Dünyanın neresinde ve ne zaman olursa olsun, iktidarlar sivil kesimin bayramlarına kabul veya ret biçiminde müdahil olurlarsa, orada sorun çıkar! Ret ettiklerinde çatışma, kabul ettiklerinde ise komedi olur.
İktidar kendi alanının dışına çıkarak toplumun oyun sahasına emrivakiiyle girdiği her yerde oyunbozanlık yapanlara benzer. Oyunbozanın ilişkilerini belirleyen tek özellik vardı: Zor.
Newroz, topluma ait bir bayram.
Devletin efendileri ve toplumun egemenleri; bu bayramdan sizlere ne?
Ceberut suratını ve şiddetin silahlarını kuşanmış iktidar, Newroz bayramının tarihinden sana ne?
O sana değil, halka ait!
Biliyoruz sizlerin resmi törenlerinizde soğuk, sıcak hava koşullarına bakmaksızın küçücük okul çocuklarını dizerek nutuklarınızı dinlemek zorunda bıraktığınızı.
Devlette oyun çok!
Devletin temel taktiklerinden biri şudur: Yok edemediğin şeyi sahiplenerek onu boz, işlevsizleştir ve onun asli sahiplerinin elini boşa çıkar!
Bunun en büyük örneğini Newroz bayramında gördük.
1993'lere kadar Newroz Bayramını yok sayan, onun kutlanmasına her türlü şiddetle karşı koyan bu devlet, birden bire Newroz asıl Türklerin bayramıymış diyerek bir resmi "Nevruz" kutlamaları başlattı.
Kravatla ateşten atlamak
Neden?
Newroz Bayramını yok saydıkları Kürtler kutluyordu!
Helal olsun Kürtlere; Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni Newroz Bayramını sahiplenme durumuna düşürdüler ya!
Devletin görevlisi o günden bu yana meydanda ''Nevruz'' ateşini vali ve müdür efendilerin kolay atlayabilecekleri, paçalarının tutuşmayacağı ölçüde yakıyor. Devletin idareci zevatı ise takım elbiseleri ve kravatlarıyla "Nevruz" ateşinin üzerinden ilkokul müsamerelerini aratmayacak şekilde atlıyorlar.
Bravo, sizlere de bu yakışır doğrusu!
Peki, halk nerede?
Newrozu kutlayan halk, resmi alanlardaki sahte ateşlerin etrafında değil, olmaları gereken yerlerde, yani meydanlarda!
Pagan toplumlardan beri kutlanıyor
Bu bayramın hangi halka ait olduğu çok da önemli değil.
Bu bayram, pagan toplumlardan bu yana baharın müjdecisi olarak kutlanıyor. Tarım toplumlarının bir bayramı, geleneğin içinden bugünü düne bağlıyor.
Bu bayram Kürtlerinmiş, Türklerinmiş, Farslarınmış; ne önemi var?
Ancak şu gerçeği görmek gerekiyor: Türkiye'de öteden beri bu bayramı Kürtler kutluyor. Ve onların demirci Kawa ve Dehak mitlerinde, hikâyelerinde, folklorunda Newroz Bayramı büyük bir yer tutuyor.
Ve Kürtler haklı olarak Newroz kutlamalarını hem bir bayram havasında hem de varlıklarının bir kanıtının gösterisi olarak yapıyorlar. Çünkü buna mecbur bırakılmışlar!
Bu bayramı bütün Anadolu, Kafkas ve Ortadoğu halkları kutlasın. Bunun kime ne zararı var?
Kürtler bayramlarını kutluyorlar.
Bu bayram Kürtlere neden zehir ediliyor?
İktidarın Newroz hazımsızlığının nedeni nedir?
Bayramın, bayram günü olan 21 Mart'ta değil de, tatil gününe denk gelecek şekilde birkaç gün önce veya sonra kutlanmasında ne sakınca var?
Daha önceki kimi kutlamalar, 21 Mart'ta değil de, o tarihe yakın tatil günlerinde olmadı mı?
Oldu, ama bu kez iktidar buna izin vermeyerek Newroz'u Kürt hakları düşmanlığının bir bahanesi olarak kullandı. Polis devleti görüntüleri ortalığı kapladı.
Neden?
Ayna ayna, söyle bana...
Adalet ve Kalkıma Partisi (AKP) iktidarı, öteden beri yaptığı KCK operasyonları sürecinde Kürt kitlesel hareketlerini etkisizleştirdiğini ve KCK operasyonlarının ne denli isabetli olduğunu göstermek istedi.
Hükümetin bu yılki Newroz kutlamalarındaki gün bahanesini öne sürerek, Kürtlerin Newroz kutlamalarındaki kitleselliğinin ve direnmenin kırıldığını kamuoyuna gösterme planı yatıyordu. Yani Kürt hareketlerini KCK'lılar örgütlüyordu, şimdi onları içeri aldık, bakalım bu sene ne yapacaklar? Plan buydu.
Ancak plan boşa çıktı!
KCK operasyonları, Kürtlerin her türlü şiddete rağmen meydanlara çıkmasını engelleyemedi.
Çünkü buradaki mesele bir KCK meselesi değil, bir hak meselesidir.
Bunu Kemalistler anlamamıştı, görünüyor ki AKP'liler de anlamamış.
Çünkü gittikçe onlara benziyorlar!
Ve Kemalizmin asıl başarısı, modernite projesinde mücadele ettiği İslamcılara dahi milliyetçiliği zerk etmesidir! İttihatçıların ve idelogları Ziya Gökalp'in amaçladıkları ama zamansızlıkları nedeniyle başaramadıklarını Kemalistler başardı: Türk-İslam sentezi!
Ve onun içindir ki Türkiye toplumunda demokratların ve demokrasinin yeri küçük bir adadan ibarettir!
Newroz'da atılan silahlar, vurulan yumruklar, sıkılan gazlardan sonra iktidar, cadının ayna karşısındaki sorusunu değiştirerek şöyle deme hakkına çoktan sahip oldu: "Ayna, ayna söyle bana, benden daha güçlü kimse var mı?" (HŞ/HK)