"2.7 milyon seçmenin yüzde 5'i oy kullandı." Basın böyle aktardı ama, ilk yurt dışı seçim tecrübemizi tek cümlede özetlemek yanıltıcı olabilir. Hollanda'daki 4 günlük müşahitlik maceramızdan size aktaracaklarım var.
Öncelikle rakamlarla durumu özetleyelim: Hollanda'da 238.968 kayıtlı seçmenin 17.352'si (yaklaşık yüzde 7'si) oy kullandı. Biz #GurbetinOylari gönüllüleri olarak 45 kişilik bir ekiple Rotterdam ve Deventer seçim bölgelerinde çalıştık, dört gün boyunca size buradan haberler geçtik. Mükerrer oy verme, yanlış mühür kullanma, oyunun fotoğrafını çekme gibi durumlara itiraz ettik, sandık başkanlarından seçmene dek alanda bulunan herkesi bilgilendirdik. Ama bence en önemlisi, aday müşahidi kavramını diğer siyasi partiler ve sandık görevlilerine tanıtmamız, seçimlerde partilerden ve devletten başka bir denetim aracının da bulunduğunu göstermemiz oldu.
Aday gözlemcisi (müşahiti) nedir, ne yapar, ne işe yarar?
[Dört günün sonunda gözlemci kartım. Sandığınızın yanındaki gözlemcinin yakasında bunu görürseniz yabancılık çekmeyin.]
Mart ayında Ankara'daki yerel seçimlerde yapılan usulsüzlüklere karşı sadece CHP-MHP adayı Mansur Yavaş'a destek için değil, seçimlerin adil ve şeffaf olmasına inandığımız için buluşmuştuk. Gece boyu tutanak arayışımızı ve sistemin bağımsız denetçilere ihtiyaç duyduğunu bianet'e yazmıştım. O seçimlerdeki en büyük kazanımımız Oy ve Ötesi, Saydıraç gibi oluşumlardır.
Türkiye'nin Oyları ve onun yurtdışı ekibi Gurbetin Oyları olarak da bu Cumhurbaşkanı seçiminde çalışıyoruz. Çoğumuz Ekmeleddin İhsanoğlu'nun aday gözlemcisi sıfatıyla seçim bölgelerinde yer aldık. Ama aldığımız gözlemci eğitimi ile hem kuralları alandaki herkesten daha iyi bilmemiz, hem de bağımsız konumumuz bizim herkesle (AK Parti ve UETD -AK Parti Avrupa örgütü- üyeleri dahil) iletişim kurabilmemizi sağladı.
"Aday gözlemcisi (müşahiti)" bu seçimlerde ilk kez tanımlanan bir görev. Parti gözlemcileri ile aynı haklara sahip olmasına rağmen ne ilçe seçim komisyonları, ne sandık başkanları ne de parti gözlemcileri bu görevi tam olarak bilmiyorlar. Bu nedenle alandaki ilk işimiz kendimizi ve haklarımızı tanıtmak oldu. Zarf sayım tutanaklarının üzerinde "Aday gözlemcilerine... verilir" denmesine rağmen son güne kadar bize ıslak imzalı tutanak vermekte direnen sandık başkanları oldu. Yurt dışında geçerli olan 202 Sayılı YSK Genelgesi'nde gözlemcilerin itiraz hakkının düzenlenmemiş olması, o hakkın tanımlandığı 138 sayılı genelgenin de buradaki sandık başkanlarına verilmemiş olması kimsenin bilmediği haklarımızı savunmak zorunda kalmamıza neden oldu. Bunlar bir sıradaki seçime kadar YSK'nin düzeltmesini de beklediğimiz hatalar.
Ancak, aday gözlemcilerinin yurtdışındaki varlığı, sistem partilerinin eksik kaldığı yerlerde daha öne çıkıyor aslında. Çoğu parti tüm sandıklara 1 asil ve 1 yedek üye gönderemedi, eksik tutanakları biz sağladık; koordinasyonun kötü olduğu yerlerde hem Ankara'dan hukukçuların desteğini hem de diğer seçim bölgelerinden haberleri biz ilettik; gün sonunda oy toplamını dahi AA muhabirlerine biz verdik.
