Küresel ısınma ve diğer nedenlerden dolayı tarımsal ürün stoklarının erimesi sonucu geçmişte az gelişmiş ülkeleri tarımsal üretime yönlendiren gelişmiş ülkeler, gıdanın egemenliğini yeniden ele geçirme mücadelesine girişti.
Gelişmiş ülkeler ve onların büyük tarım ve gıda şirketleri gıdanın egemenliğini ele geçirme savaşını uluslararası finans kuruluşları IMF ve Dünya Bankası ile Çokuluslu gıda ve tarım şirketleri için ticaretin anayasasını hazırlayan Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) desteğinde sürdürüyor.
Türkiye'deki buğday ve arpa eriyor
Evet, ekmek undan yapılır, un ise buğdaydan. Ekmek, Türkiye ve pek çok ülke insanlarının besin ihtiyacını karşılayan temel gıda maddesi. Pirinç de Asya ve diğer pek çok ülke için vazgeçilemez temel beslenme kültürü.
İnsanların yaşam kaynağı ve vazgeçilmezi hububatın üretimi kutuplar ve çöllerin dışında dünyanın her yerinde yapılabiliyor.
Dünya hububat ekim alanı 683 milyon hektar. Türkiye 13,5 milyon hektar alan ile dünya hububat ekim alanının yaklaşık yüzde ikisini, 20 milyon ton üretimi ile de dünya hububat üretiminin yüzde üçünü karşılıyor.
Hububat üretiminin önemli iki ürünü olan buğday ve arpanın dünya ve Türkiye’deki durumuna veriler ışığında baktığımızda her iki ürünün Türkiye ve dünyada stoklarının eridiğini görüyoruz.
Buğday
Bilindiği gibi buğday insanların temel besin kaynağı olmasının yanında önemli miktarda hayvan yemi olarak da tüketiliyor.
Buğday üretimi Türkiye'nin hemen her bölgesinde yapılabiliyor. Tarla bitkileri içerisinde ekiliş alanı ve üretim miktarı bakımından da 1. sırada.
Dünyada buğday
2007 dünya buğday üretimi; 603 milyon ton.
2007 dünya buğday tüketimi; 616 milyon ton.
Verilerden anlaşılacağı gibi toplam üretim tüketimin 13 milyon gerisinde. Aradaki fark stoklardan karşılandı. 2007 dünya buğday stoku 111 milyon ton civarında.
Dünyada buğday üreten belli başlı ülkeler;
- Avrupa Birliği (AB)–27 120 milyon ton,
- Çin 106 milyon ton,
- Hindistan 75 milyon ton,
- Amerika Birleşik Devletleri (ABD) 56 milyon ton,
- Rusya 49 milyon ton.
Dünya buğday ihracatçıları;
- ABD 32 milyon ton,
- Kanada14 milyon ton,
- Rusya 12 milyon ton,
- AB–27 9 milyon ton.
Dünya buğday ihracatçısı ülkeler hava koşullarının her geçen daha kötüleşmesi nedeniyle buğday ihraç etmeme kararı aldılar. Ayrıca AB 2008'den itibaren zorunlu olarak nadasa bıraktığı ve toplamın yüzde 10’u olan arazilerin üretime açılması yönünde karar aldı.
Türkiye'de buğday
Son 17 yılda buğday ekim alanlarında ve üretimde çok büyük bir değişiklik yaşanmadı. Buğday ekim alanlarımız 9–9,5 milyon hektar. Bu alanların yaklaşık yüzde19’unda yani 1,8 milyon hektarında durum buğdayı ekiliyor. Üretim ise 18–21,5 milyon ton arasında değişiyor. Ancak 2007'de üretim geriledi.
2007 buğday üretimimiz;
- ABD Tarım Bakanlığına göre 15,5 milyon ton,
- Türkiye Ziraat Odaları Birliğine göre 16 milyon ton,
- Toprak Mühendisleri Ofisi'ne (TMO) göre 17,3 milyon ton.
2005 buğday üretimi 21,5 milyon ton, 2006'da 20 milyon ton olan buğday üretimimiz en yüksek olan TMO’nun verilerini esas aldığımızda 2007'de yüzde 13,3 oranında azalarak 17, 3 milyon tona geriledi.
