Katerina Gogou, Yunan İç Savaşı’nın yenilgisinin acısını yüreğinde duyan, üzgün, hüzünlü bir kuşağın asi, sert, kendine özgü, “dağınık” şairi. Dağınık ve kendine özgü çarpıcı dizeleriyle yenilginin isyanını dile getirmiş dizelerinde. İsyan bazen direnişle başlar, bazen de yenilginin acısıyla. Tam da bu ikincisini dizeleriyle rüzgâra savuruyor, 53 yaşında intihar eder Katerina Gogou.
Havaya uçuracaktım dünyanın tüm hüzünlerini.
Gidip eskiciler ne satıyorlarsa alacaktım
9 kere eskittikleri şeyleri
Devrimcilerin
Yenilmiştir bir kuşak ama savaşmaktan vazgeçmez bir türlü:
Ama ağır çeker kimi ölümler
Çünkü yollarını kendileri seçerler.
Ve vermişiz hükmü biz
ölümün ölümüne
çok severmişiz çünkü yaşamı.
Yoksa ben de bilirim sonsuz sahillerin varlığını
Denizden yeşeren ağaçları
Ve harika şey olduğunu sevişmenin.
Ama bitirmemiz gerek işimizi şu domuzlarla.
Ama umut bağlanan sınıf da, parti de sönüp gitmiştir artık. Ilımlı mı olunmalıdır şimdi:
Parti bin parçaya bölündü
Ve Berlinguer
Tığla bir battaniye ördü
Sınıfsal kaygılarımızı örtmemiz için.
Sakin ol. Biraz ılımlı olursak sıyırırız bu işten.
Uyuyakaldı değişimi getirecek olan sınıf.
Biz bile liderliğe oynayabiliriz artık.
Ya solun tarihi:
Barış içinde bir arada yaşama ve tek ülkede sosyalizm
Ah, be yoldaş, bilseydin ne ağır olduğunu
Taşıdığımız yükün…
Moskova Duruşmaları, tahammül edemedi kimse
Ve ne pahasına olursa olsun isyan der:
Bir sabah
açacağım kapıyı
ve kaybolacağım
devrim rüyasıyla
sonsuz yalnızlığının ortasında
yanıp kül olacak sokakların
sonsuz yalnızlığının ortasında
kâğıttan barikatların
ve – sakın inanma onlara! – beni şöyle anacaklar:
Provokatör.
Ve gerçeklik şairi vurur:
sevişemiyorum seninle
başkasıyla da. 3 senedir işsizler listesindeyim.
Sonra şu eşsiz dizeler:
Ari ırktır beyaz
Tecrit hücresidir beyaz
Soğuktur, kardır
Doktorların beyaz önlükleri, kefenler
Eroin
İşte kabataslak birkaç söz siyahın iadei-i itibarı için.
Böylece ölümüne koşar Gogou, 1993 yılında intihar eder.
Gogou’nun şiirini Yunancadan Türkçeye hakkını vererek çevirmiş olan Mahir Ergun, Gogou’nun kuşağının içine doğduğu Yunan İç Savaşı üzerine bir özetleme yapmış Önsöz’ünde. İyi bir özetleme, Mahir Ergun, Yunan Komünist Partisi’nin Stalin’in emriyle Yunan devrimini sattığı yorumlarına ilişkin yaptığı özetlemenin ardından şöyle diyor: “Gogou’nun ‘parlamento-dışı sol’ olarak tanımladığı unsurlarla KP’ye karşı güvensizlik ve anti-Stalinist, dolayısıyla zaman zaman Troçkist eğilim genellikle kaynağını burada buluyor.” (s. 25)
Bence “Troçkist eğilim” Gogou için bir yaftadan ibaret. Gogou, Stalin’in ve YKP’nin ihanetiyle belirlenen kuşağının kaderinin sözcüsüdür sadece. Ona anarşist de denebilir, nitekim 1980’lerde kendini açıkça anarşist olarak nitelendirmiştir. Fakat önemli olan, Gogou’nun hüzünlü isyanının yürek burkan içtenliğidir. Stalin, Batılı kapitalistlerle anlaşarak Yunan Devrimi’ni satmış, YKP, onun bir aleti olarak bu satış işlemini yerine getirmiş, İngiliz işgalcileriyle birlikte Aris gibi ikircimsiz devrimcilerin katledilmesine önayak olmuş ve İç Savaştan önce ülkenin neredeyse yüzde doksanına hâkim olan Elas savaşçılarını, devrimcileri ülkeden sürgüne yollamıştır.
Gogou’nun kuşağının o hüzünlü isyanının kaynağı budur işte, yoksa Troçkist veya anti-Stalinist eğilim değil. (GZ/AS)
* Katerina Gogou, Üç Adım Sola, çev: Mahir Ergun, Belge, 2018