her zamanki nüktedanlığıyla rahmetli Felat ağabey, "Bir dakika arkadaşlar madem dışarıda ateş yakarak Newroz'umuzu kutlayamıyoruz. Biz de alternatif Nevroz kutlarız" dedi, ve mutfağa gidip bir mum getirdi. Mumu yakarak orta yere koydu. "Hadi bakalım sırayla üzerinden atlayalım" dedi.
Sanki kent boşalmış
Bu senenin Nevroz'u resmi programa göre sabahın 9'unda başlamıştı. Ben biraz da bilinçli olarak saat 11'e doğru alana gittim. Amacım, şehir Newroz esnasında ne halde, onu da gözlemekti. Şehir gerçekten boşalmış, adeta ıssızlaşmıştı. Caddelerde, sokaklarda tek tük araçlar göze çarpıyordu, insanlar da öyle! Adeta 1990'lı yıllarda yaşadığımız körfez savaşı esnasındaki kentin boşaltılmış haline dönmüştü.
Kent o denli boşalmış ve bu durum o denli olağan karşılanmıştı ki, diğer günlerde sabahın 8'inde neredeyse 15 gündür kulakları tırmalarcasına öten partilerin propaganda hoparlörleri de susmuştu.
Sanki onlar da tatile girmişti. Ama tatilden öte propaganda yapacakları kitle kalmamıştı şehirde. Kime neyi anlatacaklar neyin propagandasını yapacaklardı ki, herkes bayramda, bayram yerinde, Newroz alanındaydı. Oranın siyasal nabzı da belliydi, güç birliğinin dışındaki hiçbir partiyle örtüşmüyordu doğrusu.
Nereden nereye
En az 4 kilometre alana uzak bir noktada aracı park edip bir buçuk saatte, o saatte bile halen alana yürüyerek gidenlerle birlikte alana girebilmiştim. Her Newroz'da yaptığım gibi halkın arasına karışarak izlemeye, katılmaya çalıştım.
Ben alana girdiğimde Ferhat Tunç güzel türkülerini söylüyordu. Arada ise anonslar duyuluyordu. "Bayılanlar var, lütfen onları sahneye taşımaya yardım edin". Nereden nereye gelmiştik. 10 yıl önce Newroz'unda sokaklarında in, cin top oynanırken, en temkinli ifadeyle bugün 500 binler diye telaffuz edilen sayılarla Newroz kutluyordu Diyarbakır.
Aslında daha bir hafta önce hem de bir pazartesi günü "Demokratik Güç Birliği"nin şehir içinde istasyon alanında 100 binlik mitingi adeta bir hafta sonraki Newroz'un habercisiydi sanki.
Haftaya yine Newroz
Kitle asıl siz bir hafta sonraki Newroz'u görün diyesiydi. Bunu çözmüşçesine bu kez de platformdaki sunucu 28 Mart günlü seçimi kastederek bir hafta sonra bir Newroz daha kutlayacağız diyordu.
Kırmızılı, sarılı, yeşilli, morlu, beyazlı gökkuşağının tüm renkleri alanda bayrak olmuştu. Tek renklilik ısrarından, doğanın bütün renklerini ısrarla sahiplenmenin Diyarbakırlıcasıydı 2004'ün Newroz'u.
İşsiz, aşsız, ekmeksiz, demokrasisiz, özgürlüksüz bırakılanlar, yani özcesi seçeneksiz bırakılanlar, elbette işte böylesine devasa katılımlarla Newroz'larda kendi seçeneklerini, bayramlarıyla, kendi Newroz'larıyla yaratıyorlardı işte. (ŞD/NM)