Uygulamadaki sorunlara müdahale edebiliyor olsak da, sistemdeki sorunlara doğrudan yapabileceğimiz bir şey yok. Örneğin, Seçim Kanunu sadece yüzde 10'u geçen siyasi partileri muhatap alan bir öze sahip (burada en çok HDP'nin hakkının yendiğini AkKP'li gözlemciler de teslim ediyorlar). Çok eleştirilen randevu sistemini ise sistemi detaylı anlamadan çözmek imkansız. Alandan gelen çözüm önerilerini aktarmanın sistemdeki sorunların çözümüne katkı sunacağına inanıyorum.
Randevu sistemi nasıl çalışıyor, nasıl çalışmalı?
[Rotterdam Ahoy seçim merkezinin kapısı: "Bugün randevusu olmayan oy kullanamayacaktır."]
Yurtdışında ve gümrük kapılarında ancak "yurt dışı seçmen kaydı" olan seçmenler oy kullanabiliyor ve bunun için konsoloslukta kayıtlı bir adresinizin olması şart. Seçmenin sayıca çok, yurtdışında görev yapan memurun ise az olması sebebiyle YSK 21-25 Temmuz arası yurt dışı seçmeninin randevu oy verme günü seçmesine izin verdi. Gün belirlemeyen seçmene ise YSK belirli bir günü otomatik olarak atadı.
Kanımca, randevu sistemi seçmen yoğunluğunu günlere bölmek için olumlu bir yöntem, randevu olmasa herkes Cumartesi ve Pazar gününe yoğunlaşır ve saatlerce sıra beklenirdi. Bu seçimde randevu saatinde gelenler 2 dakika içinde oyunu kullanıp binadan ayrılabildi. Ama oyunu kullanmak isteyip de kullanamamış olan seçmen YSK'ye iletilmek üzere çözüm önerilerini paylaştı bizimle.
Hollanda'da yaşayan seçmenlerin önerisi, YSK'nin atadığı randevuların adreslere postayla gönderilmesi. (Hollanda seçimlerinde de aynı şekilde sadece sistemin atadığı randevu saatinde oy verilebiliyor, ama randevu saati ve sandık numarası eve gönderiliyor.) Bir de SEÇSİS'in her vatandaşa rastgele bir tarih atamasındansa aynı adreste yaşayan vatandaşlara aynı güne randevu verilmesi önerildi; çünkü Hollanda'da sadece iki yerde oy verildiği için bazı seçmenler saatlerce yolculuk yapmak zorunda (Amerika gibi büyük ülkelerde 4 saat kadar yol yapanlar oldu). SEÇSİS'te yapılacak küçük bir düzeltmeyle tüm aile üyeleri tek bir seferde oy verebilse daha çok seçmen oy verme hakkını kullanabilirdi.
AK Parti seçmeni mağdur oldu mu?
[Otobüsle Rotterdam seçim merkezi Ahoy'a taşınan AK Parti seçmenleri]
Her ne kadar AK Parti İstanbul milletvekili seçim günleri boyunca ziyaret ettiği tüm alanlarda YSK'nin AK Parti'yi mağdur ettiğini (ve hatta SEÇSİS'in 'paralel yapı'nın eliyle kendilerine engel olduğunu) iddia etse* de kanımca bu iddianın bir geçerliliği yok.
Bizim görevli olduğumuz Hollanda'da yaklaşık 240 bin seçmenden sadece 12 bini randevu aldı. Toplamda kullanılan yaklaşık 17 bin oyun ise sadece 8 bini randevulu, kalan 9 bin oy ise YSK'nin atadığı günü öğrenip o gün oyunu kullanan seçmenin oyu. Sadece bu bilgiye bakarak dahi randevu sisteminin her seçmeni eşit derecede mağdur ettiğini tahmin etmek mümkün.
Kaldı ki, AK Parti'nin Avrupa organizasyonu UETD camilerde topluca randevu alıp seçmenleri Pazar günü sandığa taşıdı. En azından Hollanda içerisinde böyle bir organizasyon yapan başka bir siyasi parti yahut örgütü biz gözlemlemedik. Yani, YSK'nin randevu sisteminin seçmenlerin bir bölümünü diğerlerinden daha çok mağdur ettiğini iddia edeceksek, bunun pekala devlet (özellikle Diyanet) kaynaklarını elinde bulundurmayan muhalefeti mağdur ettiğini söylemek lazım.
YSK oyları nasıl çuvalladı?
[Çektiğim video YSK kararıyla yasak.]
Bunu size aktarmam yasak.
