Artık herkesin bildiği gibi, Greta Thunberg’in Ağustos 2018’de tek başına başlattığı “iklim için okul grevi” hareketi bir yıldan kısa bir süre içinde tüm dünyaya yayıldı.
Şu anda farklı ülkelerde etkinlik gösteren binlerce iklim grevcisi var. Ben de onlardan biriyim.
15 Mart’ta kalkıştığım bu işi, toplu grevlerimizden ayrı olarak her hafta düzenli olarak okulumda devam ettirdim. Aslında başından beri grevlerimi okulun dışında, halka açık alanlarda, hareketin ruhuna uygun biçimde yapmak istiyordum.
Bu anlamdaki ilk denememi geçen bayram tatilinde, Yeniköy’de bir parkta gerçekleştirdim. Derken, okulda arkadaşlarımla tatilden önceki son grevimizi yaptığımız 14 Haziran’da, Greta’dan grevlere yazın da devam etme çağrısı geldi.
Yazın okulda grev yapmak zaten mümkün olmayacaktı. Ben de bayram tatilindeki deneyimimden aldığım cesaretle, etkinliğimi okul sınırları dışına, sokağa taşımaya karar verdim. İlk iş olarak, önceki grevlerimin bir kolajını hazırlayıp haftalarımı numaralandırdım. Yaz grevlerim 13. haftadan başlayacaktı.
Aslında okulda işler daha kolaydı. Her cuma öğlen saatlerinde, bana katılabilen arkadaşlarımla birlikte bahçeye çıkıp iklim krizine dikkat çekmeye çalışıyorduk. Grev yeri, saati, her şey kendiliğinden planlıydı. Oysa yazın herkes bir tarafa dağılacağı için grup olarak hareket etmemiz zorlaşacaktı. Ben de arkadaşlarıma, yeri ve saati sabit olmasa da her cuma günü mutlaka grev yapacağımı, katılmak istediklerinde benimle iletişime geçebileceklerini söyledim.
Yaz grevlerimi, bir FFF (Fridays for Future) hesabında görüp benimsediğim, son ikisi Greta’ya ait olan şu dört ilkeye dayandırdım:
- Strike where you can (Nerede grev yapabilirsen orada yap)
- Strike when you can (Ne zaman grev yapabilirsen o zaman yap)
- Everyone is needed (Herkese ihtiyaç var)
- Everyone is welcome (Herkes katılabilir)
İlk yaz grevimi yine Yeniköy’deki parkta yaptım. Önce parkın bahçıvanı yanıma gelip bana orada ne yaptığımı sordu. Ona iklim krizinden bahsettim, o da bana kendi fikirlerini söyledi. Fosil yakıtlardan tamamen vazgeçilmesi ona göre mümkün değildi, ama en azından dizel yakıtların yasaklanabileceğini düşünüyordu. Önümden geçerken pankartımı görüp ilgilenen yaşlı teyze ve amcalara da derdimi anlatmaya çalıştım. Ama çoğu kişinin, okulda kullandığım #SchoolStrike4Climate / #İklimİçinOkulGrevi pankartıma anlam veremediğini fark ediyordum.
Bunun üzerine yaz grevleri için yeni bir pankart hazırlamaya giriştim. Yeni pankartım iklim krizi konusunda fikri olmayanları yanıma gelip soru sormaya davet edecekti: “İklim Krizinin Farkında Mısınız? İsterseniz Anlatabilirim.” İklim krizini okulda arkadaşlarıma anlatmaya çalışırken benimsediğim “Farkına Varan Harekete Geçer” sloganımla da çok uyumluydu.
Yeni pankart çok geçmeden işe yaradığını gösterdi. Ertesi hafta parka kıyasla daha fazla insana rastlayabileceğimi düşündüğüm Emirgan sahilinde bir banka oturup beklemeye başladım. Önümden geçen herkes pankartıma en azından bir göz atıyor, bazıları iznimi alıp fotoğrafımı çekiyordu. Bu kişilerden biri olan yaşlı bir amcaya, daha sonra bir otobüs durağında rastladım. Birbirimizi tanıyınca ayaküstü biraz sohbet ettik. Ayrılmadan önce sosyal medya hesaplarımı takibe aldı, sonrasında da benimle sürekli iletişim halinde kaldı.
Bir sonraki grevimi daha da kalabalık bir yerde, Ortaköy meydanında yaptım. Etrafım çocuklarla ve gençlerle, yerli ve yabancı turistlerle doluydu. Bir ağacın gölgesi altına oturup pankartımı yanıma koydum ve kitabımı okuyarak bekledim. Gelen geçen herkes pankartıma ve bana ilgiyle bakıyordu. Yanıma oturanlardan bazılarına, iklim krizi derken neyi kastettiğimi anlattım. Onlar da bana kendi gözlemlerinden, krizin etkilerini nasıl hissettiklerinden bahsettiler. Bazıları ise yanıma gelmeseler de duyabileceğim şekilde kendi aralarında konuşuyor, farkındalık yaratma çabamı takdir ediyor ve resmimi çekiyorlardı. Ancak pankartıma bakanların çoğunun, nedense yaklaşıp konuşmaktan çekindiklerini gözlemliyordum.
Aynı gün, grevlerini benim gibi yazın da sürdüren ve Moskova’da toplu grev izni almaya çalışan Arshak Makichyan’a “Let Russia Strike For Climate (Rusya İklim İçin Grev Yapabilsin)” mesajımla destek verdim. Arshak, almak için çok uğraştığı izni dört-beş gün sonra sosyal medyada gördüğü desteğin de yardımıyla alınca hem çok sevindim, hem de dayanışmanın gücünü bir kez daha anlamış oldum.
Haftanın ikinci sevindirici olayı, ünlü Amerikan haber sitesi Common Dreams’in yaz grevcileri hakkındaki yazısında bana da yer vermesi oldu. Demek ki dünyanın farklı yerlerinde birbirini hiç tanımadan çalışan biz iklim grevcileri, yazın da sürdürdüğümüz grevlerimizle epey dikkat çekiyoruz. Sosyal medyanın gücünden yararlanarak, iklim krizinin gündemde kalmasına ve “iklim için okul grevi” hareketinin giderek güç kazanmasına yardımcı oluyoruz.
Şimdiye kadar üç yaz grevi yaptık. Okullar açılana kadar önümüzde sekiz dokuz hafta daha var. Bunaltıcı sıcaklarda bu işe devam etmek, altına sığınabileceğimiz ağaç gölgeleri bulmak zor olabiliyor. Ama iklim kriziyle mücadeleye iklim krizine rağmen devam edilmesi çok önemli. Bu bir okul grevi hareketi ve başarısı grevlerin sürekliliğine bağlı. Yani Greta’nın hep söylediği gibi, iklim krizi tatile çıkmadığı sürece bize de tatil yok demektir. (DÇ/EKN)