Ayşe Ayhan Demir Ankara’da doğmuş. Gazi Üniversitesi Matematik Bölümü’nden bitirip yine aynı üniversitede Pedagojik Formasyon Programı eğitimi almış.
On bir yıldır bir ortaöğretim kurumunda matematik öğretmeni olarak görev yapan Demir, yazarlık hayatına 2015 yılında başlamış. Michigan State University-Write Your First Novel, Wesleyan University-Writing About Ourselves ve Istanbul Institute&Bausem-Editörlük Eğitim Programı’na katılmış. Edebiyat dergilerinde ve edebiyat sitelerinde yazıları çıkan Ayşe Ayhan Demir’in, adalet ve intikam öyküsüyle bezeli ilk kitabı “Ruhların Göçü”2021 yılında yayınlanmış.
Demir, şimdi ise Destek Yayınları Biyografi Dizisi’nden çıkan “Agatha Christie – Hayatın Ortasında Ölümün İçindeyiz” ile okura, “polisiyenin kraliçesi” Agatha Christie’nin de konuya dahil olduğu bir biyografi-roman sunuyor.
On günlük kaybolma hikayesi
İstanbul’un çok eski bir semtinde geçiyor kitap. Yazarın deyimiyle, “Üçüncü nesil kahve dükkânlarının, antin kuntin sanat galerilerinin, daha elit gözükmek uğruna yıkılmaya yüz tutmuş binaların küçük dairelerinde yaşam savaşı veren yayınevlerinin buluşma noktası haline gelmiş” bir semt burası.
Ama burada doğmuş eskilerin bir türlü terk edemediği, çorbanın kaynamasına yetecek kadar kazandıran sade dükkânları, bir nebze de olsa elde kalmış esnaf muhabbeti ve komşulukla akşamı zor eden sakinleri ayakta tutuyor bu semti. Pera Sahaf da bu ortamda, tozlu raflarının arasında meraklı müşterilerden çok artık toprak olmuş yazarların gezindiği unutulmaya yüz tutmuş dükkânlardan biri. Kafka ve Zweig bu sahafın müdavimlerinden misal.
Başkaları da vardır elbet. Sahibini ismen tanımıyoruz. Ama tuhafiyeci Bayan Martı, emlakçı çift Tomris ve Turgut Berberoğlu, terzi Hulki Bey, pastaneci Madam Fournier’yle birlikte bir nevi “kolon” görevi görüyor artık kimsenin yüzüne bakmadığı bu yerde. Ta ki Pera Sahaf’ın yeni “konuğu” Agatha Christie, rafların arasından çıkıp kendini gösterene kadar. “Olaylar” da bundan sonra başlıyor zaten.
Mahallemizin sahafının daha önce ölü yazarlarla muhabbeti olduğu için Agatha Christie’nin dükkânda belirmesine şaşırmıyor isimsiz sahafımız. Üç beş hoş sohbetten sonra ikisi arasında adeta bir nehir söyleşi başlıyor.
Agatha Christie’nin yazma serüveninden aşklarına, meşhur on bir günlük kaybolma hikâyesinden Pera Palas’ta kaldığı zamana, Doğu Ekpresi’nden kitaplarının oluşum sürecine kadar birçok konu hakkında muhabbet ediyorlar.
Normalde kendisini ziyarete gelen ölü yazarlar, 24 saat sonra kendi dünyalarına geri dönüyor. Ancak Agatha Christie’nin dükkâna uğrayışı yılbaşına denk geldiği için sahaf dostu, mahalle esnafının her yıl Akçaağaç Köşkü’nde kutladığı yılbaşı gecesine onu da davet ediyor mecburen. Güzel yiyecekler, tatlı bir muhabbetle bir seneyi geride bırakmaya hazırlanan ahalinin gecesinin seyri, köşkte bir ceset bulunmasıyla yön değiştiriyor ve tıpkı kutlamanın ünlü misafiri Agatha Christie’nin romanlarını aratmayan (özellikle yazarın da sıkça selam gönderdiği 10 Kişiydiler kitabındaki gibi) bir “olay mahalli” oluşuyor. Cinayeti çözme işini okura bırakıp kitaba dönelim…
Her şeyden önce biyografi-romanlarda, gerçekten “gerçek” ve kurgu bir arada olduğu için birinin diğerinin önüne geçme riski hayli yüksektir. Ancak yazar Ayşe Ayhan Demir, kitabında bu dengeyi çok sağlam bir dengede tutmayı başarıyor.
Agatha Christie, yaşamını Pera Sahaf’ın sahibiyle soru-cevap şeklinde ilerleyen muhabbette en bilinmedik yönleriyle açığa vurup biz de ona konsantre olmuşken mevzuya bir cinayet vakasının dahil olmasıyla ufak çaplı bir afallama yaşasak da bu uzun süreli ve ani bir geçiş olmuyor.
Zira yazar, “Chiristiesk*” bir ortamla ince ince hazırladığı polisiye öyküsünü kitaba yedirme işinin altından alnının akıyla çıkıyor.
Toparlarsak; “Agatha Christie – Hayatın Ortasında Ölümün İçindeyiz”, gerçek anlamda Agatha Christie’ye adanmış, onun mirasına sahip çıktığını gösteren, aynı parantezde iki farklı biçimde okunabilecek bir kitap. (BS/EMK)
*Agatha Christie tarzında
**Agatha Christie-Hayatın Ortasında Ölümün İçindeyiz" Destek Yayınları · Ayşe Ayhan Demir. Sayfa Sayısı 176.