* Görsel: Pixabay
"Biseksüelim ve sonbaharda evleniyorum. Heyecanlıyım, tedirginim, korkuyorum ve öyle mutluyum ki. Evlenmeyi seçiyorum çünkü bu kişi en iyi tarafımı ortaya çıkarıyor. Bu kişi bir erkek. Ben hâlâ biseksüelim."
Oyuncu Stephanie Beatriz ABD'nin GQ dergisi için kaleme aldığı yazıda bir erkekle evleniyor olmanın kendisini daha az biseksüel yapmayacağını, hâlâ biseksüel olduğunu kısaca bu sözlerle anlatıyor.
Biseksüellik her ne kadar tarihsel olarak "iki cinsiyete de çekim duyan" şeklinde tanımlanmış olsa da son yıllarda ikili cinsiyet rejiminin dayattığı anlayış bir kenara bırakılarak "duygusal/cinsel olarak birden fazla cinsiyete çekim duyan bir cinsel yönelim" şeklinde ifade ediliyor.
ABD'de yaşayan bir grup hak savunucusunun girişimiyle 23 Eylül de 1999 yılından bu yana Biseksüel Görünürlük Günü olarak kutlanıyor.
Fakat diğer yandan, farklı cinsel yönelimleri olan yetişkinlerle yapılan araştırmalar biseksüellerin açılma oranının gey ve lezbiyenlere kıyasla çok daha düşük olduğunu, gey ve lezbiyenlerin yüzde 75'i hayatlarındaki önemli kişilerin cinsel yönelimlerinden haberdar olduğunu söylerken söz konusu oranın biseksüel bireyler için sadece yüzde 19 olduğunu ortaya koyuyor.
Dahası, Journal of Bisexuality dergisinde yayınlanan ve 600 biseksüel kadını kapsayan bir araştırma da heteroseksüel cis erkeklerle ilişki içinde olan biseksüel kadınların cinsel yönelimlerini açıklama ihtimalinin lezbiyen cis kadınlar, biseksüel cis kadınlar veya biseksüel cis erkeklerle ilişki içinde olan biseksüel kadınlara oranla daha düşük olduğunu gösteriyor.
Gerek konuyla ilgili dile getirilen uzman görüşleri gerekse kişilerin anlatımları bu durumun ardında ayrımcılığa ve nefret söylemine varan önyargıların yatıyor olabileceğine, bu tür tavır ve söylemlerin özellikle heteroseksüel ilişki içindeki biseksüelleri etkilediğine işaret ediyor.
Biz de bu yazıda heteroseksüel ilişkideki biseksüellerin genel olarak toplum tarafından karşı karşıya bırakıldıkları ayrımcılık ve önyargıları, ilişki içinde oldukları kişiler tarafından maruz bırakıldıkları baskı ve ikilemleri, zaman zaman LGBTİ+ toplumunun da içinden gelebilen olumsuz yorum ve eleştirileri kişilerin anlatımları üzerinden ele almaya çalışacağız.
"Oraya 'biseksüel' yazmak benim için önemliydi"
Psychology Today'den Theresa E. DiDonato ve Perrin Robinson'un da ifade ettiği üzere, biseksüel bireyler hayatlarının hemen her alanında bir dizi önyargı ve yanlış kanıyla mücadele etmek zorunda kalıyor.
Biseksüelliğin "geçici bir evreden" ibaret olduğu, biseksüel kişilerin "sadece yeni bir şeyler denemek istediği" ya da hangi cinsiyete ilgi duydukları konusunda "henüz karar ver(e)medikleri" söylenebiliyor.
Bu söylemlere ise "biseksüellerin aldatma ihtimalinin daha yüksek olduğu", "bencil" ya da "aklı karışık" oldukları şeklindeki önyargı, basmakalıp düşünce ve yanlış kanılar, yani aslında bolca bifobi eşlik edebiliyor.
Kendi dar görüşlerinden zerre şüphe duymayan kişiler 'karşı' cinsle birlikte olan bir biseksüel ile karşılaştıklarında ise bunu adeta kendi haklılıklarının bir ispatı olarak görüp bu yönde fikir beyan etmekten çekinmiyor.
