Bugün Uluslararası Holokost Kurbanlarını Anma Günü. Geçen Pazar, 21 Ocak 2018’de Lyon’da insanı duygulandıran görkemli bir törenle Yahudilerin hayatını kurtardığı için dönemin Türkiye Lyon fahri konsolosu Albert Routier’in “Uluslararası Dürüst“ [Yad Vashem] ödülüyle onurlandırıldı.
Artık yaşamayan Routier “Türk-müslüman” olduklarını “belgeleyen“ evraklar verdiği Yahudilerin ölüm kamplarına göndermelerini önledi.
Albert Routier'nin yerine ödülü teslim alan oğlu Gad Routier-Fotoğraf: Marc Krief
Gad Routier ödülü 1977’de kaybettiği babası adına aldı. Törene Routier’in çocukları ve torunları, hayatını kurtardığı Jacques Assouline ile kardeşi Rose Nissim-Assouline ve akrabaları, Lyon Belediyesi’ni temsilen Jean-Dominique Durant, Fransa Bakanlararası Irkçılık, Antisemitizm ve LGBTİ nefretine karşı mücadeleyle görevli görevli müsteşar Frédéric Potier, Yad Vashem’in Fransa’nın bölge komitesinin temsilci Arielle Krief, İsrail’in Fransa Elçiliği’nden kamu işleri görevlisi Ido Bromberg, pek çok din adamları, dönemin Türk Yahudi cemaat üyelerinin çocuk ve torunları, lise öğrencileri, toplam 280 aşkın kişi katıldı. Lyon’un Türk konsolosu törene gelmemesi dikkat çekti.
“Uluslararası Dürüstler“
Uluslararası Dürüstlük İsrail devletinin verdiği en üst sivil sıfattır ve Holokost döneminde kendisini riske atarak Yahudileri kurtaran Yahudi olmayan insanlara veriliyor. Terim, Yahudi geleneğinden geliyor ve Talmud’un bir ibaresine gönderme yapıyor. Bu ödül “sadece” onursal bir sıfattır, parasal karşılığı bulunmuyor.
Dürüstler, Shoah döneminde ve çoğu insanın sustuğu ya da boyun eğdiği dönemde Nazi barbarlığına karşı insanlığı savundular.
Albert Routier
* Albert Routier - 1933
Albert Routier 1902 doğumlu. Lyon’da mühendislik okudu. 1937’de Türkiye’nin Lyon fahri konsolosluğu görevini dedesinden devraldı. Fahri konsoloslar ne maaş alıyor ne de makam yerleri oluyor, ama temsil ettikleri ülkeyle ilgili bürokratik işleri yaptıkları için konsolosluk mührüyle resmi antetli kağıtları oluyor.
Routier’nin “silahı” işte bu antetli kağıtlar ve mühür idi; Assouline, Semelman ve Mersel aileleri için “Müslüman, Türk” olduklarına dair belgeler hazırladı.
Böylece bu üç aile, toplamda 20’den fazla insan bu evraklarla Fransa makamlarından aldıkları Yahudi “ırkına” mensup olmadıklarını belgeleyen kimliklerle hayatta kaldılar.
Elma ailesi
“Ben resmi olarak, 13 Nisan 1944’te Fransa’da Bourg les Valence’te ‘sahte gerçek ismi’ babası İstanbul doğumlu Ahmet Elma, annesi İzmir doğumlu Seniquier (Sakine?) Bekir, Jacques Ruffad (Rıfat) Elma olarak bu dünyaya geldim.“
Tören için İsrail’den Lyon’a gelen Jacques Assouline kendini böyle tanıttı. Jacque’in babası Benjamin Assouline Lyon’da hahamdı. Eşi, yani Jacque’in annesi Sara Semelman Almanya’nın Karlsruhe kentinde doğmuştu.
Routier’ın hayatta kalmasını sağladığı Benjamin Assouline, özellikle Holokost sonrasında çok fazla kurban veren ve dağılan Lyon Sefarad cemaatini tekrar toparlamakta çok etkin oldu.
Bu üç ailenin dışında Routier’nin faaliyetleri çok sayıda Türkiye Yahudisi için de hayati önemliydi.
