Seçim sonuçlarının açıklanmasından itibaren, yazılı ve görsel medyada siyasal analizler yapmaya girişen birçok kişinin, nispeten karmaşık nitelik arz eden parlamento hukukuna yönelik temel noktalarda hataya düştüğü gözlemleniyor. Bu nedenle akıllarda gezinen iki temel sorunun üzerinde durmanın yerinde olacağını düşündüm:
A. Hükümet nasıl kurulur?
Türkiye anayasal sisteminde, hükümet kurma sürecinde altı önemli adım vardır.
Birinci adım: Başbakan, yeni TBMM’nin seçilmesi üzerine Cumhurbaşkanına istifasını bildirir. Cumhurbaşkanı istifayı kabul eder, fakat Başbakan’dan yeni bir hükümet kuruluncaya kadar Hükümet’in görevinin sürdürülmesini rica eder. Bu süreç Resmi Gazete’de yayımlanır. Bu aşamadan sonra artık Hükümet (karşılaştırmalı hukukta buna caretaking government denmektedir), siyasî değil, günlük olağan işleri yerine getirir.
İkinci adım: Cumhurbaşkanı, TBMM içinden bir milletvekiline hükümet kurma görevi verir. Bu milletvekili, anayasal teamüllere göre en çok oy alan siyasi partinin başkanı olmalıdır. (Güvenoyu alabilecek kişilere hükümet kurma görevi verilmemesi, Anayasa doktrininde “vatana ihanet” veya “darbe” gibi kavramlarla eleştirilmektedir. 1977 seçimlerinden sonra Milliyetçi Cephe partileri, seçimin galibi CHP’ye hükümet kurma görevi verilmemesini talep etmelerine rağmen; dönemin Cumhurbaşkanı öncelikle CHP başkanına hükümet kurma görevi vermiştir. Aksi yöndeki pratik, 12 Mart ve 28 Şubat darbelerinden sonra gerçekleşmiştir.)
Üçüncü adım: Kendisine hükümet kurma görevi verilen milletvekili, başbakan sıfatıyla meclisin içinden veya meclisin dışından bakanları belirler ve bakanlar listesini Cumhurbaşkanına sunar. Cumhurbaşkanı aldığı yazıya binaen, listedeki kişilerin bakan olarak atandıklarını belirten yazıyı Başbakanlığa gönderir ve atama yazısı Resmi Gazete’de yayımlanır.
Dördünü adım:Yeni hükümet listesi, TBMM’ye sunulur. Yeni hükümetin programı, en geç bir hafta içinde Başbakan veya bir bakan tarafından TBMM’de okunur ve güvenoyuna başvurulur. İki gün beklenir ve görüşmelere geçilir. Görüşmelerden sonra bir günlük süreyle (buna serinleme süresi denir)beklendikten sonra açık oylamaya geçilir. Toplantıya katılanların salt çoğunluğu ‘güvenoyu’ verirse, artık hükümet güvenoyu almış sayılır.
Fakat yaygın yanlış kanaatin aksine, güvenoyu almak için gerekli olan oy, 550 milletvekilin yarısının lehte oy vermesi değildir. O anda toplantıda bulunan milletvekili sayısının yarısından bir fazlasının lehte oy vermesi yeterlidir. Mesela toplantıya 500 milletvekili gelirse, 251 milletvekilinin hükümete güvenoyu vermesi durumunda hükümet güvenoyu almış olur. Ne var ki hükümet bir defa güvenoyu aldıktan sonra artık bu hükümetin düşürülmesi için en az 276 milletvekilinin güvensizlik oyu vermesi gerekir.
Toplantıya katılanların salt çoğunluğunun nisabına ulaşamamış hükümet, güvenoyu alamamış olur.
Beşinci adım: Eğer hükümet güvenoyu alamamışsa Cumhurbaşkanı, güvenoyu alabilecek diğer partilere de şans tanımalıdır. Kendisine hükümet kurma görevi verilen kişi de aynı süreçleri dener. Eğer kırk beş gün içinde yeni hükümet kurulamaz veya güvenoyu alamaz ise Cumhurbaşkanı, TBMM başkanına da danışarak seçimlerin yenilenmesine karar verebilir. Bu bir zorunluluk değildir. Cumhurbaşkanı tekrar tekrar aynı sürecin devam etmesine karar verebilir. Fakat Cumhurbaşkanı seçimlerin yenilenmesi kararı alır ise bu seçim, söz konusu kararın yayımlanmasını takip eden 90’ıncı günden sonraki ilk Pazar günü olacaktır.
