20-21 Şubat 2003 tarihleri arasında Ankara'da İletişim "Şurası" toplandı. İletişim Şurası'nın "basın, radyo ve televizyon yayıncılığı ile Internet gibi temel iletişim konularının demokratik, bilimsel bir platformda tartışmaya açılması" için düzenlendi.
Başbakan tarafından açılış konuşmasında dile getirildiğine göre Şurayı düzenleme amacı "Avrupa Birliği (AB) süreci de göz önüne alınarak farklı yaklaşımların paylaşılıp değerlendirilmesi", katılımcıların görüşlerinin alınması, değerlendirilmesi ve tartışılması olarak açıklandı.
Kimler çağrılmıştı? Düzenleyenlere göre katılımcılarının tespitine azami itina gösterilmiş ve bütün görüşlerin temsil edileceği bir ortam hazırlanmaya çalışılmış.Bir çok konunun, çok sıkışık bir çalışma düzeniyle ve ayrı ayrı komisyonlar olarak konuşulması ve herkesin görüşünün alınması planlanmıştı. Neyin nasıl olacağını, Şurayı düzenleyenler ve katılımcıları tek tek saptayarak çağıranlardan başka bilen yoktu.
Çağrı yazısı ile düzenleyenler tarafından belirlenen ve katılımcıların gerek gördükleri konuları da gündeme alarak konuşulması ve tartışılması istenenler şöyle düzenlenmişti:
Basın Komisyonunda; Bilgi Edinme Hakkı, AB Haberciliği, Cevap ve Düzeltme Hakkı, Medyada Saydamlık, Editoryal Bağımsızlık, Yayın Organı Sahipliği ve Sorumlu Müdürlük, Basın Dünyasında Rekabet Koşulları, Basın Çalışanlarının Sosyal Güvenlik Sorunu, Ulusal, Yerel ve Bölgesel Basının Sorunları, Okul Profili, Basın Etiği ve Basın Yasası Hazırlıkları,
Radyo Televizyon Yayıncılığı Komisyonunda; Kamu Hizmeti Anlayışında Yeni Yaklaşımlar, Yayıncılık Alanındaki Kamu Kurumlarının Konumlarının Değerlendirilmesi (Haberleşme Yüksek Kurulu, RTÜK, Telekomünikasyon Kurumu), Üst Kurulların Oluşumu, Özel Yayın Kuruluşları ve Sorunları (Yayın Lisansı, İzleme Oranları, Reklam Payı, Reyting Savaşları, Oto Kontrol Mekanizmaları), Yayın Teknolojilerindeki Gelişmeler ve Uygulamaları, Medya Sahipliği ve Pay Oranları, İhlaller ve Müeyyideler, Yerel Yayın Kuruluşları ve Sorunları,
Kamu Yayıncılığı ve TRT Komisyonunda; AB'de Kamu Yayıncılığı ve Uygulamaları, Kamu Hizmeti Anlayışı, Kamu Yayıncısı Olarak TRT; Konumu, Yayın Alanı, Denetimi, Kamu Yayıncılığından Beklentiler, Kamu Yayıncılığının Mali Kaynakları,
İnternet Komisyonunda; Türkiye'de ve Dünyada İnternet Kullanımının Yaygınlığı ve Sayısal Uçurumun Önlenmesi, Internet Sektörünün Boyutları, e-devlet ve e-ticaret İçin Yasal Düzenlemeler, İnternette Kişilik Haklarının Korunması, İnternette Haber, Reklam, Satış, İnternette IPS Sorumlulukları, Cezai Boyut konuları görüşülüp tartışılacaktı.
Önceden saptandığı üzere; dört Komisyon ayrı ayrı ama eş zamanlı olarak çalıştı. Komisyonların çalışmaları "Rapor"a dönüştü. Hazırlanan Komisyon Raporları "İletişim Şurası Genel Kurulu"nda okundu. Tüm katılımcıların görüşleriyle, eleştirilerini bildirdikleri Genel Kurul oturumu ile İletişim Şurası çalışması tamamlandı.
Başta RTÜK ile BYEGM olmak üzere, Şura'da görevli olarak çalışanların özverili, nazik ve içten yaklaşımlarıyla tüm isteklerimizi yerine getirirken gösterdikleri yakınlık için özellikle teşekkür ediyorum.
Çalışmalarda yer aldık. Görüşlerimizi açıkladık. Yazılı dosyalar sunduk. Bu çalışmalardan "hükümetin yararlanacağı" bizzat Başbakan tarafından açıklandı. Hükümet ve herkes yararlanmalı. Acaba hükümet nasıl "yararlanacak"? Herkesin bu konuda endişeleri ve kuşkuları vardı. Bu "Şura" sadece konunun ilgili yanlarının bir araya geldiği ve görüşlerinin açıklandığı bir çalışmadır. Herhangi bir yasal çalışmaya ve yasa taslağına gerekçe oluşturmamalı...Çalışmaların "yasaya" dönüşmesi, bambaşka bir çalışma sürecini gerektirir.
Hükümet tarafından bu çalışmalardan nasıl yararlanılacak? Herhangi bir yasa taslağı mı hazırlanacak? O zaman bu Şura'ya atıf yapılarak yasa tasarısı için "gerekçe" yazılırsa biz katılımcılar böyle bir süreci bilmeden Şuraya katılmış oluruz. Üstüne üstlük "konuyla ilgili tüm tarafların çağrılarak İletişim Şurasında açıklanan görüşlere göre" yasa tasarısının hazırlandığı ileri sürülürse ne diyeceğiz?
Hatta AKP hükümetinin Mecliste çoğunluğu elinde tutmasına ve istediği yasayı istediği biçimde çıkarma gücü bulunmasına rağmen, demokrasi ve katılımcılıktan yana olduğunu İletişim Şurasını toplayarak kanıtlandığını ve yasa tasarının "bizlerin" görüşleri doğrultusunda hazırlandığını ileri sürürse gerçekten çok ayıp olur. Çünkü o zaman "kullanılmış" oluruz. O zaman bizler / katılanlar / görüş açıklayanlar tutanaklara geçen bu yöndeki endişelerimizde haklı çıkarız.
İletişim Şurası için çağrıldık. Katıldık ve görüşlerimizi dile getirdik. Tartıştık. Komisyon Raporları yazıldı. Eleştirilerimizi bildirdik. Çalışmaları bitirdik. Biz görevimizi yaptık. Bundan sonrasının sorumluluğu İletişim Şurası düzenleyicileri ve AKP Hükümetinindir. Endişelerimde haklı çıkmak istemiyorum. (EÖ/BB)