Hemen "yayın yasağı" kararı vermek, her olayda "yayın yasağı" istemek ne kadar yaygınlaştı. Yayın yasakları ile çoğaltılan yasaklar demokrasiyi zedeliyor. Buna rağmen yayın yasakları daha da yaygınlaşacak...Çünkü "yayın yasağı" getirmekle sorunların çözüleceğini düşünenler çoğunlukta. Ancak bu vahim bir yanılgıdır. Sansür zihniyetinin hakim olduğu bir topluma doğru sürükleniyoruz. Sürekli sansür, sürekli yasaklar demokrasinin kanseridir. Yasaklamalarla getirilmek istenen "koruma tedbirleri" - neyi korumak istediğinize bağlı olarak- korumak istediklerinizi yıpratır.
Yayın yasağı kararı verildikçe yasaklamak istediğiniz yayınlar artacaktır.
Yasakladığınız her yazı, yayınlanmasına yasak getirdiğiniz her haber, yeniden ve yeniden yayınlanacaktır. İşlevsiz yasaklarınız, işlevsiz kararlar yargı otoritesinin sarsılmasına neden olur. Ya da yargı otoritesi işlevini yitirir. Yargı otoritesi yasaklarla korunmaz.
Tekrar ifade edelim; yayın yasağı yasaktır.
Yargılama görevinin amacına uygun olarak yerine getirilmesi için, kanunla belirtilecek sınırlar içinde, hakim tarafından verilen kararlar saklı kalmak üzere, olaylar hakkında yayım yasağı konamaz. Bu anayasal kural esnetilemez, genişletilemez ve her olaya uygulanamaz. Her yayınlanan haber, her belge "milli güvenliği", "kamu düzenini" veya "kamu güvenliğini" ilgilendirdiğinden dolayı yasaklanırsa; olayların tümünü kamu düzenini, kamu güvenliğini bozan olay, haber ve belge olarak görmeye başlarsınız.
Genelkurmay Başkanlığı Askeri Mahkemesinin kararı ile; 12 Haziran 2009 tarihli Taraf Gazetesinde yer alan "AKP ve GÜLEN'i Bitirme Planı" başlıklı habere konu iddia edilen belgeyle ilgili haberler milli güvenliği, kamu düzenini ve kamu güvenliğini ilgilendirdiğinden, ayrıca Genel Kurmay Harekat Başkanlığınca hazırlandığı iddia edilen gizli belgenin sızdırılması ve yayınlanması hususlarında soruşturma yapıldığından, bu konuya ilişkin haberlerin yargı gücünün otorite ve tarafsızlığını etkileme ihtimali bulunması, ayrıca 5271 sayılı CMK'nun 157. maddesinde düzenlenen soruşturmanın gizliliğini ihlal etme ihtimalinin bulunması nedeniyle Anayasanın 28/4 maddesi uyarınca ve 5187 sayılı Basın Kanunun 3/2. maddesi uyarınca soruşturma tamamlanıncaya kadar soruşturmayla ilgili belgelerin içeriği hakkında YAYIN YAPMA YASAĞI KONULMASINA karar verdi. ( 12.06.2009. Evrak no: 2009/640 - Karar no: 2009/314)
Soruşturmanın konusu "habere konu iddia edilen belgeyle" ilgili olarak "gizli belgenin yayınlanması ve sızdırılması"...Bu konuda açılan bir soruşturma tamamlanıncaya kadar "soruşturmayla ilgili belgelerin içeriği hakkında" yayın yapma yasağı konulmuş... Demek ki yasak olan; açılan "bu soruşturma" ile ilgili ve "bu soruşturmanın belgelerinin içeriği". Bu soruşturmanın konusu ne ? "Var olduğu iddia edilen" ama varlığı ve kim tarafından hazırlandığı kuşkulu olan bu belgenin ya da "gizli belgenin" sızdırılması ve yayınlanması...Taraf gazetesi haberinden sonra açılan bu soruşturma ile ilgili herhangi bir haber veya herhangi bir belge yayınlanmadı zaten. Örneğin belgeyi sızdıran kim ise o kişinin ifadesi "haber" olmadı. Yayın yasağı konan belge zaten yayımlandı. Belgenin gizli olup olmadığı haberin konusu bile değil. "Ergenekon" adlı başka bir soruşturmada ele geçirilen "belge" yayınlanmış.