Altıncı adım: Cumhurbaşkanının erken seçim kararı alması durumunda 5 gün içinde “geçici hükümet” kurmak üzere bir Başbakan ataması gerekecektir. Bu geçici hükümete, Adalet, İçişleri ve Ulaştırma bakanları Türkiye Büyük Millet Meclisindeki veya Meclis dışındaki bağımsızlardan olmak üzere, siyasî parti gruplarından, oranlarına göre üye alınır. Geçici hükümet için güvenoyuna başvurulmaz. Yeni seçimlerin yapılması ve yeni meclisin kurulmasına kadar bu geçici hükümet iş görür.
B. Hükümetin kuruluş sürecinde Meclis neler yapabilir?
Hükümetin kurulması prensip itibariyle yürütme erki ile ilgili bir meseledir. Parlamenter sistemde hükümet kurulamayacak olması, yasama organının yani meclisin yasa çıkaramayacağı anlamına gelmemektedir. Dolayısıyla TBMM, olağan yetkilerini kullanabilir. Bu bağlamda şu üç konu göz ardı edilmemelidir.
Birinci olarak: Milletvekili genel seçimi kesin sonuçlarının Yüksek Seçim Kurulunca Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu kanallarında ilânını takip eden beşinci gün saat 15.00’te Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu çağrısız olarak toplanacaktır. Bu birleşimde, öncelikle milletvekillerinin ant içme töreni yapılacaktır.
İkinci olarak: Yasama döneminin birinci birleşiminin ilk oturumundan başlayarak Başkan seçilinceye kadar, en yaşlı milletvekili, Geçici Başkanlık görevini yapar. İkinci derecede en yaşlı üye, Başkanvekilliği görevini yerine getirir. Bu kişilerin yetkilerine yönelik bir sınırlama yoktur. Uygulamada Cumhurbaşkanına vekâlet ve Danışma Kurulu toplantılarını yönetme gibi önemli işler yapıyor olmalarına rağmen bu tür yetki kullanımları hoş karşılanmamaktadır. Bu yetkiler, olabildiğince yeni seçilecek meclis başkanınca yerine getirilmelidir. Meclis başkanlığı için aday olacak kişiler, Meclisin toplandığı günden itibaren beş gün içinde Başkanlık Divanı’na adaylıklarını bildireceklerdir. Beş gün içinde seçim süreci tamamlanır. Bu aşamada, her siyasi partinin oranına göre Başkanlık Divanı’nda temsili sağlanır.
Üçüncü olarak: TBMM, 1 Temmuz gününden itibaren kendiliğinden tatile girer. Fakat aksi yönde karar alınabilir. Öte yandan erken seçim kararı almış bir parlamento, Anayasa’nın meclisin devamlılığı ilkesini içeren 77’nci maddesi gereğince, tatilde bile olsa çağrı üzerine toplanabilir. En az 110 milletvekilinin çağrısı üzerine toplanacak meclis, çağrıya neden olan konuda görüşme yapmak zorundadır. Yani hükümet kurulamamış olsa da ve Meclis tatilde olsa da meclis yetkilerinin kullanılması mümkündür.
Dördüncü olarak: 1966 tarihli bir AYM kararında da vurgulandığı gibi TBMM’nin yetkilerini kullanabilmek için, hükümetin veya Başkanlık Divanı’nın veya Komisyonların kurulmasını beklemesine gerek yoktur. Yani TBMM yasa çıkarabilir, kaldırabilir veya değiştirebilir. Hatta gerekli prosedürleri yerine getirmek şartıyla ilgili kişileri Yüce Divan’a sevk etmesi dahi mümkündür. Bu yetkilerin kullanılması, hükümetin kurulmasından bağımsızdır. Keza kamuoyunu güncel bir şekilde meşgul eden Cumhurbaşkanlığı sarayının başbakanlığa veya bir üniversiteye tahsis edilmesi konusunda veya iç güvenlik yasasını ilga edecek bir yasanın çıkartılması konusunda anayasal bir engel yoktur. Bu yönde yasa çıkartılması için toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile karar alınması gerekmektedir. Meclisin tam çoğunlukla toplanması durumunda AK Parti ile herhangi bir siyasi parti tarafından veya HDP, CHP ve MHP’li vekillerin ortak iradeleriyle herhangi bir yasa çıkartılabilir. Yine RTÜK ve Sayıştay’a üye seçilmesinin gerekmesi halinde 2015 seçimlerine göre seçilen yeni meclis, bu organlara üye seçimi yapabilir.
Bu konuda dikkat çekilmesi gereken nokta “seçim kanunlarında yapılan değişikliklerin, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmayacağı” kuralıdır. Mevcut parlamento yüzde on barajını kaldırabilir, fakat bu değişiklik – doktrinde aksi yönde görüşler olmakla beraber- müstakbel erken seçimde uygulanamayabilir.
Muhalefet partileri, hâlihazırda parlamento çoğunluğunu elde etmiş durumdalar. Bu partilerin seçimlerden önce en çok vurgu yaptıkları bu konularda değişiklik yapıp yapmayacaklarını ise çok yakın gelecekte hep beraber göreceğiz. (TŞ/HK)