Sağlık emekçilerinin sorunları saymakla bitmez, hangisi daha önemli/öncelikli tartışmasını da neredeyse sayıları 1 milyona dayanan bir çoklukta sadeleştirmek güçlükler taşır. Tartışmalar kaynağına odaklanabilse, ortak enerji günlük çözümler yerine köklü çözüme yöneltilebilse elbette iyi olur ama istense de henüz sağlanamadığı görünüyor, biliniyor. Bunun olabilmesi ortak ruhun oluşturulması, yakalanmasını, bu da kritik bir sayının birleştirici değerler ve söylemde buluşmasını gerektiriyor. Sözün özü "çok ses tek yürek” hali!
Öncelikler konusunda Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) 2018 Mart’ında –bir kez daha- talepleri dile getirdiğini biliyoruz.
Taleplere ve 14 Mart’tan bugüne Hükümet’in yaptıklarına bakınca önemli ölçüde “karşılandığını” görüyoruz!
Hatırlatmakta yarar var. Sağlık alanındaki meslek örgütü, sendika ve derneklerle ortak yapılan basın açıklamasında “14 Mart’ta 4 Acil Talep” başlığı altında talepler şöyle sıralanmıştı:
"Yıpranıyoruz, hakkımızı istiyoruz… Fiili hizmet zammı yasa değişikliği önerisi bekletilmeden yasalaştırılmalı…”
"Sağlık çalışanlarının ücretleri ve emeklilik aylıkları insanca yaşamaya izin verecek şekilde düzenlenmeli…”
“Sağlıkta şiddeti önleme yasa tasarısı yasalaşmalı…”
“Sağlık ve sosyal hizmetler alanında güvenlik soruşturmaları kaldırılmalı…”
Yukarıda taleplerin bir bir “karşılandığını” söyledik. Cumhurbaşkanlığı sözcüsü gibi konuşursak “Temmuz 2018’de hekimler için emekli aylıklarına 1 Ocak 2019’dan geçerli olmak üzere 1500-2000 lira zam ve yıpranma payı için düzenleme yapıldı. Kasım ayında da sağlıkta şiddeti önlemek için yeni bir torba yasa çıkarıldı”.
Doğru mu? Doğru! İlgilisi TTB sayfalarından Hükümetçe yapılanların savunulamayacak düzeyde utanç verici olduğunu okuyabilir. Daha ötesi TBMM’de sağlıkta şiddeti önlemeyle ilgili her türlü akıl fikir çalışması ve planı yapılmış, raporu 2013 Ocak’ta yayımlanmışken üç gün önce, 25 Kasım’da en yetkilinin “Sağlıkta Şiddeti Önleme Eylem Planı hazırlıyoruz” demesidir.
***
Kısaca özetlediğimiz ciddiyetsiz son gelişmeler de göz önüne alındığında başta hekimler olmak üzere sağlık alanında değerler savunusu ile hak savunusunun iç içe/aynı zeminde çok daha görünür yapılması en etkili yol olarak öne çıkıyor. Bahsettiğimiz uzun bir süredir dillendirdiğimiz tıbbiyeliliğin olumlu değerlerini 2019 Türkiye’sinde güncel bir içerik ve dille ete kemiğe büründürmek.
Yakın tarihimiz, misal 1980’den bu yana hekimlere yönelik iktidarlarca yürütülen -en hafif deyimiyle- saldırgan yaklaşımın gerekçesinin daha köklü bir geçmişte olduğunu düşündürtüyor. Muhtemel ki hekimler otoriter, totaliter diye eksik olarak tanımlanan özlemlere karşı mücadele vermiş bir tarihsel birikimin taşıyıcısı olmakla rahatsız edici oluyor:
“Biliniyor ki “mektebi tıbbiye talebesi daima sarayın aleyhine ahrarane (özgürlükçü, hürriyetçi) fikirler taşımıştır (…) tıbbiyeliler padişahım çok yaşa yerine padişahım baş aşağı diye haykıranlardır. (…) tıbbiye ile ayrı düşünülemeyen iki sözcük karşı olduğu istibdat ve aradığı hürriyettir. Tıbbiye cehalete, taassuba (kör tarafgirliğe), gericiliğe, yoksulluğa, ezilmişliğe direniştir. Bu nedenle devrimci, ilerici, özgürlükçü ve bilimden yanadır.”
14 Mart’ın öyküsü 1919 yılı 14 Mart’ında İngilizlerin işgali altındaki İstanbul'da, tıbbiyelilerin işgalcilere karşı tutum alışıdır, itici güç mesleğine, değerlerine ve yaşadığı topraklara duyulan güncel sorumluluk/bağlılıktır. O günden bu yana, neredeyse yüzyıldır, 14 Mart, Tıp Bayramıdır.
Birkaç gün önce (24 Kasım) çok sayıda ilden gelen tabip odası ve TTB organları temsilcilerinin katıldığı TTB Genel Yönetim Kurulu toplantısında da 2019’un 100. yıl oluşuna vurgu yapan çok haklı ve yerinde konuşmalar yapıldı.
İhtiyaç, hekimlerin günceli aşan, hekimlik değerlerine yaslanan tarihsel bir birikimle, geçmişlerinden aldıkları moralle görünür olmalarıdır. Hekimlik Andı (Dünya Tabipler Birliği Cenevre Bildirgesi) sözde ve özde hekimleri birleştirebilecek, değerlerimizi hem kendimiz hem topluma yüksek sesle söyleyerek başlamamız için uygun ve yeterlidir. ‘Tek yürek’ olunabildiğinde ‘çok ses’in her derde deva olduğu 1919’dan bu yana tecrübeyle sabittir. (EB/HK)