Hollanda Gezi Dayanışması’nı ilk kez tutsaklık günlerimde duymuştum. Aktaş’ın Den Haag’ta açtığı adalet çadırı ve üç günlük açlık greviyle dayanışmışlar, daha sonra da benim için ve tutuklu gazetecilerle dayanışma etkinlikleri yapmışlardı. Hollanda’ya geldikten sonra ilk işlerimden birisi Hollanda Gezi Dayanışması’yla ilişkilenmek gösterdikleri dayanışmadan dolayı onlara teşekkür etmek oldu. Biraz yakından baktığımda Hollanda Gezi Dayanışması’nın önemli bir halk inisiyatifi deneyimi olduğuna tanık oldum.
Mao Zedung bir Çin atasözüne gönderme yaparak, bir kıvılcım bozkırı tutuşturur demişti.
2010 Aralık’ında Tunus’ta üniversite öğrencisi seyyar satıcı Bahuzizi’nin bedenini ateşe vermesi Tunus’u ve Ortadoğu halklarının başkaldırısının fitilini ateşledi.
Bölgeye yayılan halk isyanları 2013 Haziran’ında Türkiye’de Gezi ayaklanması halini aldı. On binler, yüzbinler ve milyonlar Türkiye’nin bütün kentlerinde onur ve özgürlük için başkaldırdılar. Başkaldırının alevleri Avrupa’daki Türkiyeli ve Kürdistanlılar arasında yankısını hızla gösterdi.
31 Mayıs gecesi Amsterdam Beurs Meydanı’nda Türkiye’deki isyana paralel gösteriler başladı, Hollanda’nın diğer kentlerine yayıldı. Ve değişik kentlerdeki formlar Hollanda Gezi Dayanışması olarak birleşti. Hollanda Gezi Dayanışması Türkiye’deki Haziran isyanının Hollanda’daki yankısı olarak şekillendi.
Hollanda Gezi Dayanışması kendisini, Gezi Süreci’ni ve onun temsil ettiği; “yaşadığı şehre, çevreye, ekolojiye, yaşam tarzlarına, emeğe, inanç ve inanmama hürriyetine, cinsel yönelimlere, demokratik hak ve taleplere sahip çıkmak” olarak tarif ettikleri değerleri benimseyen özgür bireylerin oluşturduğu bir “kollektif birliktelik” hareketi olarak tanımlıyor.
Bu birliktelik içerisinde, Türkiye’deki Gezi sürecini yakından takip eden ve kendisini sadece Türkiye ve Hollanda gündemiyle sınırlandırmayan, çok farklı çevrelerden, mesleklerden, siyasal görüşlerden, örgütlü ya da örgütlü olmayan Türkiyeli, Hollandalı bireyler yer alıyorlar.
Her hangi bir ast üst ilişkisinden uzak, herkesin eşit söz hakkına sahip olduğu, yatay bir örgütlenme modeliyle bu kollektif birliği oluşturduklarını “demokrasi, vicdan, dayanışma ve ve Gezi ruhu”nun ortak paydaları olduğunu belirtiyorlar.
Hollanda Gezi Dayanışması’nın bildiğimiz klasik anlamda her hangi kurumsal bir kimliği olmadığı gibi, kendisini bir çatı örgütü olarak da tanımlamıyor. Birlik içerisinde “görevlendirme, yetki verme” gibi kavramlar geçerli değil. Bütün katılımcılar gönüllülük esasına göre kendini varediyor. Ancak bu pratik çalışmaların gerektirdiği belirli bir yapısallık, organizasyon söz konusu olduğunda ise, karar alma ve uygulama süreçlerini kesinlikle etkilemiyor. Dolayısıyla, Hollanda Gezi Dayanışması’nın kapıları katkı vermek isteyen, Gezi sürecinin ortaya çıkardığı asgari müştereklerde buluşmayı ve dayanışmayı arzu eden herkese açık.