Genelkurmay Başkanlığı Askeri Mahkemesi'ne göre 12.06.2009 tarihli Taraf Gazetesi haberine konu "iddia edilen belgeyle" ilgili haberler milli güvenliği, kamu düzenini ve kamu güvenliğini ilgilendirmektedir. Genel Kurmay Harekat Başkanlığınca hazırlandığı iddia edilen gizli belgenin sızdırılması ve yayınlanması hususlarında soruşturma yapılmaktadır. Bu durumda bu konuya ilişkin haberlerin yargı gücünün otorite ve tarafsızlığını etkileme ve soruşturmanın gizliliğini ihlal etme ihtimali bulunmaktadır...
İhtimallere binaen alınan yayın yasakları ile bazen "ihtimaller" bile önlenemez.
Buna karşılık "belge" hakkında açılan Askeri Savcılık soruşturması haber değil midir? Haberse, "belge" ile ilgili olduğundan acaba yayını yasak mıdır?
Yayın yapma yasağı kondu, ama hiç kimse aldırmadı. Herkes konuştu. Her konuşulan haber oldu. Belge köşe yazılarında eleştirildi. Televizyon ekranlarında tartışıldı. Savcılar konuştu.Başbakan demeçler verdi. Ana muhalefet partisi lideri yorum yaptı. Belgenin "içeriğini" bilmeyen kalmadı. AKP, Savcılığa suç duyurusunda bile bulundu.
Yayım yapma yasağına rağmen, "belge" yazıldı, çizildi, yorumlandı, eleştirildi, haberleştirildi, gösterildi, görüldü, okundu, tartışıldı.
Benim bildiğim bütün bunlara rağmen yargı gücünün otorite ve tarafsızlığı sarsılmadı. Soruşturmanın gizliliği de ihlal edilmedi. Başkalarının bildiği otorite ve tarafsızlık sarsılmış ise, bu benim bilgim ve ihtimallerim dışındadır.
Yayım yapma yasağı var...Ama 15.06.2009 tarihli (saat 10:57) Anadolu Ajansı haberine göre Genelkurmay Askeri Savcılığı tarafından yapılan "basın açıklaması"nda; " Askeri Savcılığımızca olayla ilgili olarak yapılan soruşturmada şu ana kadar el edilen deliller değerlendirildiğinde, ele geçirildiği iddia edilen belgenin Genelkurmay Başkanlığının herhangi bir biriminde hazırlanmadığına ilişkin bir kanaate varılmıştır..." denildi. Askeri Savcılık 13,14 ve 15 Haziran 2009 tarihli basın ve yayın organlarında, belgenin gerçek olduğu varsayımıyla haberler yapıldığı, yorum ve değerlendirmelerde bulunulduğu bu nedenle "yayım yasağı"nın ne kadar haklı olduğunun görüldüğünü ifade etmiştir. Hemen sonrasında (saat 12:25) Genelkurmay tarafından yapılan "basın açıklaması"nda Askeri Savcılık açıklamasına atıf yapılarak "Eğer bu belge sahte ise, Türk Silahlı Kuvvetlerinin, bunun kimler tarafından ve ne amaçla hazırlandığının ortaya çıkarılmasının da sonuna kadar takipçisi olacaktır" denildi.
Askeri Savcılık ve Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılan her iki açıklama da "basın açıklamasıdır". Haberdir. Haber olarak medyada yayınlanmıştır. Ama yayım yasağı vardır.
Acaba Askeri Mahkeme "yayım yasağı" ihlal edilmiş midir edilmemiş midir? Edilmemiştir, çünkü hukuk "tek"tir. Hukukun askerisi, sivili olmaz.
Yayın yasağı ihlal edilmemiştir..Gazeteciler eğer bu belge sahte ise, bunun kimler tarafından ve ne amaçla hazırlandığının ortaya çıkarılmasının sonuna kadar takipçisi olmak zorundadırlar. Bu olayın takipçisi olanları da takip etmelidirler. Çünkü bu onların görevidir. Gazeteciler bu görevi topluma karşı yerine getirmek zorundadır. Gazetecilerin bu görevi yerine getirmeleri ihtimale binaen, askeri mahkeme yayım yasağı kararı ile yasaklanamaz.(Fİ/EÜ)