Buğday tüketimimiz;
Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) verilerine göre, Türkiye buğday tüketimi 19 milyon ton, kişi başına tüketimimiz 155–160 kg. Tüketimin dağılımı da şöyle:
- 12 milyon tonu gıda,
- 2,4 milyon tonu hububat işleme sanayi (un, makarna, irmik, bisküvi, nişasta)
- 2 milyon ton tohumluk, (hektara 200 kg)
- 1,5–2 milyon tonu hayvan yemi.
Buğdayın (ekmeklik ve makarnalık) DTÖ Taahhüdü olarak gümrük tarife oranları yüzde180’dir. TUİK tahminlerine göre 2007 buğday açığı 1,7 milyon ton.
Arpa
Türkiye'nin hemen her bölgesinde üretimi yapılır. Tarla bitkileri içerisinde ekiliş alanı ve üretim bakımından buğdaydan sonra 2. sırada yer alır. Son 10 yılda üretimimiz 7,5–9,5 milyon ton arasında değişti. Arpa tüketimimiz her yıl artarak son yıllarda 9 milyon tonu aştı.
Arpa yem sanayinin hammaddesi olarak kullanılmasının yanında bir bölümü doğrudan hayvan yemi olarak kullanılıyor. Çok az kısmı da bira hammaddesi olarak tüketiliyor.
Dünya arpa üretimi giderek azalmakta, temini güçleşmekte. 2004'te 153 milyon ton olan arpa üretimi 2007'de 133 milyon tona geriledi.
Dünyada arpa
Dünya arpa üretiminin;
- AB–27 58 milyon tonunu,
- Rusya 16 milyon tonunu,
- Kanada 11 milyon tonunu, üretiyor.
Arpa ihracatçı ülkeler;
- AB–24 4 milyon ton,
- Avustralya 2 milyon ton,
- Kanada 2 milyon ton,
- Ukrayna 2 milyon ton.
Arpa ithalatçı ülkeler;
- Suudi Arabistan 6 milyon ton,
- Japonya 1 milyon ton,
- Çin 1 milyon ton.
2007'de dünya arpa tüketimi üretiminden 5 milyon ton fazla olarak gerçekleşti, 138 milyon tonu buldu. 2007'de dünya arpa stokları 5 milyon ton düşüşle 15 milyon tona geriledi.
Türkiye'de arpa
2007 arpa üretimimiz;
- 7,4 milyon ton.
- Arpa tohumu olarak tüketimimiz 700 bin ton civarında. Arpa kendine döllenen bir cins olduğu için tohumluğu üç yılda bir değiştirilir, yıllık ihtiyaç 230–240 bin ton civarında.
Tüketimse 8 milyon ton.
Verilerden de anlaşılacağı gibi üretimimiz tüketimimizi karşılayamıyor.
Arpanın DTÖ Taahhüdü olarak gümrük tarife oranları yüzde180.
Türkiye önceki yıllarda arpa ihracatçısıydı. Arap ve Ortadoğu ülkelerine her yıl 40 milyon dolarlık arpa satan Türkiye tarımında uyguladığı yanlış ve yetersiz destekleme ve fiyat politikaları nedeniyle ithalatçı konuma geriledi. Türkiye’de hububat verimliliğinin düşüşünde kuraklığın etkisi kadar bir başka etken daha var o da; fiyat politikaları…
Buğday fiyat politikaları
Türkiye’de buğdayı tüccarlar, sanayiciler ve TMO aracılığıyla devlet satın alıyor. Buğdayın alım fiyatını devlet belirliyor. Ancak IMF artık devletin TMO aracılığıyla hububat alımı yaparak piyasayı düzenlemesini ve fiyatlarını belirlemesini istemiyor.
IMF’nin telkinleri doğrultusunda TMO 2007-2008 Dönemi Hububat Alım Kampanyası şöyle gerçekleşti:
Buğday alım 121.703 ton
Hububat alımı 124.488 ton
Toplam emanet alım 607.060 ton
Yukarıdaki alımlardan anlaşılacağı gibi IMF buğday alımlarında etkili olduğu gibi 2008'e kadar buğday fiyatları belirlenmesinde dünya fiyatlarının esas alınmasını sağladı.
