bianet, medya çevirmenliğine duyduğum ilgiyi, pratiğe çevirmeme büyük olanak tanıdı. Hem gazetecilik hem de çevirmenlik niteliklerimi kullanarak tek bir staj sürecinden iki farklı deneyim kazandım.
20 gün süren serüvenimde, evrensel olayları takip etmem ve yabancı haberleri Türkçeye kazandırmam bana olağanüstü artı değer kattı. Bir araştırmacı gazetecinin günlük rutinini benimsedim ve çalışma ortamındaki meslektaşlarım sayesinde farklı bakış açıları edindim.
İngilizcede bir söz var; “There are two sides to every story”. Motamot çevirisi, “Her hikâyenin iki tarafı vardır.” Bu atasözünün en yakıştığı mesleğin gazetecilik olduğu kanaatindeyim. Zira çok kutuplu dünyada çoğu basın kuruluşu olaylara sağdan veya soldan bakmayı benimsemiş. Yıllar boyu “böl ve yönet” mantığı ile işleyen habercilik sektörüne herhangi bir taraftan değil, yukardan bakmayı öğrendim. Kuşbakışı bakmak, büyük resmi gözler önüne seriyor. Bu da dogmalar yerine salt gerçeği gün yüzüne çıkarıyor. Medya yardımı ile topluluğu provoke edip milleti galeyana getirmek dünyanın en kolay işi. Asıl zor olan ise bütün ideolojilerden soyunup bağımsız ve namuslu gazetecilik yapabilmek. Bu noktada bianet’in beni daha vizyoner bir birey olarak topluma geri kazandırdığı kanaatindeyim.
Daha önce de dediğim gibi, her hikâyenin iki tarafı vardır. Bu hikâyede ise gölgede kalan taraf, çalışma saatlerinin esnek olmaması. İlerleyen dönemde hibrit modele geçilmesinin, çalışanların rahatlık seviyesini yükselteceği ve alınan verimi artıracağı görüşündeyim.
Son olarak, şunları söylemek istiyorum. Bağımsız basının ve ifade özgürlüğünün ayaklar altına alındığı bir dönemde bianet’in verdiği mücadele takdire şayan. Fırtınanın orta yerinde, buzların arasından çıkıvermiş bir kardelensiniz. Yaşasın hürriyet. Kahrolsun istibdat.
(BBA/VC)