12 Eylül 1980 darbesinin asla konuşmayan havacı generali Şahinkaya, darbe döneminde, kendisi hakkında ortaya atılan ağır rüşvet ve çıkar sağlama iddialarına karşın darbe destekçisi gazetecilerin "Paşam artık bir cevap verin de kamuoyunu rahatlatın" çağrılarını umursamamış ve tek kelime konuşmamıştı.
30 yıl sonra aniden arz-ı endam edip, tüm söylenenlerin "iftira ve gerçek dışı" olduğunu, "şimdi lojmandan çıksa kirada oturmak durumunda" olduğunu, mazlum bir maskın arkasından, mağdur insanın ses tonuyla, ifade buyurdu; 12 eylülün haklılığına olan inancını dile getirdi.
Darbeci generale göre:
* " Time dergisinin, dünyanın en zengin 50 generali listesinde yer aldığı" iftira idi.
* "Ortağı olduğu seramik fabrikasının aslında küçük bir hissedarı idi", abartılmıştı.
* "Şirketinin, hava kuvvetlerinin ihalelerini hep alması" bahse konu olmazdı.
Emir komuta düzeni seramik fabrikasının hizmetinde
30 yıl az bir süre değil ama hatırlamak için çoook uzun bir süre de sayılmaz. Şu seramik fabrikası meselesi hakkında bir iki kelam etmek icap ediyor.
Petrol Ofisi devletin milli akaryakıt dağıtım şirketi olarak çok güçlü bir kamu kurumudur.O yıllarda Türkiye'de PO'nun dışında çok uluslu şirketler Shell, BP, Mobil ve TP ( Türkpetrol ) faaliyet gösteriyordu.
Devletin belirlediği yasal mevzuat gereği ordu, belediyeler, tüm kamu kurumları, hastaneler, okullar, kamu işletmeleri akaryakıt ve madeni yağ ihtiyaçlarını PO'dan almak zorundaydılar.
Bu nedenle PO piyasanın devi olarak anılıyordu. Ayrıca ülkede bir petrol sıkışıklığı yaşandığında, yabancı şirketler kendi bayi istasyonlarına akaryakıt veremezken, PO bayileri bu sıkıntıyı yaşamıyorlardı.Bu gibi etkenler nedeniyle PO, petrol ve akaryakıt piyasasında ticaret yapmak isteyen bayi adaylarının ve giderek yabancı şirket bayilerinin de tercihi oluyor, PO istasyon şebekesi giderek yaygınlaşıyordu. Sonunda istasyon sayısı tüm çokuluslu şirketlerin istasyon toplamını üçe dörde katlamıştı..
12 Eylül darbesinden hemen sonra, Kenan Evren'in Harbiye'den sınıf arkadaşı olan emekli Yarbay Avni Çoker Petrol Ofisi genel müdürlüğüne getirildi. Kurumu, derhal askeri disiplinle yönetmeye başlayan emekli komutan, çok ilginç kararların uygulama emrini de aynı hızla verip sıkı takipçisi oluyordu.
Petrol Ofisi tuvaletleri için siparişler
Yaşı ellinin üzerinde olanlar, karayolu yolculuklarında akaryakıt istasyonlarının tuvaletleriyle ilgili "acı" hatıralara gözlemlere sahiptirler. Avni Çoker, istasyonların görünüm standardını askeri karakollar gibi tek tip hale getirme kararını verdi ve derhal uygulamaya koydu. Buna göre bir ay içerisinde boya badana yapmayan, istasyonun genel görünümünü düzeltmeyen bayiye mal teslimatı yapılmayacağını talimatlandırdı.
Bu karar, Bölge Müdürlükleri bünyesindeki satış/saha ekiplerince bayilere duyuruldu ve denetimler başladı. Tabii bu genel temizlik ve aynı renk boya badana, aynı amblem ile standart oluşturulurken, korkunç tuvaletlere de el atıldı. Sayın umum müdürün bütün PO istasyonlarının tuvaletlerinin tavana kadar fayans, zeminin belli bir marka seramik yer karosuyla kaplanması isteği ve bu konuda hiçbir mazeret tanımama kararlılığı, lisan-ı münasiple operasyonel ekiplere talimat olarak teleksle geçildi.
Ancak önceden hesaplanamayan bir sorun vardı. Bazı istasyon sahipleri istasyon tuvaletlerini önceden seramikle kaplamış, tavana kadar olmasa da yarıya kadar fayans yapmıştı. Bu talimatın bu durumdaki istasyonlara nasıl uygulanacağı netleşmeliydi. Bu istasyonların müeyyide dışı tutulmasının hakkaniyete uygun olacağı kanaati bölge müdürlerine, onlar tarafından da umum müdür Avni albaya iletildi. Akla ihtiyacı olmadığını söyleyen Avni Çoker talimatın istisnasız uygulanacağını tekrar talimatlandırdı.
Türkiye'nin o yıllarında istenen seramik markalarını tedarik etmek, köy istasyonları, küçük kasabalar, doğu - güneydoğu ve uzak küçük şehirlerde mümkün değildi, çünkü satılmıyordu.
Verilen süre sonunda, yapılan denetimlerde pek bir şeyin değişmediği tespit edildi.Bu kadar çok sayıda istasyona, akaryakıt verilmeme müeyyidesinin uygulanmasının kaos yaratacağı dikkate bile alınmadan mal teslimatları durduruldu ve kıyamet koptu.
O şirket Kalebodur!
"Allahın gurban, bize en yakın o istediğiniz marka seramikçi 900 km uzakta ben ne yapam, yav müdürüm nerden bulim nerden getirim" feryatları fayda sağlamadı, binlerce istasyon sahibi bir biçimde bu markayı bulmak almak için seferber oldu.Yaz geliyordu, mazotun benzinin en fazla satılacağı mevsimde malsız kalmak olacak iş değildi.Yüzlerce, binlerce km yol tepildi, akraba, eş, dost, hemşerilere paralar havale edilip, otobüs bagajlarında getirtildi malzemeler.Bir de ne olur ne olmaz çatlar patlar kırılırsa hemen el altında yedeği onarım için bulunsun diye lazım olandan çok daha fazlası alındı.
Bu arada, henüz PO ile alakası olmayan yabancı şirket bayileri de "ne olur ne olmaz PO yaptırıyorsa bizim şirket de isteyebilir veya PO'ya transfer olursam tuvaletim de istedikleri gibi yapılmış olur" düşüncesiyle, illa "o marka" seramiği aldılar, WC'lerini yaptırdılar.
Kenan Evren paşa "Asmayalım da besleyelim mi, bir garson benden fazla maaş alıyor" diye vecizeler döktürürken, sınıf arkadaşı Avni Çoker albay, tamamlanan seramik operasyonundan sonra, pek düşkünü olduğu ve hediye edilmesinden de pek müteşekkir gözüktüğü purolarını keyifle tüttürüyordu.
Çünkü, o binlerce istasyona cebren, tehditle, en ağır müeyyide ile döşetilen seramik yer karoları "KALEBODUR" markaydı. Fabrikanın "hissedarı" gözüken ortağı da Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahisn Şahinkaya'ydı. (MB/EK)