Hükümet, 5378 sayılı Özürlüler Kanunu'nda değişiklik yapmayı planlıyor. 2005'te çıkarılan yasa engelli çocukların özel kurumlarda eğitim alabilmesinin önünü açmıştı. Engelli Aileleri Eğitim Kültür ve Dayanışma Derneği (ENAD) bu sayede, eğitim alabilen engelli çocuk sayısının 65 binden 190 bine yükseldiğini söylüyor. Değişiklikse, bu eğitimi sadece bir yılla sınırlayacak. Dün engelli örgütleri Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) temsilciliklerine giderek değişiklik önerisinin geri çekilmesini istedi. Rehabilitasyon çalışanı Ruhi Uzunhasanoğlu'nun yazısını aktarıyoruz.
Meclis komisyonlarında 5378 sayılı yasada değişiklik önerisi var. Bu yasaya göre özürlü çocukların eğitimi için verilen devlet desteği bir yılla sınırlanacak.
Bu bilimsel anlamda tam bir facia. Bu şu demek; bir yıl içinde ağır özrü olan çocuklar dahi iyi olacak!
Siz hiç özürlü çocuğa sahip olmak ne demek bilir misiniz? Bu ailelerin yaşarken çektikleri çileden çok, çok daha çok temel bir kaygısı vardır: Ben, biz ölürsek çocuğum ne olacak?
Bu nasıl bir çaresizliktir bilir misiniz? Bilmek mümkün değil zaten. Bir parçasını anlamak bile yeterlidir.
Hepimiz biliyoruz; ilköğretime devam etmek her çocuk için zorunludur. "Ben çocuğumu okula göndermiyorum" demek yasalarca suç! Peki özürlü çocuklar bu yasanın neresinde?
Özürlü çocuklar yaklaşık üç yıldır Milli Eğitim Bakanlığı sorumluluğu altında kurulan özel rehabilitasyon merkezlerine devam ediyorlar. Devlet bu merkezlere çocuklar adına ayda
ortalama 6-10 seans üzerinden ücret ödüyor. Bir ayda verilen seans sayısından söz ediyoruz. Yeterli midir?
Bu özel eğitim, adı üstünde. Yani diğer çocukların aldığından farklı bir eğitim olmak zorunda. Devlet üç yıl sonra bu eğitim fazla masraf oluyor diyerek bir yılla bitirmek istiyor -44 hafta olarak hesap etmişler. Sonra ne olacak bu çocuklar?
Efendim, rehabilitasyon merkezleri yolsuzluk yapıyormuş. Hangi alanda, hangi sektörde yolsuzluk olmuyor? Yolsuzluk yapanı bulmak, teftiş etmek devletin görevi. Yolsuzluk yapılmasına izin vermeyin!
Yeni yasa tasarısı meclis alt komisyonunda. Maliye bakanımız "Bu yasa çıkacak, artık bir lira vermem" diyormuş. Dün bütün aileler ve kurum çalışanları AKP il binasına gittik. Hava sıcaktı, temmuz sıcağıydı.
Bine yakın özürlü çocuk ve çaresiz anne baba AKP il binasının önündeydik. Hava sıcaktı. Çocukların bir çoğu ağır özürlüydü. AKP il binasında bir tek yetkili yoktu. Oysa bir gün önce randevu alınmıştı.
Bekledik. Bekledik... Çocuklar bağırmaya başladı... Susadı... Ağladı... Biz bekledik. Çocuklar bekledi...
Basın ordaydı. Bol bol, uzun metrajla çektiler. Akşam oldu. Biz televizyonların başına geçtik. Tek kare haber yoktu.
Böyle olunca, kimseler duymadan yasalar meclisten geçiyor.(RU/EÜ)