Geçtiğimiz hafta Dünya Çocuklar Günü'nü kutladık. Ülkemizde henüz çocukların bu haklarını kullanabilecekleri yapıyı oluşturamamış olmasak da bunun için mücadeleye değer. İki ay süren "seçmeli ders" mücadelemizi küçük bir katkı olarak görmek istiyorum.
4+4+4 eğitim sisteminin 5. sınıf öğrencilere "zorunlu seçmeli dersleri" yüzünden benim kardeşim gibi birçok öğrenci ve veli mağdur olmuştu. Sıkıntılarımızı bianet'te dile getirmiştim. Okul yönetiminin velilere ve öğrencilere karşı olan tutumu yüzünden çocuklar, iki ay boyunca istemedikleri derslere girerek, en arka sıralarda arkadaşlarından ayrışmış bir şekilde kendi hallerine bırakıldı. Bu durum biz velilerin canını bir hayli sıktı.
Şimdi ne durumdayız?
Gelmiş olduğumuz nokta; çocukların okuldaki durumu çok iyi. Davamızı kazanmış olduk. Çocuklar istediklere derse girebilecek. Geçirmiş olduğumuz süreç zor olsa da çocukların görünmezden gelinen haklarını aradık ve kazandık. Bu başarının süreci ise şu şekilde gelişti:
Okul yönetiminden müdür ve müdür yardımcısı ile görüştük. Bize dersleri alabileceğimizi fakat 10 öğrenci sayısına ulaşmamız gerektiğini söylediler. Öğretmenlerin olmadığını, derslerin açılamayacağını belirttiler. Kaldı ki okulların açılmış olduğu hafta öğrencileri zorla din dersine yönlendiren okul yönetimiydi. Öğretmen olmayışı ise büyük bir yalandan ibaretti çünkü zaten öğretmenler ile görüşmemiz neticesinde öğretmenler dersleri verebileceklerini belirtmişlerdi bize. Bu sorunları yaşadıktan sonra yeni "seçmeli ders" formu aldık ve istenilen dersleri seçtik fakat müdür yardımcısı yapmış olduğu veli toplantılarında velileri kibarca tehdit ettiği için az olan veli sayısında yalnız kaldım. Bu durumun akabinde Eğitim Sen'li öğretmenlere ulaştım ve derslerine girmiş olduğu 5. sınıf öğrenci velilerine ulaşıp bana yönlendirdiler. Bu şekilde dersi istemeyen beş kişi olduk.
Bir aylık bir süreyi bu şekilde geçirdikten sonra iki veli daha grubumuza katıldı. Eğitim Sen öğretmenleri ile bu yedi veli bir toplantı yaptık ve karar aldık: Yedi veli olarak dilekçelerimizi yeniden verecek gerekirse şahsım adına bir dava süreci başlatacaktım.
Müdür yardımcılığı yapan kişinin küçük çocuklara "Yahudi misin, Müslüman değil misin?" diyerek dersin ortasından çıkartması ve arkadaşları arasında rencide edip, alay konusu etmesini de Eğitim Sen yetkililerine bildirince ikinci ayın sonunda bir toplantı daha gerçekleştirdik. Geri kalan üç veliye de ulaşınca hepimiz aynı dersler olmak üzere çocukların eğitimine daha çok fayda sağlayacağı ve çocukların "kendi" istedikleri dersleri seçerek sonuca ulaşmış olduk.
Seçmeli ders onay formunda 15 adet ders vardı. Biz bu 15 dersten 4'ünü seçebilirdik. Öylede yaptık. Kardeşim Doğa'nın istemiş olduğu dersleri işaretledik ve okul yönetimine sunduk. Şuan öğrenciler dört dersi 2'şer saat üzerinden alıyorlar. Fiziksel ve zihinsel gelişimlerine fayda sağlayacak aynı zamanda önemli olan dil bilgisi ve matematik dersleri seçerek çocukların iyi eğitim alma hakkını 10 veli olarak sağladık.
Şimdi tek problemimiz öğrencilerin, arkadaşları arasında müdür yardımcısının tavrı yüzünden dinsiz, imansız konumuna düşüp kendilerini bir parça da olsa okuldan soyutlamaları. Belki ilerleyen zamanlarda bunun sıkıntısını yaşayabileceklerini düşünerek rehber öğretmenlerinden destek alacağız. İlerleyen zamanlarda okul yönetiminin öğrencilere karşı olan tavırlarını görmüş olacağız ki Milli Eğitim'den Cumhuriyet'te yer alan haber üzerine kontrole geldikleri halde hiçbir uygulama yapılmamıştı ve ne yazık ki hala bu dersleri almasını isteyip, müdür yardımcısından korktukları için sesini çıkaramayan birçok veli de var.
İki ay süren mücadelenin sonucu bu: Kazandık. (İE/HK)