Sanatçı Ayfer Düzdaş bir süredir Kürt Alevileri müziği ile ilgili derleme çalışmaları yapıyor. Kürt Aleviler’in yaşadığı bölgelerde köy köy, şehir şehir dolaşıyor ve müziklerine dair eserler topluyor. Bunun bir sonucu olarak topladığı eserlerin yer aldığı albümü Horasan’dan Çoruma Kürt Alevi Ezgileri ismiyle Kom Müzik tarafından yayınlandı.
Düzdaş’ın uzun bir sanat geçmişi var. Daha önce Ayşe Şan’dan duyduğumuz Sallana Sallana ezgisini kendine has sesi ve üslubu ile seslendirerek geniş dinleyici kitlesine ulaşma olanağına sahip oldu. Düzdaş daha önceleri Koma Vengê Sodirî ile Zazaca müzik yaptı, sadece kadınlardan oluşan Koma Asmin ile “kadın ezgileri”ni seslendirdi ve Şahiya Stranan projesi ile Türkçeleştirilmiş Kürtçe müzikleri gün yüzüne çıkarmak için çalıştı. Bu çalışmaların ardından da bir süredir Kürt Alevilerin müziği ile ilgili derleme çalışmaları yapıyor. Şimdiye kadar derlemelerden elde ettiği kayıtları Leylan ve Koçgiri Ağıtları adıyla iki albüm halinde yayınlayan Düzdaş, şimdi de Horasan’dan Çoruma Kürt Alevi Ezgileri albümünü yayınladı.
Albümde, İran’ın Horasan bölgesinden Çorum’a kadar geniş bir coğrafyada yaşayan Kürt Aleviler’in yaşamlarından kesitleri müzik yoluyla dinleyicisine ulaştırıyor Düzdaş.
Ayfer Düzdaş, ne zamandan bu yana derleme çalışmaları yaptığını, derleme çalışmaları yaparken neler ile karşılaştığını, nasıl bir çalışma süreci yaşadığını, Kürt Alevi müziğinin bilinirliğini bianet’e anlattı.
Horasan’dan Çorum’a Kürt Alevi Ezgileri’nin arka planını anlatabilir misiniz? Böyle bir çalışmayı ne zaman yapmaya başladınız, ne kadar sürdü bu çalışma?
2003 yılından beri alanda derleme çalışması yapıyorum. Derleme çalışmalarına ilk başladığımda ben ileride şu çalışmaları yapacağım diye kafamda şekillenen bir şey yoktu. O dönem tek isteğim köy köy dolaşıp eskiye dair ne varsa toplamaktı. Böylelikle köylere gitmeye başladım. Bir sürü şehir dolaştım. Oradan topladığım verilerle bir arşiv oluşturdum.
Alana gitmediğim süreçlerde ise arşivi analiz etmeye çalıştım. Ve böylelikle elimde bulunan arşivden kendime bir repertuvar oluşturup Leylan albüm çalışmasına başladım. Bu çalışma daha genel bakılarak yapılan bir çalışmaydı. İran’dan, Irak’tan, Suriye’den, Türkiye’den Kürtler’in yaşadığı illerden ezgiler vardı.
2008’de Leylan albümünü çıkardıktan sonra, derleme alanımı daraltmaya başladım. Özellikle Kürt Alevilerin yaşadığı yerlere gitmeye başladım. Adıyaman’da dolaştım, Maraş, Malatya, Dersim, Erzurum Hınıs, Varto gibi Alevilerin yoğun yaşadığı yerlere gittim. Oralardan kayıtlar yaptım. Bu yapmış olduğum derlemelerden Koçgiri Ağıtları albümünü 2012 yılında çıkardım. Mezar başında ve yas evlerinde yakılan ağıtlardan oluşan CD ve kitapçık olarak hazırladığım bir sözlü tarih çalışmaydı.