Erkek partnerinden bebek bekleyen biseksüel bir kadın hastanede yaşadığı ayrımcılığı şu sözlerle anlatıyor örneğin:
"Yeni bir şehirdeydim ve bir doktora ihtiyacım vardı. Ben de medikal öykümü, partnerlerimi vs. yazarak formu doldurdum. O zamana kadar sadece erkek arkadaşımla ve bir kadınla olmuştum, bu yüzden o forma biseksüel olduğumu yazmış olmam büyük bir olaydı. Yani, en azından benim için öyleydi, çünkü hayatımda ilk defa kendimi bu şekilde tanımlıyordum.
"Bir yıl kadar sonra, hamile kaldığımda, durumu teyit etmek için tekrar doktora gittik. Bebeğimizin kalp atışlarını ilk kez duyup gerçek bir varlık olduğunu ve hayatımızın değişmek üzere olduğunu gördükten hemen sonra hemşire beni muayene etmek için odaya geldi.
"Erkek arkadaşım o esnada dışarı çıkmıştı. Hemşire yanıma gelip sinsi bir sesle bana şöyle dedi: 'Sanırım hasta bilgilerinden biseksüel ibaresini kaldırabiliriz artık, değil mi? Bu sadece geçici bir evreydi'."
Bir cinsel yönelim olarak biseksüelliğin 'ha deyince' değiştirile(bile)n ya da değiştirilmesi gereken bir şey olmadığı elbette aşikardı.
"Bir erkekle evlendim, çünkü ona aşıktım"
Yukarıda okuduğumuz anlatım aslında bir yandan temel bir önyargıya da işaret ediyor. Yazının girişinde görüşlerini paylaştığımız Beatriz'in de altını çizdiği üzere, toplum kişilerin cinselliğini belli bir anda birlikte oldukları kişiye yükledikleri cinsiyet üzerinden tanımlama eğilimi gösteriyor.
Diğer bir deyişle, birlikte olan iki erkek veya kadına otomatikman gey veya lezbiyen kimliği yakıştırılırken bir erkek ve bir kadının birlikte olması her iki tarafın da heteroseksüel olduğu çıkarımını beraberinde getirebiliyor. Bu durum ise 'karşı cins' ile ilişki içindeki biseksüel bireylerde – haklı olarak – biseksüelliklerinin "silindiği" (bi-erasure) hissi uyandırıyor.
Oprah Daily için kaleme aldığı yazıda ABD'li serbest yazar-editör Irina Gonzalez bu hissi kısaca şu sözlerle ifade ediyor:
"Artık bir erkekle evli olduğum için bazı insanlar hangi cinsiyeti 'tercih ettiğimi' sonunda 'çözdüğümü' varsaydı. Biseksüelliğimin birdenbire ortadan kalktığına ya da bu konunun artık kapandığına ilişkin varsayımları – sanki artık bir erkekle evli olduğum için kadınlara karşı çekim duymamayı seçebilirmişim gibi – bende tüm kimliğimin silindiği hissi uyandırdı.
"Kendimi birdenbire heteroseksüel toplumun onlara uymamı söyleyen baskısıyla karşı karşıya hissettim. Çünkü birdenbire heteroseksüelmişim gibi görünmüştüm. Bu süreçte yeni heteroseksüel görüntümü reddediyor gibi görünen kuir toplumunun da baskısını hissettim.
"Sırf biriyle ciddi bir ilişki içinde olduğum için ve sonunda bir cinsiyeti 'seçtiğim' için biseksüelliğim silinmiş gibiydi. Fakat olan bu değildi.
"Bir erkekle evlendim çünkü kocam âşık olduğum ve hayatımda ilk defa kendimi gelecekte birlikte gördüğüm insandı. Erkek olduğu için değil hayatımda tanıdığım en iyi yürekli ve en cömert insan olduğu içindi... Onun destek ve ilgisi daha iyi bir ben olmamı sağladığı içindi..."
Aslında benzer görüşleri pek çok farklı mecrada görmek mümkün:
"Sırf heteroseksüel bir erkekle evlendiğim için biseksüel kimliğimden uzaklaşmış hissetmiyorum. Biseksüelliğim görünmezmiş gibi hissediyorum."
"Partnerimle flört etmeye başladığımda herkes tekrar heteroseksüel olduğumu varsaymaya başladı çünkü heteroseksüel bir ilişki içindeydim. Biseksüelliğimin artık geçerli olmadığını hissettim ve bu beni yaraladı. Bir an için kabul edildiğimi hissedip hemen sonrasında reddedilmenin darbesiyle sarsıldım. Tıpkı eskiden olduğu gibi kimliğim silinmiş gibi hissettim."
