*Fotoğraf: 2015 seçimlerinde HDP'nin program tanıtımı/ hdp.org.tr
Halkların Demokratik Partisi'ni (HDP) tanıma sürecim 2016'da siyasal sosyoloji alanında doktoraya başlamamla gelişti. Araştırma alanım yerlilik kavramı, yerli halklar ve hareketleri olduğundan, doktora tezimi de Kürt siyasi hareketinde yerlilik söylemi üzerine yaptım. Saha çalışmam da dolayısıyla Kürt siyasi hareketinin parlamento temsilcisi olan HDP’nin vekilleri ile gerçekleşti. İki ay gibi oldukça yoğun bir süreçte, partinin Meclis grup toplantılarına katıldım, Ankara Genel Merkezi ziyaretlerim oldu, danışman kadrosuyla tanıştım, Şubat 2018’de gerçekleşen genel kongreye katıldım.
Yaptığım ikincil kaynak taramaları -ki bunlar parti programı, tüzüğü, basın açıklamaları, saha çalışma sürecindeki gözlemlerim- ve vekillerle görüşmelerimde şunu söyleyebilirim ki HDP'nin kurumsal işleyişi ideolojik politikasıyla aynı prensiplere dayanıyor. Özetle çok sesli, eşitlikçi, geleneksel ataerkil anlayıştan uzak, aktif yatay iletişime dayalı saygın bir kurumsal işleyişe şahit oldum diyebilirim.
Kriminalize etme
Bu kısacık derleme, kendi kendime de sorduğum “Türkiye’nin üçüncü büyük siyasi partisi neden sadece hükümetin değil de muhalefetin de hedefi haline gelir” sorusuna da bir nevi yanıt olur umarım. Türkiye’de siyaset HDP’nin meclise girmesiyle temsil edilmeyenlerin kendi öz kimlikleriyle temsil edildiği ve edilmesi gerektiğinin vurgulandığı yeni bir döneme girdi. Bu gelişme demokratikleşme açısından büyük bir şans olması gerekirken, daha geniş kitlelere gösterilmeden HDP’yi devre dışı bırakma çabaları halkın desteğinin engellenmesi üzerine, kriminalize etme propagandasına dönüştü.
"Halklar"
Siyasi ideolojisinin detayına girmeden sadece partinin adındaki “halklar” vurgusunun Anadolu ve Mezopotamya halklarının temsili açısından hayati önemini vurgulamak isterim. Türkiye Cumhuriyeti'nin teklik esasına dayalı yapısını göz önünde bulundurduğumuzda, HDP’nin bu vurgusuyla hem sağ hem de Kemalist solun bu denli hedefi haline gelmesi kaçınılmaz elbette.
Düşünün ki TBMM’ye giren bir parti Ermeni, Süryani, Kürt, Türk Laz, Arap, Mıhallemi halklarının öz temsiline dayalı siyasi anlayışı parti politikasının temeline oturtsun. Demokratik toplumlarda ve katılımcı demokrasi anlayışında bu görüş birlikte yaşayan halklar için bir şans olarak görülmesi gerekirken, HDP Haziran 2015 seçimlerindeki başarısından itibaren hem iktidar hem de muhalefetin hedefi haline geldi.
Erişilebilir
Partiyle saha çalışmamdan önce hiçbir kişisel bağlantım olmamasına ve buna ek olarak parti üzerindeki sistemik baskılar ve genel kongre hazırlığı yoğunluğuna rağmen, vekillerin ve danışman ekibinin hassasiyeti sayesinde iki ay gibi bir sürede 28 vekille bizzat tanışıp, 20’si ile görüşme yapabildim. Haliyle bunu detayı paylaştığımda “Çok iyi bağlantıların olsa gerek” yorumunu aldım.
Elbette HDP’yle bağlantı kurmama yardımcı olan saygıdeğer tanıdıklarım oldu ama asıl kilit nokta HDP’nin birimler ve kişilerarası inanılmaz erişilebilir, halka açık çalışma sistemi. Bir doktora adayının görüşme talebine bu kadar olumlu bakılması ve o yoğunlukta olanaklar yaratılmasına hayran kaldım diyebilirim. Örneğin bir vekil benim görüşme talebim üzerine meclisin tatil olduğu gün meclise gelmişti. Başka bir vekil, beni danışmanıyla birlikte kahvaltıya davet edip, sonrasında ofisinde masa gösterip bir diğer bir vekilden benim için görüşme randevusu almıştı.
Halklar ilişkileri
Buna benzer birçok örnek sıralayabilirim. Ama beni en çok etkileyen kısım vekillerin ve idare kadronun halkla ilişkileri, ki bu da HDP'nin bu kadar yoğun baskılara rağmen neden halkın desteğini kaybetmediğini gösteriyor. Gerek Meclis grup toplantısında, gerek genel merkezde, gerekse genel kongrede vekillerin nasıl halkla samimi ve doğal diyalog kurdukları, insanları dinledikleri ve hal hatır sordukları ayrıca bende hayranlık uyandırdı.
Bir danışman arkadaşın da dediği gibi, HDP'nin “yatay” iletişim prensibi mevcut sistemdeki hiyerarşik, halktan kopuk, ulaşılmaz devlet adamlığı anlayışıyla da çatışıyor. Bu halktan gelen halka açık siyaset tarzını benimsemesi de ayrıca mevcut siyasi sistemle çatışma nedenlerinden biri olduğu kanaatindeyim. Düşünün ki bugün mecliste sahte sosyal medya hesabıyla trollük yapan vekilden tutun da, lamborjini ile meclise gelip danışmanlarını “emir erlerim” diye sosyal medya üzerinden ifşa eden vekiller var.
Bir diğer önemli husus da, bir taraftan HDP'nin bütün kademelerinde ortalamanın üstünde eğitimli, alanlarında profesyoneller varken, diğer taraftan da neredeyse maalesef elindeki yazılı notu demeç adı altında neredeyse okumakta zorluk çeken vekillerin olduğu gerçeğidir.
Plan tutmayınca
Bir vekilin de dediği gibi; ikdidarın, HDP’yi Haziran 2015 seçimlerinden sonra halka göstermeden Kasım 2015 seçimiyle bertaraf etme planı tutmadı. Hangi demokratik sistemde, hükümet kurulamasa bile meclis beş ay kapalı kalır eğer amaç demokratik olarak seçilmiş bir partiyi sistem dışı etme çabası değilse? Meclise girişi engellenemeyince, son birkaç yıldır şahit olduğumuz yıldırma ve kriminalize etme politikalarının hedefi olan bir partidir HDP. Anayasal haklara sahip bir yetişkin, bir seçmen ve akademik vesileyle kişisel teması olan bir birey olarak kaanatım özetle bu kadar güzide, eğitimli, bilinçli, mütevazı ve aynı zamanda ilkeli ve korkusuz siyaset yapan siyasetçiler hedef değil, Türkiye siyaseti için bir şans ve halkların kardeşliği için bir umut olmalı.
(AÜ/NÖ)