"Noel Hıristiyanlar için son derece sevinçli bir zaman. Umutların yeşerdiği, geleceğe heyecanla baktığımız bir dönem. Türkiye'de yaşayan Hıristiyanlar için de tüm insanlar için de yeni yılın daha umutlu ve esenlikli geçmesini umuyoruz. Bizim umudumuzu herkesin paylaşmasını istiyoruz."
Bu sözler Ankara Kurtuluş Kilisesi Baş Pastörü İhsan Özbek'in yeni yıl dilekleri.
"Hıristiyanlar için 2009 önceki yıllardan farklı geçmedi. Sorunlarımız aynı şekilde devam ediyor. Toplum içerisinde yaygın olan düşünceler ve inanışlar sürdü."
"Ancak" diyor Özbek, "Bu yıl toplumun geniş kesimlerinde bir uzlaşma, birlikte yaşamam kararlılığı gördük. Bu bir arada ve daha insanca yaşama düşüncesinin Hıristiyanları da kapsayan olumlu bir ortama dönüşmesi umudunu taşıyoruz."
Özbek'le 25 Aralık Cuma akşamı Noel'i kutlayan Protestanlar için Noel'in ne anlam ifade ettiğini ve Türkiye'de yaşadıkları sorunları konuştuk.
İsa'nın doğum günü kutlamaları
Noel Hıristiyanların Doğuş Bayramı. Her yıl Hz. İsa'nın doğum günü kutlamaları Noel arifesinde başlıyor, bazı ülkelerde 26 Aralık akşamına kadar devam ediyor.
Hıristiyanların çoğunlukta olduğu ülkelerde Noel tatili yeni yıl tatiliyle birleştirilir. Bazı Doğu Ortodoks Kiliseleri, Jül Sezar takviminde 25 Aralık'a denk gelen 7 Ocak 'ı Noel olarak kutlarlar.
Günümüzde Noel kutlamaları kapsamında genellikle, İsa'nın doğuş sahneleri canlandırılıyor, Noel ağaçları süsleniyor, ışıklı ev, bahçe, cadde süslemeleri yapılıyor, hediyeler alınıp, tebrik kartları veriliyor ve Noel arifesinde Noel Baba'nın (Santa Klaus, St. Nicholas) gelişi simgesel olarak canlandırılıyor.
Popüler Noel temalarıysa, iyi niyet, vericilik, sevecenlik ve ailenin birlikte zaman geçirmesi olarak sıralanabilir.
Özbek, Protestanların Noel kutlamalarının ağır bir atmosferde geçmediğini, ibadetin daha eğlenceli bir havada yapıldığını söylüyor.
"Perşembe akşamı kiliselerimize gittik, ilahiler söyledik. Bugün (Cuma) büyük bir kahvaltı yaptık ve ardından birbirimize aldığımız hediyeleri verdik. Noel gecesinin ertesi gün Protestanlar için uzun ve ağır bir gündür. Keyifli ve bir arada olduğumuz bir gün geçirmeye özen gösteririz."
"Hıristanlar sıkıntılarını bile anlatamıyorlar"
Patrik Bartolomeos geçtiğimiz günlerde Amerikan CBS televizyonunun ünlü "60 Dakika" programına katılmış, Türkiye'de ikinci sınıf vatandaş muamelesi gördüklerini söylemişti.
"Türkiye'de azınlık olarak yaşamak suç değil. Fakat bize ikinci sınıf muamelesi yapılıyor. Haklarımızı Türk vatandaşları gibi kullanabildiğimizi düşünmüyoruz" diye belirtmişti.
Hıristiyanların Türkiye'de ne gibi sıkıntılar yaşadıklarını sorduğumuz Özbek, temel sorunlarının ayrımcılık olduğunu söylüyor.
"Aslında Hıristiyanlar azınlık psikolojisi altında yaşamayı arzulamıyorlar. Toplumun diğer kesimleriyle eşit düzeyde, birinci sınıf vatandaşlar olarak yaşamak istiyorlar. Ama ne yazık ki ayrımcı yaklaşımlar nedeniyle ikinci sınıf vatandaş kategorisine itiliyoruz, belli kalıplar içinde yaşamaya zorlanıyoruz."
"Bu durum devlet tarafından çok sert bir şekilde bizim önümüze konmasa da toplumsal yaşamda kendinden olmayana yönelik olumsuz yaklaşım söz konusu" diye devam eden Özbek "Sürekli olarak ötekileştirildiklerini" belirtiyor.
"Ama" diyor, "bu yalnızca bizim sorunumuz değil. Bu genel bir problem ve Hıristiyanlar kendi üzerlerine düşen ağırlığı yüklenmek zorunda bırakılıyorlar."
"Medya ayrımcılığı körüklüyor, intikamcı bir dil kullanıyor"
Patrik Bartolomeos'un sıkıntılarını dillendirdiğinde aldığı tepkileri hatırlatan Özbek şöyle diyor:
"Patrik sıkıntı içerisinde yaşadıklarını ifade etti ve karşılığında çok kaba yanıtlar aldı. Hıristiyanlar kendi sıkıntılarını ifade ederken bile zorlanıyorlar Türkiye'de."
Patrik'in açıklamalarının ardından Türkiye medyasında çok sayıda haber ve yazı yayınlandı. Bunların çoğu tepkisel, kızgın hatta intikamcı dille yazılmış yazılar ve haberlerdi.
Özbek medyanın bu olayda bir kere daha ayrımcı yaklaşımları desteklediğini gösterdiğini, hatta olayların üstüne körükle gittiğini anlatıyor.
"Medyanın içerisindeki insanlar toplumdaki olumsuzlukları kullanıyorlar ve daha çoğaltıyorlar. Örneğin İsviçre'deki minare örneği. Kesinlikle insan haklarına aykırı bir uygulama. Ama bizim medyamız bu gelişmeye bakıp kendisine ders çıkartmak yerine bedel ödetici bir tavır sergiliyor. İntikamcı bir dil var. Yunanistan'da Müslümanların yaşadığı sıkıntıların bedeli Türkiye'de yaşayan Hıristiyanlar ödetilmek isteniyor. İnsanlar da bunları okuyup izledikten sonra kendilerince bir 'fikir' edinmiş oluyorlar ve bu 'fikirler' de toplumda çok sert bir biçimde yankı buluyor."
Özbek tüm bu yaşananlara rağmen umutlu. "Bunların aşılacağını ümit ediyoruz" diyor.
"Bu tepkiler yeni bir durum değil. Ortadan kalkmasının da genel toplumsal uzlaşmayla, insanların kendilerinden olmayan kişilere yeni bir perspektifle yaklaşmasıyla gerçekleşebilir."(BÇ)