"Heteroseksüel olmak nasıl bir his?"
Bunun gibi örnekleri çoğaltmak mümkün olsa da heteroseksüel ilişki yaşayan biseksüel bireylerin anlatımları zaman zaman LGBTİ+ toplumundan gelen eleştirilerle de karşı karşıya kaldıklarını gösteriyor.
Bazı biseksüel kişiler heteroseksüel ilişkide oldukları için "kolaya kaçmakla" ya da "ayrıcalıklı olanı seçmekle" suçlandıklarını söylüyor.
İki biseksüel kadının yaşadıklarını kendilerinden dinleyelim:
"Cinselliğimin ciddiye alınmadığını hissettim çünkü heteroseksüel bir ilişkide olma ayrıcalığını yaşıyordum. Bunun anlamı diğer kuirlerin karşı karşıya kaldığı ayrımcılığa maruz kalmamamdı — Bunu kabul ediyorum. Heteroseksüel ilişki yaşayan biri olarak herhangi bir heteroseksüel kadın olduğumu varsaymak kolay. Bu durum insanlara açılmamı zorlaştırıyor. Çoğu zaman açılmayı reddediyorum — Erkek arkadaşının yanında otururken biseksüel olduğunu söylemek zor. İnsanlar erkek arkadaşım olduğu için heteroseksüel olduğumu varsaydığında onları nadiren düzeltiyorum çünkü bazı taraflarımı gizlemek tüm benliğimi savunmaktan daha kolay."
"Kuir arkadaşlarıma bir erkekle ilişki yaşadığımı söylemekten kaçındım. Sanki yeni baştan açılmak gibi... Buna karşı bir dirençle karşılaştım. Bana güven duyulmadığını hissettim. İnsanlar sanki kendini en çok özdeşleştirdiğin toplum tarafından toplumun kıyısında tutulduğunu düşünmeden senin aktif bir şekilde en ayrıcalıklı yolu seçtiğini düşünüyordu. Bu ilişkide yeniyim ve hâlâ bu iki dünya arasında yolumu bulmaya çalışıyorum... Arkadaşlarımlayken bile şaka yollu ufak tefek saldırgan söylemlerle karşılaşıyorum: 'Heteroseksüel olmak nasıl bir his?'."
"Cinselliğim ve partnerim arasında kaldım"
Tabii tüm bu öğrenilmiş reflekslerin, hayatın hemen her alanında rastlanabilen bu ayrımcı ve önyargılı söylem ve tavırların, kısacası bifobinin her çeşidinin özellikle biseksüel bireylerin 'karşı' cinsten heteroseksüel partnerleri üzerinde olumsuz bir yansıması olabiliyor.
Elbette partnerlerinin biseksüel olmasını 'sorun etmeyen', birlikte oldukları insanın sırf biseksüel olduğu için aldatma ihtimalinin daha yüksek olduğunu düşünmeyen, değer verdikleri insanın cinsel yönelimini 'kafa karışıklığına' veya 'bencilliğe' yorup savuşturmaya çalışmayan, sevdikleri insanın cinselliğini keşfetmesine ön ayak olup gerekirse bir süre açık ilişki yaşamaya ya da ilişkilerine ara vermeye gönüllü olan heteroseksüel partnerler de var.
Fakat diğer yandan, çeşitli mecralarda kendi deneyimlerini paylaşan biseksüel kişilerin anlatımları heteroseksüel ilişki içindeki biseksüellerin partnerlerinin baskısına maruz kalabildiğini, bu baskıların ise kişiler üzerinde biseksüel kimliklerinin 'silindiği' hissi uyandırdığını gösteriyor.
Biseksüel bir kadın İngiltere'nin The Guardian gazetesinden Pamela Stephenson Connolly'e şöyle soruyor örneğin:
"Bir erkekle neredeyse dokuz yıldır ilişki yaşayan biseksüel bir kadınım. Önceki ilişkilerimde bu konuda açık olduğumda karşılaştığım tepkiler yüzünden yıllarca cinselliğim önemsizmiş gibi davrandım.
"Aynı zamanda partnerimin bize eşit şans vermemesinden ya da bununla ilgili ahlaki sorunları olmasından korktum.
