"Beni Diyarbakır'a gömün" dedi Aram Tigran ölmeden evvel. Hrant Dink, "Bizim bu topraklarda gözümüz var, ama içine girmek için" diyordu. Gönül de göz de rızalık almadan toprağın altına girdi. Avuçlarımızda kınalar. Gittiler, yaktık. Onlar, "yani taflan çiğnemekle güzelleşen çocuklar."
Aram Tigran'ın ölümünden bir süre önce Batman'da verdiği halk konserinde "Buralar atalarımızın ve babalarımızın diyarıdır. Müzik evrenseldir, Sizlere burada dört dille müzik seslendirmenin heyecanını yaşıyorum" diyen sesi, ardından aynı konserde Hrant Dink için "Sarı Gelin"i söylemişti. "Hrant çok severdi"yi ekleyerek. Kürtlerin "mamoste"si Aram Tigran, şüphesiz Hrant'ın da "pismamo"suydu.
Kürt müziğinin usta sesi Ermeni sanatçı Aram Tigran 2009 Diyarbakır newrozunda geçirdiği kalp krizinden sonra vatandaşı olduğu Yunanistan'da uzun süre yoğun bakımda kalmış, 8 Ağustos 2009'da yaşamını yitirmişti. Ölümünün ardından çoğumuzun aklından geçen benzerdi sanırım. Yarım asırdan uzun bir zamanı sürgünde geçiren Tigran'ın türkülerini yaktığı topraklara gelişinin ağırlığı. Kimbilir. Merhem yarayı tahrif etmişti. Belki.
1934'te Suriye'nin Qamişlo kentinde dünyaya geliyor Aram Tigran. Tigran'ın babası Batman'a bağlı Sason'un Bianda Köyü'nde 1915 sonrası hayatta kalanlardan. Annesinin kaderi de farklı değil. İki aileden geriye kalanlar dağılan köyden Suriye tarafındaki Qamişlo Köyü'ne sığınıyorlar. Devamı bir sürgün hikâyesi, ki Aram Tigran'ın ömrünü söylüyor bize.
Tigran dokuz yaşında çalmaya başladığı ud ile deng ettiği şarkılarını Kürtçe, Arapça, Ermenice, Türkçe, Süryanice ve daha birçok dilde söyledi. 12 albüm yaptı. Yine Kürtçe, Ermenice, Süryanice, Arapça, Yunanca, Zazaca ve Türkçe şarkılardan derlediği 435 eseri seslendirdi. Tigran, geriye 230'u Kirmancî, 150'si Arapça, 30'u Türkçe, 10'u Süryanice, 8'i Yunanca, 7'si de Zazaca kayıtlı eser bıraktı.
1966'da Erivan'a yerleşen Tigran düğünlerde müzik yaptı, Erivan Radyosu'nda çalıştı, udunun yanına cümbüşü de koydu. 18 yıl devam eden radyo çalışmalarından sonra Aram Avrupa'ya yol aldı. 1995 sonrası Atina'ya yerleşti.
Tigran, bir röportajında "Diyarbakır'ı, Diyarbakırlıları çok sevdim. Diyarbakır'a gelmek benim yüzyıllık rüyamdı. Hep derdim 'Tanrım, ölmeden anne babamın yaşadığı toprakları görebilecek miyim?' İki yıl önce Yunanistan vatandaşı olduktan sonra ilk olarak Diyarbakır'a geldim. Çok etkilendim ve bir şarkı yazdım" demişti. Bu rüyayı gönül rahatlığıyla dinleyemediğimiz gibi, ölümün insafına da sığamadık. Vasiyet ağızdan çıktı, gerçekleştirilemedi.
Diyarbakır'a geldiğinde annesinin ve babasının köylerine de gitmişti Aram Tigran. "O dağlara, ağaçlara, derelere, evlere baktığımda içim titredi. Ağladım. Çok canım acıdı. Babamı annemi, onların yaşadıklarını anımsadım. Çok üzüldüm. Biz nasıl bu topraklarda büyüyemedik diye hayıflandım" diyordu.
Aram'ın bedeni toprağını göremedi. Sürgündeki diğer kardeşleri gibi ülkesinden uzakta bir mezarda. Tigran'ın ardından gelemediği Diyarbakır'da temsili bir cenaze töreni düzenlendi. Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir vasiyeti yerine getirilemeyen Aram'ın Brüksel'deki mezarına Diyarbakır toprağı götürdü.
Yine Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'nin kurduğu Aram Tigran Konservatuarı bu yıl ilk mezunlarını verdi. Adına sanat günleri düzenledi.
Lori Lori'den Penaber'e, Lo Lo Pismamo'dan Ay Dilbere'ye Tigran bizlere koca bir sözlü kültürü vasiyet etti.
Tigran için yarın (9 Ağustos Perşembe) Diyarbakır'da Sümerpark Amfi Tiyatro'da bir anma düzenlenecek. Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM) sanatçıları, Aram Tigran Kent Konservatuvarı ve Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'nin düzenlediği anmada Genim, Çiya, Hîvda Gökel, Şîlan, Devrîm, Xanemîr, Bawercan, Neşet Göçmen, Mizgîn Tahir ve Alî Geçimlî sahne alacak.
Sonu yoktur ya bu sözün, olsun. Tenekeci Mahmut söylesin: "Ayrılık var ölüm var, uzak yoldan dönüm var." Varsın olsun zeriya mın. (SG/YY)