Fiyatların belirlenişi
Ancak dünya fiyatları 2008'e kadar genellikle düşük belirleniyordu. Çünkü dünya piyasalarına ürün sunan ülkelerin sundukları ürünler, ülke ihtiyaçlarının fazlası olan ürünlerdi. Birden fazla ülkenin dünya pazarlarına ülke fazlası olan ürünlerini sunması sonucunda da fiyatlar düşerdi.
Dünya piyasalarına buğday sunan ülkeler genel olarak gelişmiş ülkelerdi. Yalnız, gelişmiş ülkeler kendi ülkelerinde fazla ürün üretiyor diye çiftçilerine dünya fiyatlarını esas alan yani maliyelerin altında bir fiyat politikası uygulamıyordu halen de uygulamıyor. Başka bir deyişle, gelişmiş ülkelerde buğday fiyatları başka, azgelişmiş ülkelerde başka türlü belirleniyor.
Gelişmiş ülkeler; dünya fiyatları ne olursa olsun onlar kendi çiftçilerine maliyetlerin üzerine yüzde 25 kar payı koyduktan sonra bir de insanca yaşam payını ekliyor, çiftçilerinin ürettiği ürünün fiyatını öyle belirliyor ve ödüyor.
Az gelişmiş ülkelerdeyse IMF dünya fiyatlarının uygulanmasını istiyor. Dünya fiyatları da 2008'e kadar maliyetlerin altında gerçekleşiyordu.
Küresel ısınmanın etkisi
Tarımda uygulanan yanlış politikalar, küresel ısınmanın yarattığı kuraklığın üretimi azaltması, tarımsal ürünlerin biyo yakıt üretimine yönlendirilmesiyle dünya hububat stokları azalıyor, eriyor. Buna bağlı olarak dünya fiyatları da artık düşük gerçekleşmiyor.
Dünya hububat stoku erimeye başlayınca da buğday ihracatçısı ülkeler dünya piyasalarına ürün sunmamaya veya çok az ürün sunmaya başladılar. Bu da hububat piyasalarında buğday fiyatının artmasına neden oluyor.
2007'de Türkiye’de hububat fiyatları belirlenirken IMF’nin direktifi ile dünya fiyatları düşük olacak varsayımıyla maliyetlerin altında belirlendi. Dünya hububat fiyatları baz alınarak belirlenen fiyatlar dünya piyasalarında buğday fiyatı artınca üreticilere aradaki fark verilmedi.
Yani dünya fiyatları düşük belirlenecek öngörüsüyle hareket eden IMF ve hükümet dünya fiyatları yükselince çiftçilerin mağduriyetini giderecek bir politika geliştirmedi. Bakalım bu sene Türkiye’de hükümet ve IMF’nin fiyat belirleme politikalarında bu dünya fiyatlarını esas alacaklar mı?
Ayrıca bilindiği gibi Türkiye kuraklıktan etkilendi ve buğday rekoltesi düşük oldu. Türkiye şimdi gümrük vergilerini düşürerek dünya piyasalarında belirlenen yüksek fiyattan buğday aramaya çıktı. Ancak kendi ülke çiftçisini kaderiyle baş başa bıraktı. Kendine yeterli olmayı sağlayacak olan politikalar geliştirmiyor.
Günü kurtaran çözümler, gümrük tarifeleriyle oynamalar gibi kalıcı olmayan çözümler adı altında çözümsüzlükler üretiyor. Günü kurtaran çözümler sadece çözümsüzlük üretmiş olmuyor, ülke çiftçisini yoksullaştırıyor, şirketleri ve ithalatçıları ihya ediyor.
ABD Tarım Bakanlığı’nın 26 Şubat tarihli raporunda, "Türkiye’de tahıl ithalat vergileri düşürüldü" diyor.
Evet, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Hükümeti bazı hububat ürünlerinin vergilerini sıfıra kadar düşürerek buğday, arpa, çavdar ithalatı için düğmeye bastı.
Hububat üreticisi çiftçinin görmediği desteği şimdi şirketler görecekler. Hububat ithalatçılarını 14 Mayıs 2008’e kadar ihya edecek olan hükümet 15 Mayıs’tan itibaren vergi oranlarını tekrar yüzde 50’ler düzeyine çıkaracak. (AA/GG)