"Dört yıl kadar önce partnerime dürüst davranarak biseksüel olduğumu söyledim. Fakat yıllardır dürtülerimi baskılamayı sürdürüyorum ve şimdi sanki arzularım bu baskılamadan daha baskın çıkıyormuş gibi hissediyorum. Partnerim onunla kalmam konusunda bana ültimatom verdi – Ya da onunla olmayıp cinselliğimi öyle keşfedebilecekmişim. İki arada kaldım."
"Birbirinizi dinleyin"
Stephenson Connolly'nin bu sözlere cevaben yazdıkları aslında benzer bir baskı ve ikilem yaşayan herkese yol gösterir nitelikte:
"Eğer her iki seçeneğe de eşit derecede önem veriyorsan o zaman yapman gereken şey şuna karar vermek: Seni gerçekte olduğun halinle görmeyen, seni öyle kabul edip tanımayan biriyle ilişki yaşamak konusunda istekli misin? Yoksa rahatça yoluna devam edebilir misin?
"Fakat bazen gerçek cinsel yönelimin ve ihtiyaçların konusunda partnerinin eğitim ve anlayış sahibi olması için çabalamak, verdiğin çabaya değebilir. Bunu destek grupları, terapi veya konu hakkındaki metinler, videolar ve konuşmalar yardımıyla sağlayabilirsin.
"Partnerinin gerçek duygularını onunla empati kurarak dinlemek ve kendi duygularını da aynı şekilde ifade etmek önemli olacaktır. Çünkü bu, onun endişelerinin kaynağının ne olduğunu anlaman konusunda hayati öneme sahip: Endişelerinin ne kadarı görüşlerine dayanıyor? Ne kadarının ardında seni kaybetme korkusu yatıyor? Ne kadarı kıskançlıktan kaynaklanıyor?
"Her ikiniz de dinlenmeyi ve anlaşılmayı hak ediyorsunuz. Sadece birbirinizi dinlemeye cesaret etmek için çaba göstererek gerçek bir anlayışa varacağınızı ve böylelikle bir karar alabileceğinizi zannediyorum."
Olumsuz duygular, depresyon, anksiyete...
Partnerinin kendisi ve cinselliği arasında seçim yapmasını istediği The Guardian okuru sonunda nasıl bir karara vardı bilinmez. Fakat şurası bir gerçek ki biseksüel bireyler – tıpkı kimlikleri ve cinsellikleri baskılanan tüm LGBTİ+lar gibi – bu ayrımcılık ve önyargıların yanı sıra tüm bunların beden ve ruh sağlıkları üzerindeki olumsuz etkileriyle de baş etmek zorunda kalıyor.
Hatta yurtdışında yapılan bazı araştırmalar biseksüel bireylerin gey, lezbiyen ve heteroseksüel bireylere kıyasla daha büyük bir depresyon ve anksiyete riskiyle karşı karşıya olduğunu ortaya koyuyor.
Dahası, hayatınızdaki kişilere açılmamak bir dizi sebepten ötürü gerekli bir tercih gibi görünse de yapılan araştırmalar gizlenmenin yarattığı stresin ilişkilerin zarar görmesine, utanç ve suçluluk gibi olumsuz duygulara, anksiyete ve depresyon belirtilerine yol açabileceğini gösteriyor.
Peki, heteroseksüel bir ilişki içindeyseniz ve partnerinize açılmak istiyorsanız nasıl bir yol izlemek gerekiyor? Uzmanlar ne öneriyor?
Heteroseksüel ilişkideki biseksüellerin karşı karşıya bırakıldıkları önyargı, ayrımcılık ve baskıları kendi anlatımları üzerinden ele almaya çalıştığımız bu yazıya Vice internet sitesinde yayınlanan "Heteroseksüel ilişkide biseksüel olarak açılmak" başlıklı yazıda paylaşılan önerilerle son verelim.
Amanda Kohr söz konusu yazıda kısaca şöyle diyor:
Heteroseksüel ilişkide biseksüel olarak açılmak
"Eğer partnerinizin olumsuz tepki vereceğini düşünüyorsanız ya da duygularınızı paylaşmaya henüz hazır değilseniz önce bir uzmanla, güvendiğiniz bir arkadaşınızla, sevdiğiniz biriyle veya o esnada yaşadıklarınızı anlayacağını tahmin ettiğiniz bir kuir arkadaşınızla konuşmayı düşünebilirsiniz. LGBTİ+ olumlayıcı terapistlik eğitimi alan Tamala Poljak cinselliğini sorgulayan kişilerin sağlam bir destek sistemleri olmasının bu açıdan hayati öneme sahip olduğunu söylüyor.