Seçmenlerden bize en çok gelen soruların başında yurtdışındaki oyların dört gün boyunca nerede saklanacağı, nasıl korunacağı ve Türkiye'ye nasıl taşınacağına dair sorular vardı.
Ben de bunu gözlemlemek için sandıktaki işimi tamamladıktan sonra oyların komisyona teslimini ve diplomatik çuvallara konup konsolosluğa taşınmasını görüntüledim ve bu bilgiye sizin ulaşabilmeniz için YouTube'a yükledim. Konsolosluk bu konuda YSK'ye başvurmuş ve bana "müşahitlerin böyle bir hakkı olmadığı aşikardır" diye cevap verildi (Yurtdışı İlçe Seçim Kurulu Kararı 2014/228 ve 232).
Karara itiraz edecek olmakla birlikte, ilgili video'yu sansürlemek durumunda kaldım. Eğer yasak kalkarsa siz de izlersiniz.
Neden oyumu Demirtaş'a, desteğimi MHP ve CHP'ye verdim?
[Demirtaş IMC TV'nin bayram programında bağlama çalarken.]
Oyumu Demirtaş'a verdim çünkü bağlamadan başka bir şey çalmayan, TRT'yi kendi ekranından "en muhteşem şekilde" eleştiren ve hepsinden önemlisi, azınlık nedir, LGBTİ nedir bilen, ayrımcılığa karşı hak mücadelesinde yer almış bir aday ancak beni temsil edebilir.
Alanda ise İhsanoğlu'nun aday gözlemciliğini yapmak dışında, MHP ve CHP'nin gözlemcilerine de destek verdik, sandıkları paylaştık, hatta onlarda eksik olan tutanakları bile sağladık. Çünkü, seçim kanununda hala siyasi partiler öncelikli ve onlar tarafından yapılacak şikayetler daha büyük etki yaratacaktır. Ve açık ki, seçimlerin adil ve şeffaf olmasına dair çabamız başbakanlık görevini yürüttüğü halde istifa etmeyen ve devlet kaynaklarını seçim kampanyasında kullanan bir adayın adil ve şeffaf olmayan uygulamalarına karşı bir denge unsurudur.
Sonuç
[TC Rotterdam Başkonsolosluğu Facebook sayfasındaki teşekkür mesajı.]
Yurt dışında oy verme süreci Dışişleri Bakanlığı'nın gözetiminde, komisyon başkanlığı yapan konsoloslar ve çoğunlukla sandık başkanı da olan konsolosluk çalışanları sayesinde nispeten sorunsuz yaşandı.
İlk bölümde aktardığımız sorunlar hem "aday müşahiti" görevinin bilinmemesinden, hem de ilk kez yurt dışında seçim yapılıyor olmasından kaynaklanan tecrübesizliklerle açıklanabilir.
Ben bu yazıyı yazarken #GurbetinOylari Türkiye'ye taşınıyor. Bu süreci de (yasalar izin verdikçe) izlemeye çalışıyoruz. Yurt dışında ve gümrüklerde kullanılan oylar Ankara'da sayılacak ve Türkiye'nin Oyları ekibi Ankara'daki tüm sandıklarda olduğu gibi, burada da sayıma gözlemcilik yapacak. İçiniz rahat olsun. Endişelenecek bir durum olursa, biz buna itiraz ediyor olacağız. (EKS/HK)
Not: Amsterdam Üniversitesi'nden bir araştırma ekibi seçimin ilk iki günü başarılı bir sandık çıkış anketi yaptılar. Onların sonuç raporunu da seçim yasaklarından sonra paylaşacağız. Yurt dışı oyları hakkında haberleri takip etmek için #GurbetinOylari tag'ini, Türkiye'deki seçimlere dair gözlemcilerimizden gelecek haberler içinse 10 Ağsutos'ta #TurkiyeninOylari tag'ini Twitter'da takip edebilirsiniz.
* Konudan uzaklaşmak pahasına: İktidar-medya arasındaki çıkar ilişkisi yurt dışındaki basın kuruluşları için de geçerli. "SEÇSİS'e kurban edildiler" haberini yazan muhabir hepimizin arasında başlığı ve öne çıkarılmasını istediği bölümleri Külünk'e sordu, sonra da koşa koşa bilgisayarına dönüp aynen istendiği şekilde yazdı.
Efe Kerem Sözeri, VU Amsterdam Sosyoloji |