Lyon’daki Türk-Yahudi Cemaati
Lyon’daki Türk-Sefarad cemaati Fransa’da Paris ve Marsilya’dan sonra üçüncü büyük cemaatti. Çoğu İstanbul, Selanik ve İzmir’den gelen Sefaradlar 1930’lu yılların sonunda yaklaşık 1.500 kişiydi. 1936 nüfus sayımına göre Lyon’da 1.090 Türkiyeli Yahudi yaşıyordu.
1909’da İstanbullu Nissim Meyohass’in inisiyatifiyle bir yardımlaşma derneği kurulmuştu. Lyon’daki sefarad cemaatinin bu ilk çekirdeğinden 1919’da Communauté des Israélites Séphardim de Lyon doğdu. 1920’ler ve 1930’larda Türkiye ve komşu ülkelerinden yeni gelen kişilerle cemaat devamlı büyüdü. 1939’da 250 kişinin sığabileceği yeni bir sinagog açıldı, açılış töreni Eylül ayında, İkinci Dünya Savaşı’nın başladığı günlerde yapıldı.
Almanlar 1940’da Fransa’yı işgal ettiğinde Lyon Fransa’nın güney, sözde “serbest” kesiminde kalınca, muhalif ve direniş güçlerinin önemli bir merkezi haline geldi. Alman işgali altındaki kuzey kesiminden bazı Yahudiler, Lyon’a sığındı. İsviçre ve İtalya sınırlarına yakın olması da Yahudiler için hayatı kolaylaştırdı.
Ancak bu durum yanıltıcı bir rahatlıktı: 1942 Ağustos ayında Vichy polisi Almanların isteği üzerine Lyon’da da Yahudileri tutukluyor.
11 Kasım 1942’de Almanlar Güney Fransa’yı işgal ederken Lyon’a da girince durum tamamen değişiyor: 1943-1944’te Gestapo ile Vichy’nin milisleri hem Yahudileri hem direniş güçlerine insafsız şeklide zulmediyor.
Türk-Sefarad cemaati için 1944 yılı ve işgalin son ayları en kara dönemdir: 6 Mart 1944’te Almanların Sefarad Sinagogu’nun yanındaki café Les Maconnais’a düzenlediği baskında aralarında haham Youda Moël’ün de bulunduǧu 11 sefarad yakalandı. Chamach Eli Elmalek kaçmaya çalışırken öldürüldü, diğerleri önce Lyon’daki Montluc cezaevine, oradan da Drancy üzerinden Auschwitz’e gönderilip öldürüldü. Fransa’nın kurtuluşundan sadece bir kaç hafta önce, son deportasyon trenlerinde Lyon’dan, 65 Türkiyeli Yahudi ölüme gönderildi, aralarında cemaatin kurucusu Nissim Meyohass de vardı.
Routier’nin faaliyetleri
Tarihçi Dr. Sylvie Altar’ın törende Routier’nin faaliyetleri paylaştığı konuşmasından satır başları:
- Albert Routier Türk değildi, Yahudi de değildi, Lyon burjuvazisine mensup, geleneksel bir Katolik’ti. Ama insani değerinden vazgeçmeyip, himayesi altındaki Yahudileri Nazi baskısından korumak için çalışıyordu: Fransa veya Türkiye vatandaşlığını kaybedip, Nazi ve Vichy’nin hedefi olan, “vatansız” durumuna düşen Türkiye Yahudilerine Türk olduklarını belgeleyen evrakları hazırladı.
- 1942’ye kadar “Türk” oldukları belgeleyen her hangi bir resmi doküman Yahudileri belli bir ölçüde korudu. Türkiye’nin Fahri Konsolosu olarak Routier’in – isteseydi de –Türkiye nüfus belgesi, kimlik veya pasaport çıkarma yetkisi ve olanağı yoktu.
- Fahri konsolosu unvanı (kaǧıdı ve kaşesini) kullanarak, var olan veya olmayan Türk nüfus kayıtlarının Türkçe/Fransızca “çevirileri” düzenleyerek onlarca insana “koruyucu kâğıtları” düzenledi. [burada görsel olarak belge]
- Tutuklanan veya zorla çalışma birimlerine (GTE, organizasyon Todt veya STO) tabi tutulan Türkiye Yahudilerinin serbest bırakılmaları için uğraştı, tutuklu bulunan kişilere yemek kolileri gönderdi.
