Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Türkiye'deki takipçileri , pişkince her şeyi eskisi gibi götürmekte kararlı görünüyorlar.
Enflasyonun yıl sonunda yüzde 85'i bulacağı, küçülmenin yüzde 9'a çıkacağı, dolardaki yükselişin tutulamadığı, borçların çevrilmesine inancın azaldığı, faizlerin düşmek bilmediği o iç karartıcı tablo, onlara hiç birşey söylemiyor.
IMF ve takipçileri, alınan tüm bu sonuçlara rağmen, doğru yolda oldukları inancında ve o yolun terk edilmemesinde özellikle ısrarlı.
Washington görüşmeleri ile ilgili medyaya verilen bilgiye bakılırsa, IMF, programına olan imanını koruyor ve Türkiye'nin hem gelecek yıla ait borçlarını erteleme, hem de ek finansman desteğini (siz bunu ek borçlanma talebi diye okuyun) de karşılayacağını söylüyor.
Ama o meşhur "kamu harcamalarını kısma şartı" ile!
Anlaşma noktaları nerede? Karşılığında neler yapılacak?
Açıklamalar şöyle:
* Türkiye'nin gelecek yıl IMF'ye olan 5.5 milyar dolarlık borcu ertelenecek.
* 2002 bütçesinde faiz dışı fazlanın Gayri Safi Milli Hasıla'nın (GSMH) yüzde 6.5'u düzeyinde gerçekleşmesi çerçevesinde, yeni bir anlaşma metni hazırlanacak.
* Yüzde 6.5 hedefinin gerçekleşmesi için yeni vergi getirilmeyecek.
* Devletin tüm harcamaları yeniden belirlenecek. Bu çerçevede Dünya Bankası ile hazırlanan yapısal önlem projeleri işleme geçirilecek.
* Devlet personel sistemi yeniden organize edilecek, aşamalı olarak personel sayısında yüzde 30 indirime gidilecek.
* Devletin tüm harcamalarının düzenli denetimi sağlanacak.
* 2002 bütçesinde tüm harcama kalemlerinin yeniden planlanması ve denetim organlarının saptanması için değişiklik yapılacak.
* Mali idareler ve belediyelerin tüm harcamaları bütçe ve borç yönetim birimlerince denetlenecek.
Bankalarda daha fazla yaprak dökümü
Tüm bu maddelerin bir tarihe bağlanması çerçevesinde hazırlanacak yeni metin Kasım ayında görüşülecek.
Bir anlaşma olması durumunda Türkiye, bu çerçevede yeni bir niyet mektubu hazırlayarak Aralık sonunda IMF'ye sunacak. Yetkililer IMF'den alınacak yeni kredinin G - 7'ler tarafından da destekleneceğini, ancak IMF'nin koşullarıyla verileceğini bildiriyorlar.
Bu arada Türkiye'nin IMF'den Ekim ayında alacağı 3 milyar dolarlık kredinin Ekim sonuna, yani 2002 bütçesine rengini verecek temel parametreler belli olduktan sonra verileceğini de ekleyelim.
Durum açık: IMF, hala bankacılık kesiminde yeterli bir yaprak dökümü görmüş değil. Fondaki bankalar, eksiği görülmüş bankalar, kamu bankaları...Tüm buralarda daha fazla tensikat, daha fazla küçülme ve tasfiye istiyor IMF..
Daha az harcama demek...
Bir şey daha istiyor: Devlette daha az harcama, yani, daha az maaş, daha az yatırım, daha az sübvansiyon. Tabii, hem merkezi hükümette hem de belediyelerde...
Böyle olunca 2002'de daha az kamu personeli, daha az kamu hizmeti, yani daha berbat eğitim, daha kötü sağlık hizmeti, daha az sosyal bir devlet, daha yoksul belediyeler, daha sağlıksız kent hizmetine maruz kalacağız demektir bu.
Bütün bunlar niye yapılacak?
"Faiz dışı fazla, milli gelirin yüzde 6.5'u büyüklüğe ulaşsın" diye.
Ne işe yarayacak?
Bu "artık" , IMF'den alınacak ek kredilerle beraber borç ödemelerinde kullanılacak çünkü. Ancak o zaman Türkiye, borçlarını çevirebilir bir ülke olabilecek.
2002'nin kaderi de belli oldu.
Yine kemer sıkma, yine durgunluk, yine kısılmış kamu hizmeti, kaynaksız belediyeler, artan yoksulluk, işsizlik!
Ekonominin 2002'de bile büyümesini kimse pek beklemesin. Yeni yaprak dökümleri ile, devleti ile beraber özel sektörü de iyice küçülmüş bir orta gelirli Asya ülkesi olma yolunda doludizgin yol alıyoruz.(NU)