Bu son albüm çalışmasını da yine yapmış olduğum derlemelerden oluşturdum. Horasan’dan Çorum’a Kürt Alevi Ezgileri adıyla Kom müzikten çıktı albüm. Yoğunlukla Alevi ezgilerinden oluşan bir repertuvarı var bu albümün.
Horasan’dan Çoruma Kürt Alevi Ezgileri’ni de Koçgiri Ağıtları gibi bir arşiv çalışması olarak yayınlamayı değil de düzenlemelerini (aranje) yaparak hazırlamışsınız. Bu tercihin sebebi neydi?
Leylan albümünün aranjesini uzun süre Koma Amed çalışmalarında yer alan müzisyen arkadaşım Mustafa Biber yaptı. Koçgiri Ağıtları çalışması mezar başında ve cenazelerde yakılan ağıtlardan oluşan bir çalışmaydı. Bu çalışmanın içinde 115 sayfalık bir kitapçık var, Koçgiri bölgesinin kültürüdür, tarihidir, yöresel kıyafetleridir buna yönelik bilgiler bulabilirsiniz.
Görsel anlamda da eskiye dair arşivlerden toparladığımız fotoğraflar bıraktık. Çalışmayı yaparken, kadınlar ağıtları nasıl yorumlamışsa, onları stüdyo ortamında temizleyip CD’ye bıraktık. Herhangi bir aranje, herhangi bir enstrüman eşliği yok. O bir arşiv çalışmasıydı. Bu özgün haliyle çıksın istedik.
Leylan çalışmasını 2008’de çıkardım. Koçgiri Ağıtları 2012’de çıktı. Son çalışma ise Temmuz 2017. Aradan neredeyse bir on yıl geçmiş. O yüzden bu çalışmaya öncelik verdim. On yıl ikinci bir albüm için çok uzun bir süre. Bu yüzden derlediğim ezgileri hem yorum olarak sesime yakışan ezgilerden hem de müzikal yapı olarak özgün ve farklı eserlerden seçmeye çalışarak albüm repertuvarını oluşturdum.
Derleme çalışması yaparken kaynak bulmakta zorlandınız mı? Bu alanda çok fazla kaynak var mı?
Kürt Alevi müziğinde cemlerde semah dönülürken söylenen deyiş ve beyitlere yönelik çok fazla kaynak yok aslında. Bu anlamda çok zorlandım. Fakat Alevi müziği sadece deyişlerden oluşmuyor. Tarlada, evde iş yapılırken söylenen ezgiler var. Kadınların çocuklarını uyuturken söyledikleri ninniler var. Cenazelerde yakılan ağıtlar var. Sevda şarkıları var. Kısacası sosyal yaşama dair her şeyi ezgilerde görebilirsiniz.
Fakat yerleşen algı Alevilik denildiğinde semahlarda söylenen deyişler ve Türkçesini akla getiriyor. Alanda özellikle bunların Kürtçesine ulaşmaya çalıştım. Fakat Kürtçe deyiş bulmak gerçekten çok zor. Yasaklamanın, asimilasyonun sonucu hemen hemen insanlar unutmuş şarkıların çoğunu. Bilen de söylemek istemiyor. Hala insanlarda korku var.
Baskının yaratmış olduğu korkudan dolayı insanlar kendi içlerinde saklıyorlar her şeyi. Gelecek kuşaklara çok fazla aktarım olmuyor. Böyle olunca da doğal bir unutma durumu ve zamanla eserlerin yok olmasına neden olan bir süreç başlamış oluyor.
Asimilasyon ve zorluklardan bahsettiniz. Türkçeleştirilmiş Kürtçe şarkılar belli aralıklarla gündeme geliyor. Derlemecilerin köy köy, bölge bölge dolaşıp Kürtçe ezgileri Türkçe adına kaydettikleri söyleniyor. Kürt Alevi müziğinde de böyle bir durum var mı?
Özellikle Koçgiri Ağıtları ve Horasan’dan Çorum’a Kürt Alevi Ezgileri albümlerini beni yapmaya iten neden, Kürt Aleviler üzerindeki asimilasyondan kaynaklı. Ben de Kürt Alevisi’yim. Benim de yaşam içerisinde bu anlamda karşılaştığım bir sürü zorluk var.