Bunun dışında, Routier üstündeki makamlara karşı - somut olarak Marsilya’daki genel konsolosluğa veya Vichy’deki Büyükelçiliğe - bir kaç kere Türkiye Yahudilerinin daha etkin bir şekilde korunması için somut önerilerde bulundu. Ancak, Routier’nin faaliyetleri üstündekiler tarafından pek olumlu karşılanmadı. Bir kaç kere de uyarıldı.
Tepki ve tehditler
Aralık 1942’de Marsilya Türkiye Genel Konsolosluğu’na Routier’yi şikayet eden anonim bir mektup gönderiliyor. Büyük bir olasılıkla bu mektup, Türkiye’nin Büyükelçisi Behiç Erkin’e Routier’ye karşı bir tahkikat yaptırmasının nedeni olmuş.
Kendi hatıralarında Erkin şöyle yazıyor:
“Lyon fahrî konsolosumuz Routier’nin, Türkiye’de doğmuş bazı Yahudilerin müracaatı üzerine, bunların eski nüfus tezkerelerini tercüme ve tasdik ettiğini ve bunu elde eden Musevilerin kendilerinin Türk olduklarını ispat ile Yahudiler hakkındaki bazı kararlardan kurtulduklarını Marsilya Başkonsolosu Bedi Arbel bana bildirmişti.
“Meseleyi bakanlığa yazmakla beraber, bu işin tahkikine Arbel’i memur ettim. Tahkikat neticesinde Konsolos Routier’nin bu işte hiçbir suiistimali olmadığı ve sırf insani bir fikirle hareket ettiği anlaşıldı. Bundan sonra bir daha böyle usulsüz hareketlerde bulunmamak şartı ile vazifesine devam edebileceği tebliğ edildi. Esasen zengin bir müteahhit olan bu adamın, böyle küçük suiistimaller yapacağına ihtimâl vermemiştim.”
Bildiğimiz kadarıyla, Routier, bu ihtara uymayarak faaliyetlerini sürdürdü. Hatta daha da ileriye gitti: Sadece vatandaşlığı kaybetmiş eski Türkiyeli Yahudilere nüfus belgelerinin “çevirisini” değil, Assouline ailesi gibi, Türkiye ile alakası olmayan insanlara da onları Müslüman olarak gösteren belgeler hazırladı.
İşine son
26 Mayıs 1944, Albert Routier bir arkadaşından tehlikede olduğunu Almanların ve milislerin “şüpheli listesi”nde olduğunu öğrendi. Üç gün sonra, 29 Mayıs 1944, Türk Büyükelçiliği de Routier’nin görevine son verdi.
Daha önce Grenoble’da bulunan eski Marsilya Genel Konsolosluğu Lyon’a taşındığı için, orada artık bir fahri konsolosuna gereği yokmuş. Elindeki konsolos malzemesi, antetli kâğıt ve kaşeleri derhal iade edilmesini isteniyor.
Artık tehlikelide olan Routier’yi destekleme ve koruma yerine, azlediliyor. Lyon’daki Türkiye Yahudileri Routier’yi unutmadı, sayısız teşekkür mektupları ona karşı duydukları şükür ve minnettarlığı dile getiriyor.
Papo isimli birisi henüz 1943’de şöyle yazıyor: “Duyduğumuz minnettarlık için hislerimizi ifade edecek kelimeleri bulamıyorum, keşke sizin gibi hayırseverler çoğalsa, çünkü karada meleklersiniz.”
Fransa Almanya’nın işgalinden kurtulduktan dört ay sonra, 1944’ün son günü 31 Aralık’ta İzmir kökenli Nissim (Nick) Levy bir bilanço çıkarmayı çalışıyor, Routier için şöyle yazıyor: “Bu son aylarda olup bitenlerin ahlaki bilançosunda sizin isminiz yaşadığımız kara günlerde güneş gibi.” (CG/BK)