Hükümetin anayasa paketinde değişikliğe gittiği maddelerden biri de, kamu hizmeti görevlilerinin "Görev ve sorumlulukları, disiplin kovuşturulmasında güvence" başlığını taşıyan 129. madde. Paket bu maddede sadece bir tek değişiklik yapıyor ve verilen disiplin kararlarını yargı denetimine açıyor.
Bu olumlu bir değişiklik, zira idarenin her eyleminin yargıya götürülebilmesi gerek.
İşkencenin cezasızlığına garanti
Ama paket özellikle işkence davalarında cezasızlığı garantileme görevi gören bir cümleye hiç dokunmuyor:
"Memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında işledikleri iddia edilen suçlardan ötürü ceza kovuşturması açılması, kanunla belirlenen istisnalar dışında, kanunun gösterdiği idarî merciin iznine bağlıdır."
Türkçesi, savcılığın bir devlet memuruyla ilgili ceza soruşturması yürütebilmek için o memurun amirinin izin vermesi gerekiyor. Aynı koşul "Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerin Yargılanması Hakkındaki Kanun"da da tekrarlanıyor.
İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) Türkiye'de polis şiddetinin önlenmesiyle ilgili raporunda çözüm önerilerini sayarken bu koşulun kaldırılması gerektiğini söylüyordu: "Polis ve diğer kolluk görevlileri dahil tüm kamu çalışanlarının rütbe ve kıdemine bakılmaksızın tüm ağır suçlar veya görevi suiistimalle ilgili idari izine gerek olmaksızın yargılanması sağlanmalıdır."
Hrant Dink cinayeti ve dokunulamayan memurlar
Bu izin mekanizması, son dönemde en çok Hrant Dink cinayetiyle ilgili gündeme geldi. Eski İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, Vali Muammer Güler'in defalarca izin vermemesi üzerine hiç soruşturulamadı. Şimdi Osmaniye Valiliği koltuğunda oturuyor. Dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Bülent Köksal da aynı mekanizmayla soruşturmadan korundu.
Trabzon'da yargılanan Trabzon Jandarma Alay Komutanı Albay Ali Öz'se valiliğin izni üzerine mahkemeye çıktı.
Davanın avukatı Ergin Cinmen "Cinayet süreci, bu düzenlemenin memurların yargılanmasını engellediğini çok açık şekilde gösterdi" demişti.
Sonuçta, hükümet "işkenceye sıfır tolerans", "karanlıkları aydınlatmak", "demokrasi açılımı" iddialarında biraz olsun inandırıcı olmak istiyorsa, bu maddenin değiştirilmesini de pakete almalı. Anayasada değişen madde, yasanın değişmesini de gerektirecek. Yoksa işkencenin cezasızlığını ve derin devlet suçlarındaki koruma kalkanını sürdürmüş olacak.
Paket 8 Nisan'da Anayasa Komisyonu'nda görüşülmeye başlanacak. Yani değişiklik için teknik olarak hâlâ fırsat var. Bakalım gündeme getiren olacak mı? (TK)