Sosyal medya üzerinden öneriler paylaşılıyor, tartışılıyor. Tartışmaya katılanlar belirledikleri talepler ve hareket tarzı doğrultusunda pratiklerini şekillendiriyor, etkinliklerini yürütüyorlar. Aylık forumlar ve “Zorlayan Atölyeler”de ise, yine önceden belirlenen gündemler, temalar üzerine tartışmalar yapılıyor. Eylem, etkinlik kararları da katılımcıların eğilim, istek ve önerilerine göre şekilleniyor.
Hollanda Gezi Dayanışması’nın bugüne kadar neler yaptığı sorusuna yanıt ararken, arkadaşların gönderdiği linkleri açınca hakikaten şaşırdım. O kadar değişik eylemlere imza atmışlar ki!
31 Mayıs’ta Beursplein’de dayanışma eylemlerini başlatmışlar. O zamanlar Hollanda Gezi Dayanışması diye bir oluşum da yokmuş. Her akşam birbirlerini tanımayan insanlar olarak Beursplein’de eylemler yapmışlar. Eylemlerin içinde birbirlerini tanımışlar. Ve daha sonrda Türkiye’deki formlardan etkilenerek “hadi biz de form yapalım” demişler ve Amsterdam Formu’nu oluşturmuşlar. Daha sonra Rotterdam Formu, Den Haag Formu, Arnem Formu diye örgütlenmişler. Bu kentler dışında da, Enchede, Eindhoven ve Leiden gibi şehirlerde de, protestolar düzenlemişler. Bir süre sonra da, formlar yerine Hollanda Gezi Dayanışması adı altında toplanmaya karar vermişler.
Hollanda’da eşit, özgür ve demokratik bir hayat için toplumsal mücadelede yer alarak örgütlenen bazı çalışmaları ve eylemleri desteklemişler. Ve zamanla bir birleriyle olan ilişkileri gelişip, derinleştikçe daha geniş çevrelere-insanlara ulaşmak için sosyal aktiviteler düzenleyerek Gezi hareketini kültürel ve sanatsal etkinliklerle görünür kılmaya çalışmışlar. Türkiye’de Gezi Hareketi’nin başlattığı formlardan yola çıkarak Hollanda’da da benzer forumlar gerçekleştirmişler. Bu forumların hala devam ettiğini geçerken belirtmeliyim. Forumlarda Türkiye ve Hollanda da yaşanan sorunlar ve çözüm önerileri masaya yatırılarak tartışmalar yapılıyor.
Tek tek eylemlere gelecek olursam, burada tümünü sıralamam oldukça zor. Ama en azından bir kaçını paylaşmadan da geçmek istemiyorum.
Türkiye’deki polis şiddetini protesto eylemleriyle başlamış Hollanda Gezi Dayanışması’nın kuruluşu ve aktiviteleri. Daha sonra Gezi tutsaklarının salınması, Rojava Devrimiyle dayanışma, Türkye’de internet sansürünü protesto, 17 Aralık yolsuzluk skandalı, Rotterdam üniversitesi rektörünün Alevilere karşı nefret söylemi, 8 Mart, benim şahsımda tutuklu gazetecilerin serbest bırakılması gibi konularda tepkilerini eylemler dizisiyle ortaya koymuşlar. Nükleer zirve, bütçe kısıntıları ve ırkçılığa karşı protestolar, Hollanda’daki gelişmelerle ilgili eylemler gündemlerini oluşturmuş. Hollanda’da farklı kesimlerin organize ettiği değişik eylemlere Hollanda Gezi Dayanışması olarak katılmışlar.
Protestoların yanı sıra, pek çok destek ve dayanışma çalışması gerçekleştirmişler. Vanlı depremzedelere yardım kampanyası, Gezi tutsakları ve Reyhanlı belgelerini sızdırdığı iddiası ile tutuklanan er Utku Kali’ye destek için mektup kampanyası. Kazova işçilerine destek ve yardım kampanyasını ise işgal evinde yaptıkları bilgilendirme ve destek yemeğiyle göstermişler. Hollanda’daki sığınmacılarla da dayanışma içinde olmuşlar. Berkin Elvan ve Gezi'de polis şiddetiyle öldürülenler, Hrant Dink ve 24 Nisan 1915’i anma etkinlikleri de Hollanda Gezi Dayanışması’nın pratikleri arasında.
