Manisa’nın Akhisar ilçesinin Kayışlar Köyü’ndeyiz. Yeşil renkli müstakil bir evin kapısından içeri girdik, kocaman bir avlu. Solda bir kurt köpeği, önce biraz ürküyoruz. Köpeğin adının Kontes olduğunu öğreniyoruz sonra İhsan Hala’dan, bunu söylerken de “O da benim gibi kız ondan Kontes” deyip gülüyor. Hemen gerisinde de 25 tane tavuk; İhsan Hala’nın yumurtalarını sattığı.
Ali İhsan Çolak, 13 yıldır Akhisar'ın Kayışlar Köyü'nde yaşayan 48 yaşında bir trans kadın. Köy halkına trans kimliğini kabul ettirmiş, olduğu gibi yaşamak için uzunca mücadele vermiş. Önce İhsan abla diyorlar, sonra İhsan Hala diyorlar ona, adı öyle kalıyor.
İhsan Hala tüm sıcaklığı ve gülümsemesiyle karşılıyor bizi. Daha önce hayatımızın bir yerinde birbirimize dokunmuşuz gibi kucaklıyoruz sıkıca. Duvarlarında boydan boya yüzlerce Bülent Ersoy fotoğrafının olduğu salona giriyoruz, sobanın üstüne çaydanlık koyulmuş. İhsan Hala kendini bildiğinden beri Bülent Ersoy hayranı. Çok kez ulaşmaya çalışmış ama ne fayda tabii. “Kırgın mısın?” diye sorduğumuzda buruk bir şekilde “Yoo, yine de seviyorum” deyip susuyor.
İhsan Hala’nın çoğu köy evinde olduğu gibi evinin dışarısında, yıllar önce kerpiçten yapılmış banyosu 1 seneyi aşkındır yıkık bir haldeydi. Yağmura ve çamura daha fazla dayanamayan banyo çöküyor ve İhsan Hala ne yapacağını bilemez halde kalakalıyor.
Şu sıralar hayatını sadece tavuklarının yumurtalarını satarak idame ettirmeye çalışan İhsan Hala, banyo yaptıracak parayı tek başına bulamayacağını anlayınca sosyal medya üzerinden dayanışma talebinde bulunuyor. İhsan Hala’yı izlediği ‘Hala’ adlı belgeselden tanıyan, Fransa’da yaşayan Dilara Gürcü bu talebe yanıt vererek indiegogo adlı internet sitesinden bir bağış kampanyası örgütlüyor.
Başlarda süreci çok umutsuz geçiren Dilara ve İhsan Hala, 1 ay içerisinde bu kadar çok geri dönüş aldıklarına hala şaşkın haldeler. İhtiyaç olan 10 bin TL'nin 6 bin 500 TL'ye yakın kısmı bu kampanya sayesinde toplanıyor. Dışarıdan gelen başka yardımlarla da miktar toparlanıyor.
Dilara süreci şöyle açıklıyor: “Bu kadar toplanacağını hiç tahmin etmiyordum fakat miktar 5 bini geçince ikna oldum. Ustaya kefil oldum ve parayı nakit teslim edeceğimizi söyledik. O da biz gelene kadar yetiştirdi banyoyu. İhsan bir yıldır yazın bahçede, kışın komşuda yıkanıyordu. Bir kadın için duş alabildiği mahrem bir alanın olmaması çok üzücü. Burası İhsan'ın güvenli yeri, kendi kozası olmuş. Varoluşunu bu eve borçlu. Bu evi onun için yaşanabilir bir hale getirme konusunda adım attık. Çok güzel insanlarla tanıştım bu yardım kampanyası sürecinde. Herkese çok teşekkür ediyorum, güvendikleri ve paranın İhsan Hala’ya ulaşacaklarını bildikleri için.”
Karşılıklı sohbet ederken İhsan Hala, “Fransa neresi, Kayışlar Köyü neresi? Dünyanın diğer ucu. Hiç beklemiyordum böyle bir şey olacağını. Ben çok umutsuzdum” diyor.
İhsan Hala Kayışlar Köyü’nde doğuyor, 11 yaşından sonra ailesi hasta olana kadar İzmir’de yaşıyor. İzmir’deyken bir kasetçide çalışıyor, işini çok seviyor, esnafla arası çok iyi. Hatta esnaf her dükkana girdiği, herkesle tanıştığı için ona ‘Kelebek’ lakabını takıyor.
Orada bir düzen kurmaya çalışırken, severek de işini yaparken ailesi rahatsızlanıyor ve mecburen 30 yıl aradan sonra köyüne dönüyor. Ailesini yitirince de bir daha İzmir’e dönmek istemiyor. Ailesinin hatıralarıyla dolu olduğu evde yaşamanın, mezarlarına gitmenin kendisine iyi geldiğini söylüyor.
Köye yerleştikten sonra da sömürü koşulları başlamış oluyor artık onun için. Güvencesiz, sigortasız, yarı zamanlı ve düşük ücretli işlerde çalışmaya başlıyor. 12 saat çalışıyor ama maaşının yarısından daha az bir ücret alıyor. Ev temizliğine giderek hayatını devam ettiriyor bir süre; artık o işin de çok çıkmadığını söylüyor. Dışarıdan ödeme yaparak emekli olmak istiyor; “En azından bir emekli maaşım olsun” diyor, onu da ödeyemiyor. Oturduğu evi kira ve şu an tek geçim kaynağı sattığı köy yumurtaları. Evinin her yerinde rutubet var. Yağmur yağınca ne yaptığını sorduğumuzda elinde kova, bez başında beklediğini söylüyor.
İhsan, rahmetli babasının maaşını da kimlikte ‘erkek’ cinsiyeti ibaresi olduğu için alamıyor. Cinsiyet değiştirme ameliyatı olmak istiyor, başvuruda bulunuyor. Bir sürü prosedür ve masraf çıkarılınca karşısına ondan da vazgeçmek zorunda kalıyor. İhsan Hala’nın hikayesini duyan kadınlar, ona kolilerce makyaj malzemesi gönderiyor. Sevinerek, heveslenerek makyajını yapıyor aynasının karşısında.
İhsan Hala’ya basının ilgisi çok; ancak Hala haberlerde söylediklerinin hep çarpıtılmasından, magazinel haberlerin yapılmasından hiç memnun değil. Daha önce “Dersim için geldim, ödev yapacağım” deyip belgeselini çekip, haberini yapan birçok insanın yaptıkları işlerle kazandıkları paralardan bahsedip “Zenginin parası züğürdün çenesini yoruyor işte” deyip kahkahayı patlatıyor sonunda.
İhsan Hala aslında çalışmak, hayatını kendi geliriyle idame ettirmek istiyor ama iş bulamıyor. Mutfağına baktığımızda çatının delik, buzdolabının boş olduğunu görüyoruz. Genelde evde değil arkadaşlarının evinde yemek yediğini; ama sırf bizim için topladığı otlardan poğaça pişirdiğini öğreniyoruz. Kendi elleriyle yaptığı lezzetli poğaçaları yiyip odun sobasında pişen çayını içtikten sonra ayrılmak zorunda kalıyoruz oradan.
Geride de yaşadığı tüm zorluklara, tüm acılara rağmen sıcaklığıyla, şen şakraklığıyla, samimiyetiyle aklımıza kazınan bir hala bırakıyoruz. (SEK/ÇT)