Gönlünde gazeteci olma hevesiyle İletişim Fakültelerine adımlarını atan öğrencilere ilk önce gazetecinin ne olup ne olmadığı ve yaptığı iş sadece kendini bağlamadığı için gazeteciliğin hak ve sorumlulukları anlatılır.
Amacım yeni yetme edepsizliği ile ders vermek değil elbette ama yine de birkaç önemli başlıkla özetlemek gerekirse gazeteci;
- Basın özgürlüğünü savunur.
- Halka karşı sorumluluğu, başta iş veren ve kamu otoriteleri olmak üzere öteki tüm sorumluluklardan önce gelir.
- Barış, demokrasi ve insan hakları olmak üzere, insanlığın evrensel değerlerini, çok sesliliği, farklılıklara saygı duymayı savunur. Her türlü ayrımcılığa karşıdır ve şiddeti, düşmanlığı körükleyici yayından dikkatle kaçınır.
Ama yaşanan süreç göstermiştir ki, yukarıda kısaca anlatılanlar "yalan" olmuştur.
Şiddeti meşrulaştırmak prim yapıyor
Bugün gazetecilikte prim yapan, her ne pahasına olursa olsun masalara haritalar koyup sıcak stüdyolardan emekli paşalarla birlikte operasyonlar yapmak, şiddeti ve savaşı meşrulaştırmaktır.
Bir yaranma hevesiyle; sokaklara çıkan tepki dolu kalabalığın her yaptığını zararsız, meşru ve haklı ilan eden; Kürt kökenli insanlara, ilerici ve demokratik kitle örgütlerine yapılan faşist saldırıları görmezden gelerek destekleyen gazetecilik makbüldür.
Arada, yaratılan şiddetin sorumluluğundan kaçma çabası ile yaşanan “birkaç ufak tefek aşırılıklara ve provakasyonlara” karşı itidal çağrıları yapılsa da barışa yönelik sesler medyaya kapatılmıştır.
Üç beş kişinin yaptığı savaş çığırtkanlıkları bile ana haber bültenleri , basının “Amiral Gemisi” ve filonun geri kalanı tarafından baş sayfalara taşınırken; önceki gün onbinlerce emekçinin, aydının, öğrencinin savaş çığlıklarına karşı barışın ve kardeşliğin sesini yükseltiği Ankara mitingi 15-20 saniyelik birkaç haber dışında görmezden gelinmiştir.
Yeni mezunlar ne yapacaklarını şaşırıyorlar...
Tüm bu tablo karşısında İletişim Fakülteleri’ nin müfredatlarını ve ders içeriklerini yeniden düzenlemeleri kaçınılmaz olmuştur. Zira okulda gazeteciliği dair öğrendiklerinin hiçbirinin gerçek olmadığını gören ve piyasada adaptasyon sorunu yaşayan yeni mezunlar ne yapacaklarını bilemiyor, şaşırıyor ve işi bilmedikleri için işsiz kalıyorlar.
"Operasyon Nasıl Yapılır" diye ders konsun
İlk olarak; İletişim Fakülteleri'ne askeri bilgiler veren hazırlık sınıfı eklenebilir. Buradaki derslere emekli paşalar gelip “Operasyon Nasıl Yapılır?, Askerin Kullandığı Silah Çeşitleri (ABD’ nin kayıp silahları da bu konu başlığında incelenebilir), Pusu, Baskın, Geniş ve Dar Kapsamlı Operasyon Nedir?, Asimetrik Savaş ve Karşı Asimetrik Savaş Takdikleri, Harita ve Pusula Kullanımı” gibi konular anlatılabilir. Hatta bu hazırlık sınıfı askeri eğitim veren kurumların bünyesinde dahi olabilir.
Şu başta saydığımız barış, kardeşlik, özgürlük, demokrasi, insan hakları filan derhal müfredattan çıkarılmalı; ırkçılık, milliyetçilik ve savaşın ne yüce değerler olduğu anlatılmalıdır. Bu çalışmayla öğrencilerin piyasada “iki arada bir derede kalma” sının da önüne geçilmiş olacak ve ortama daha uygun gezeteciler yetişecektir.
Aklıma ilk olarak gelen bu birkaç öneriyi uygulamada çekince duyan dekanların endişe etmelerine de gerek yoktur. Böyle bir düzenleme içerisine girdiklerinde görülecektir ki, YÖK ve Rektörler zaten fiilen hayata geçirdikleri bu uygulamalardan memnunluk duyucaklar ve kendilerini takdir edeceklerdir. Hem bu durumda, öğrenciler de kandırılmamış olmanın mutluluğu ile anacaklardır kendilerini…(ŞS/NZ)
* Şenol Saçık, Çağdaş Gazeteciler Derneği Yönetim Kurulu Üyesi