Geçtiğimiz yaz Rotterdam’da iki günlük bir festival düzenlemişler. Şimdilerde ise, aynı tarihte ikinci festivali organize etmekle meşguller.
Hollanda Gezi Dayanışması olarak adını “Zorlayan Atölyeler” olarak koydukları ve tarihimizle yüzleşme temalı paneller serisi önemli bir pratik olarak kaydedilmeli. Zorlayan Atölyeler’de Dersim Tertele’si ve Hrant Dink katliamı, 2014 sonunda ise Kobane direnişi gündemleştirilmiş. Soykırımın 100. yıldönümü 24 Nisan 1915 hazırlıkları için hazırlıklar ise devam ediyor.
Değişik sanatsal ve sosyal aktiviteler organize eden Hollanda Gezi Dayanışması; takas pazarları, sosyal dayanışma grupları, dayanışma kütüphanesi gibi pratiklerin Gezi’nin buradaki Gezicilere kattıkları pratikler olduğunu söylüyorlar.
Hollanda Dayanışması her defasında değişik bir kentte toplanıyor. Bu şekilde forumlara ilgi uyanık tutulmaya, forumun yapıldığı kenten katılım artırılmaya çalışılıyor.
Forumlar, farklı kentlerde onlara kapılarını açan demokrat kuruluşların, anarşist grupların, sanat vakıflarının mekanları ve işgal evlerinde yapılıyor.
Hollanda Gezi Dayanışması’nı sınayan noktaların başında yatay örgütlenme deneyimi, bireysel inisiyatif alma, ortak karar alma mekanizmalarını verimli bir şekilde işletebilme, kararların uygulanması geliyor. Farklı düşünen bireylerin forumda işbirliği ve birliklte çalışmaları zenginliğini koruyabilmek, geliştirerek sürdürmek temel hassasiyetleri.
Bildiğim kadarıyla Hollanda Gezi Dayanışması Gezi sürecinde Türkiye dışında oluşan, Hollanda’nın değişik kentlerinde örgütlenmeyi başaran ve varlığını bugüne kadar sürdüren tek forum.
Bütün bu işleri yapmak, örgütlemek için temel sorunların başında maliye geliyor. Ancak Hollanda Gezi Dayanışması hiç bir mali kaynağa sahip olmasa da, pratik aktiviteleri örgütlerken bunu hiç bir zaman sorun yapmamış. Bugüne kadar belediyelerden yardım da almamış. Afiş, poster, websitesi giderleri için forum katılımcılarından verebilecek durumda olanlardan her foruma geldiklerinde 1-2 euro gibi cüzzi miktarlarda paralar toplamışlar. Esas olarak da gönüllülük, paylaşım ve takas üzerinden ihtiyaçlarını karşılamışlar.
Sonuç olarak, Hollanda Gezi Dayanışması Gezi’den aldığı “bu daha başlangıç” felsefesini de dikkate alarak forumlarını büyüterek sürdürmek, bunları daha kapsayıcı hale getirmek ve bu forumlar vasıtasıyla gerek Türkiye ve Hollanda, gerekse de uluslararası ortamda demokratik hak mücadelesi, dayanışma ve varolan sorunlara çözüm üretme aşamalarında varolmak, katkı sunmak istiyor. Eylem, teorik tartışma ve içerik üretimi olarak katkılarını sürdürmeyi de kendisine bir hedef olarak belirlemiş.
Bunca pratiğe, güzelliğe şapka çıkarıp, yolunuz açık olsun demek ve katkı sunmak Hollanda’da yaşayan iyiden, güzelden yana olan insanlara düşüyor! (FE/HK)
* Füsun Erdoğan, Rotterdam, 20 Şubat 2015