Seçimlerden en çok oy alarak çıkması beklenen AKP'nin genel başkanının milletvekili olamaması ve başbakan adayını da açıklamamış bulunması, olası hükümet senaryolarında kimin başbakan olacağı konusunda kafaları karıştırıyor.
Cumhuriyet Bayramı kabulünde Cumhurbaşkanı Sezer ile gazeteciler arasında geçen konuşmaların basında aktarılış biçimi de, seçim sonrasında AKP'nin kendi içinde alacağı kararla başbakan adayını belirlemesinin etkili olmayacağı izlenimini yansıtıyor.
Hükümetin nasıl kurulacağı, Anayasa'da öngörülmüş bulunmaktadır. Anayasada öngörülen ilgili kuralların uygulanması da, yine Anayasa'nın kurduğu hükümet sistemi olan parlamenter sistem çerçevesinde gerçekleşecektir.
Parlamenter Sistemde Hükümet
Parlamenter sistemlerde hükümet, esas olarak parlamento içinden kurulur. Parlamento dışından bakan atanması mümkün olsa da istisna sayılır. Başbakan ise parlamento üyeleri arasından seçilir.
Bizim Anayasamız da, başbakanın Cumhurbaşkanı tarafından, milletvekilleri arasından atanmasını öngörmektedir. Bakanlar milletvekilleri arasından ya da milletvekili seçilme yeterliliğine sahip milletvekili olmayan kişiler arasından başbakanca belirlenir. Liste Cumhurbaşkanınca onaylanınca hükümet kurulmuş olur. Ancak bu yetmez. Parlamenter sistemin niteliği gereği, hükümetin TBMM'nin güvenoyunu alması gerekir. Parlamenter sistemde, parlamentonun güvenine sahip olmayan bir hükümet görevde kalamaz.
Olağan koşullarda, bir siyasal parti tek başına çoğunluğu kazanmışsa, onun genel başkanı Cumhurbaşkanınca başbakan olarak atanır. Bu, yazılı bir kural değildir. Ancak başka türlüsü de düşünülemez. Çünkü, çoğunluk partisinin genel başkanının kurmayacağı bir hükümet, meclisten güvenoyu alamaz. Kuşkusuz, bir siyasal parti, seçimi kazanması halinde, genel başkanının değil de başka bir milletvekilinin başbakan olacağını belirleyip açıklayabilir. Bu tür açıklamalar, genellikle seçimden önce olur. Seçmen, oy vereceği başbakan adayını önceden bilir. Bu uygulama, parlamenter sistemin uygulandığı bazı ülkelerde yürütülmektedir ve sorun yaratmamaktadır.
Siyasal partilerden hiçbiri çoğunluğu sağlayamamışsa, kimin başbakan olarak atanacağı konusunda Cumhurbaşkanı nisbi bir inisiyatif kazanır. Mecliste birden fazla hükümet kurulması olasılığı varsa, yani birden fazla hükümet senaryosunun içinden birden fazlasının güvenoyu alma olasılığı varsa, bu durumda, atayacağı başbakanla, Cumhurbaşkanı, kurulacak hükümeti belirlemiş olur. Ancak, böyle durumlarda dahi, başbakan atamasının gerçekleşmesinden önce siyasal parti liderlerinin kendi aralarında ve Cumhurbaşkanıyla yapacakları toplantılar sonucunda, güvenoyu alma olasılığı en yüksek hükümet oluşumu belirlenir ve başbakan böylece ortaya çıkar.
Seçim sonrası sorun nedir?
Seçim sonrasında başbakanın belirlenmesi bakımından sorun, AKP genel başkanının başbakan olarak atanması mümkün olmadığına göre, AKP'nin başbakan adayının bilinmemesinden kaynaklanıyor. AKP seçimi kazanması halinde Başbakan adayının kim olacağını belirlememekle, hem seçmenin seçme hakkını kullanırken bilgi edinme hakkını sınırlamıştır hem de kimin başbakan olacağı konusunda bir gerilim yaratmıştır. Basın, Cumhurbaşkanının görüşünü alıp üstelik bu görüşleri "AKP'nin adayı beni bağlamaz" biçiminde yansıtmakla, üstelik bunu seçim öncesi yapmakla, fiilen, seçmenin davranışını yönlendirme yolunu seçmiştir.
Türkiye'de genel başkanı milletvekili olmayan bir siyasal partinin hükümet ortağı olması ilk karşılaşılan bir uygulama olmayacaktır. 1993 yılında Erdal İnönü'nün yerine Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) genel başkanı seçilen Murat Karayalçın milletvekili değildi. Milletvekili olmayan genel başkanının başkanlığında, SHP, aldığı kararla, Doğru Yol Partisi (DYP) - SHP koalisyon hükümetini sürdürdü. O dönemde, milletvekili olmayan genel başkanın başkanlığında alınan hükümetle ilgili kararları kimse tartışma ihtiyacı duymadı. SHP hükümetin büyük ortağı olsaydı, alacağı kararlar yine tartışılmayacaktı. Bu doğruydu. Bir siyasal partinin genel başkanı milletvekili değilse o siyasal partinin kendi içinde alacağı kararların tartışmalı olacağını öngören bir kural yok.
Bugünkü durumda, henüz hükümetle ilgili herhangi bir karar almamış olan AKP, seçimin sonucunu gördükten sonra gereken kararları alacağını açıklamaktadır. Bu, onun seçimidir. Başbakan adayını seçim öncesi açıklamamışsa, bunu değerlendirecek olan seçmendir, başkası değil.
Sorunun çözümü sistemde
AKP'nin seçimden tek başına çoğunluğu elde ederek ya da en çok milletvekili kazanan parti olarak çıkması halinde, bu partinin yetkili organı, başbakan adayını açıklayacağını belirtmektedir. Bu durumda, Cumhurbaşkanının atayacağı herhangi bir milletvekilinin kuracağı hükümetin güvenoyu alabilmesi için AKP'nin oylarına ihtiyaç varsa ne olacaktır?
Bir başka deyişle, AKP yetkili organı, belirlediği başbakan adayının kuracağı hükümete güvenoyu vereceğini, başka herhangi bir kişinin kuracağı hükümete güvenoyu vermeyeceğini ilan ederse ve AKP'nin oyları olmadan da hükümet güvenoyu alamıyorsa ne olacaktır? Bunun sorumluluğunu kim üstlenecektir?
Cumhurbaşkanı, elbette milletvekili olmayan bir kişinin sözüyle hareket etmeyecektir. Ama, Meclisteki çoğunluk partisinin görüşünü dikkate almadan, hatta o görüşe karşı çıkarak, güven oyu alabilecek bir hükümetin kurulmasını nasıl sağlayacaktır?
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, seçim sonrasında başbakanı atarken, o başbakan adayının kuracağı hükümetin güvenoyu alıp alamayacağına bakacaktır. Parlamenter sistemin mantığı bunu gerektirmektedir. Cumhurbaşkanının başka türlü düşünebileceğini iddia etmek, başka türlü düşündüğü izlenimini vermeye çalışmak yanlıştır. Gerilim yaratmanın anlamı yoktur. Sorun, sistemin yazılı olan ve olmayan kuralları çerçevesinde çözülecektir. (BB/NK )