Alana indiğinde, işin içine girdiğin zaman, araştırdığında, okuduğunda ve yaşam olarak bu zorluklarla karşılaştığın zaman bu sefer işe bakış açın değişiyor. Daha özenli ve titiz çalışmaya başlıyorsun. Cumhuriyetten bu yana Kürt Aleviler üzerinde yoğun bir asimilasyon politikası var.
Alevilerin yaşadığı coğrafya sürekli katliamlara uğrayan bir bölge. Çorum, Maraş, Koçgiri, Dersim... Egemen sistem tarafından yoğun bir asimilasyon politikasına uğruyorlar. Araştırma yaparken Şark Islahat Planının maddelerini okudum. Kürtlere yönelik asimilasyon, yok etme, kültürel kırım var. Ama özellikle Kürt Alevilere yönelik daha yoğun ve özel bir baskı var. Bunu yaşarken de görüyorsun.
Cumhuriyetin ilanından sonra Alevi bölgelerinde bu uygulanıyor. Alevilerin öncüleri kimlerdir, dedelerdir, pirlerdir. Sosyal yaşam içerisinde yaşamın örgütleyicisi, öncüsü olarak Aleviler dedeler ve pirleri görürler. Özellikle bu dedeler ve pirler üzerinden bir asimilasyon politikası başlatılıyor. Buna yerel ozanları da dahil ediyorlar. Müzik yapan sanatçıları da dahil ediyorlar. Böylelikle üstten alta doğru bir asimilasyon başlatıyorlar.
Ondan sonra Alevi ozanları kendi kimliklerini saklamak zorunda kalıyor. Böylelikle insanlar da sosyal yaşam içerisinde karşı taraftan gelecek zararlardan kendisini korumak amaçlı kimliğini gizlemek zorunda kalıyor. Ali Ekber Çiçek’in aslen bir Kürt Alevisi olduğunu biliyorum. Aşık Daimi öyle. Davut Sulari öyle. Bu dönem sanatçıları çoğu öz olarak Kürt ama kendini ifade etme biçimi olarak Türkçeye başvuruyorlar.
Bu bahsettiğiniz asimilasyon ve baskı politikasının yaratmış olduğu durumu alanda çalışma yürütürken ne kadar hissettiniz?
Varto’da daha önce cemleri Kürtçe yönettiklerini bize söyleyen bir dedenin yanına gittik. Ama Dede sonra inkâr etti. Cemleri Kürtçe değil Türkçe yapıyorum dedi. Halbuki Türkçeyi zar zor konuşuyordu. Baskı ve korkudan dolayı bildiklerini çok aktarma taraftarı değildi. Vurucu bir örnekti benim için
Yayınlamadığınız ve elinizde bulunan derlemeler ile ilgili bundan sonra nasıl bir çalışma yapmayı planlıyorsunuz?
Elimde şu an yine alanda derlediğim ve hazırladığım bir çalışmam var, Arguvan ezgileri.
Arguvan denilince akla türkü geliyor. Ben bu mantıktan yola çıkarak bölgedeki Kürtçe ezgileri toparlamaya çalıştım. Orada da inanılmaz derecede özgün ezgiler var. Arguvan çok fazla gidilen bir yer değil. Arguvan’ın hemen hemen bütün köylerini dolaştım. Sadece Arguvan’a değil, Hekimhan, Yazıhan, Akçadağ… Bir sürü yerine gittim.
Kayıtların hepsi görüntülü veriler. Onları temizledik. Bir kitapçık ve DVD olarak basmayı düşünüyoruz. Tabii sponsor bulabilirsek. Çalışma bakalım ne kadar bende saklı kalacak. Bu tür çalışmalara yönelik çok destek sunulmuyor. O yüzden böyle çalışmalar yapmak gerçekten çok zor. (FD/YY)