"Sevdiğiniz kişiyle konuşmak için kendinizi hazır hissediyorsanız yorgun olduğunuz veya dikkatinizin dağınık olduğu bir anı seçmeyin; bir kavganın ortasında ya da tansiyonun yüksek olduğu herhangi bir anda konuşmaktan kaçının. Bunun yerine her ikinizin de rahat hissettiği, cumartesi günü sabah kahvenizi içerken olduğu gibi acelenizin olmadığı bir anı seçin.
"Partnerinizle konuşmadan önce her şeyi çözmüş olmak zorunda değilsiniz. Cinsellik koçu Isabelle Frappier parterinizle konuşurken ona sorgulama ve keşfetme evresinde olduğunuzu söylemenin, sonrasında da bunun nasıl görünmesini istediğinizden bahsetmenin gayet iyi bir yol olduğunu söylüyor. Eğer istemiyorsanız bir etiket seçmek zorunda değilsiniz.
"Frappier, 'Partnerinize nasıl hissettiğinizi, ne keşfetmeyi istediğinizi ve bunun ilişkiniz içinde nasıl görünmesini hayal ettiğinizi açıklayın' diyor. Cinsel ifadenizin ilişkinin bir yansımasından ziyade yeni bir yanınızı keşfetmekle ilgili olduğunu partnerinize söylemenin mantıklı olduğunu söylüyor.
"Konuşmayı bitirdikten sonra partnerinize paylaşımda bulunmak için alan tanımanın ve ne hissettiğini gerçekten dinlemenin önemli olduğunu ifade eden Frappier, 'Bu durumu sorun etmeyebilirler ya da duyduklarını sindirmek için biraz zamana ihtiyaçları olabilir' diyor.
Çift terapisi, eylem planı, muhtemel ayrılık...
"İlk konuşma umduğunuz kadar iyi gitmediyse stres olmayın; bu, muhtemelen yapacağınız pek çok konuşmanın ilkiydi. Travma ve ilişki uzmanı terapist Jared Anderson bu konuşmalardan herhangi biri çok kızışırsa ya da fazla duygusal bir hal alırsa ara vermenin ve her iki taraf da sakinleştiğinde konuya geri dönmenin iyi bir fikir olduğunu söylüyor.
"Çift terapisi de oldukça faydalı olabilir.
"İlk konuşmalarınızı yaptıktan sonra, yardımcı olabileceğini düşündüğünüz herhangi bir ilave destek aradığınızda partnerinizle birlikte bir eylem planı yapmak isteyebilirsiniz. Eğer partnerinizi de cinsel keşfinize dahil etmek istiyorsanız – ve o da bu durumdan rahatsız değilse – bu plan kuir etkinliklere katılma, birlikte kuir porno izleme, rol yapma, üçlü seks ve/veya eş değiştirmeyi kapsayabilir. Eğer cinselliğinizi partneriniz olmadan keşfetmeyi tercih ediyorsanız, açık ilişki yaşamayı partnerinizle konuşmanız gerekebilir.
"Bu tarz bir keşif tüm durumlar için yerinde bir seçim olmayacaktır. Frappier'in de vurguladığı üzere, hangi yolu seçerseniz seçin sınırlar ve güvenlik konularını ele almak önemlidir. Sınırlar konusunda bir çeşit ortak karara varmak için uğraşıyorsanız, bu durum keşifle ilgili konuşmanın sonsuza kadar bittiği anlamına gelmez. Özellikle partnerlerden biri bir şekilde evlilik konusunu yeniden ele almak istiyorsa, çiftlerin bu konuda birden çok konuşma yapması oldukça yaygın bir durumdur.
"Bir kişinin filizlenen cinselliğini var olan ilişkisi dışında keşfetmek istemesi mantıklı olduğu gibi, diğer partnerin de 'Bana uymaz' demesi bir o kadar mantıklıdır. Bazı durumlarda her iki birey için de kendi yollarına gitmek onların iyiliğine olabilir... Ve bu da sorun değildir..."
(SD/AÖ)