Yasaklara alışmış Türkiye, yeni yıla, bu defa sağlığı korumak amaçlı bir yasaklar silsilesinin Meclis'ten geçmesiyle başladı. Artık sigara lokanta, bar, kafe, hastane, cami okul bahçesi, vapur, statta içilemeyecek.
Sigara Yasağındaki Eksik Sorgulanma
1) Sigara Tekelleri:
Sigara, Kızılderililer’in dünyadan aldığı en iyi intikam olarak tanımlanır. Sigaranın yasal sakinleştirici oluşu da göz önüne alındığında, sıkıntılar dünyasında sigara, tehlikelerine rağmen, bile bile kullanılan bir bağımlılık.
Son 20 yıldır sigaraya karşı girişilen mücadele birçok koldan devam ediyor. Ancak bu mücadelenin ilginç yanı sigara tekellerini göz ardı ederek kişisel bırakmaya yönelip yasak koyma ötesine geçemesi. Sigara tekelleriyle mücadele etmeme nedenlerinin başında bu tekellerin aynı enerji tekelleri gibi, güçlü bir lobiye ve doğal olarak güçlü bir sermayeye sahip olmaları var.
Öyle ki sigara tekellerine bulaşmanın yaratacağı durumu Hollywood, The Insider (Köstebek) filminde çekinmeden ama çözmeden gösteriyor. Bu filmde Russell Crowe’nin oynadığı kimyacı karakteri, çalıştığı sigara tekelinin kullandığı maddeleri açıklamaya çalıştığı anda tüm devlet kurumlarınca silindir gibi eziliyor.
Sigara tekelleriyle mücadele etmeden yapılacak herhangi bir sigara karşıtı mücadele, sorunların kökenine inmediğinden hiçbir zaman tam çözüme ulaşamaz.
2) Maliyetler:
Sigaranın kapitalizm için yarattığı değer sigaraya yapılan harcamayla da doğru orantılı. Sigaraya harcanan para sadece Türkiye’de ortalama 15 milyon dolar.
Ekonomiyle az çok ilgilenen herkes bilir ki maliyet hesabının özü masrafın en aza indirilmesidir. Ve kapital anlamında maliyet hesabı malın üretiminden başlayarak alıcıya ulaşına kadar geçen süreci de içine alır.
Türkiye açısından ele alırsak, son yıllarda sigara zamları sigaranın maliyetinin artması nedeniyle değil, devletin sigarayı öncelikli gelir kalemi olarak görüp artırdığı vergi oranlarından yapılıyor.
Eğer devlet vergilerle sigara fiyatlarının artacağını ve böylece sigaranın içilmeyeceğini düşünecek kadar safsa, rakıdaki tüketim azalmasının sebebinin şarap ve bira tüketimindeki artış oluşunu nasıl açıklayacak.
Bu noktada sigara maliyetleri çoğunlukla sigaradan kaynaklı hastalıkların tedavisi için harcanan para olarak ele alınıyor. Türkiye’de sigara için harcanan sağlık giderleriyse yaklaşık üç milyon dolar.
Kapitalizm için sağlık
Genel Sağlık Sigortasının, sosyal haklarda yaratacağı tahribatı ele aldığımız bu günlerde, "bayram değil seyran değil" diyerek, kapitalizmin sağlığımıza bu kadar dikkat etmesinin nedenini sorgulamalı.
Herhangi bir nedenle hasta olup, işe gelmeyen bir kişi kapitalizm için iş gücü kaybından başka bir anlam taşımaz. Bu nedenle işe gitmeyen bir insanın grip ya da kanser olmasının kapitalizm için anlamı aynı: işgücü kaybı.
Ayrıca şunu da belirtelim ki sağlık gideri sermaye tarafından değil, çalışanlardan kesilerek oluşan havuzdan karşılanıyor, bizzat emekçiler ödüyor.
Ancak kapitalizm için sağlık giderlerinin her kuruşu kendisi için kullanacağı sermaye demek. Örneğin sigara için harcanan üç milyon dolar emekçilere akıtılması gereken ama emekçilerin sigara yüzünden harcayamadığı değer.
Yani sigara aynı zamanda hastalık yaratmasaydı, sigaraya harcanan para 10 milyon dolar değil 13 milyon dolar olacaktı. Kapitalizm ve sağlık ilişkisinde suçu direk kapitalizme atarak aslında kolaycılığa kaçmıyorum.
Habere göre Almanya’da IT bilgisayar firmasında sigara içmeyen üç kişi, patrondan "sigara içilmeyen ortam" talep ettikleri için işlerinden kovuldu. Alman patronun sigara içmeyen çalışanlarının talebini, "iş barışına saldırı" olarak tanımlaması kapitalizm ve sağlık ilişkisini gösteren en iyi örneklerden biri.
Bu yazı sigaranın sağlığa zararlı özelliklerini masumlaştırma amacını asla taşımıyor. Kısaca sigaranın varlığı sadece bireysel tercihlere değil, toplumsal ilişkilere de derinden bağlı. Sigaranın içimini engellemenin biricik koşulu, sigara üretiminin yasaklanmasından geçiyor.
Bu nedenle sigaranın bırakılması noktasında bireysel çabaya ya da yasaklara bel bağlamak sigaranın içilmemesine değil tam tersine artışına katkı sağlar. Çünkü kapitalizmin büyük kâr elde ettiği bir alanı sırf insan sağlını düşünerek bırakacağına inanmak saflık. (DEZ/GG)