Hayvan hakları sorununun neresinden tutarsanız tutun iyi edersiniz, sonucu iyi olur. İster eziyet kısmı, ister belediyelerin toplama kampları, ister apartman yönetmelikleri hiç fark etmez. Hayvan denilince ülkemizde sorun çok. Elbette işin bir ucundan tutmak işe yarar. Zaten hayvan meselesini “sorun” haline getiren de bizatihi insanın kendisi. Bunu çözmek de elbette yine insana kalıyor.
Hayatının önemli bir bölümünü ve mesaisini hayvanlara ve onların haklarına adayanları ayrı tutuyorum; geri kalanlar hayvanları iki nedenle yanında tutuyor. Beslenmek veya eğlenmek. Her ikisine de dünya yok olana dek devam edileceği gerçeği ise kaçınılmaz. Bunu yaparken en azından biraz daha medeni olmak, insani boyutlarını da tartışabilmek daha iyi bir dünya için mutlak gereklilik gibi görünüyor. Yoksa içinde yaşadığımız dünya tahammül seviyesini çok zorlayacak.
Filmi geri saralım
Misal, yolda giderken önünüzdeki araba salla pati dolaşan bir köpeğe çarptı. Şimdi ne olacak? “O köpek bu ıssız yolda ne arıyordu”dan tutun da arabanın saniye duraksamadan kaçmasına kadar bir dolu soru aklınızda uçuşurken peki siz ne yapacaksınız?
Medeni bir ülkenin yollarında adım adım geriye giderek filmi geri saralım:
Öyle bir ülkede yaşadığınızı hayal edin ki zaten sokakta köpek olmasın. Evlerinde mutlu mesut yaşayan kediler, köpekler…
Bir tık geri gidelim.
Hadi sokakta köpek olsun. Böyle bir kazaya da şahit oldunuz ama çarpan araba hemen sağa çekti ve köpeği arabasına alarak en yakın kliniğin yolunu tutu.
Hadi bir tık daha geri gidelim.
Çarpan araba köpeğe çarptı ve kaçtı ama bu sefer siz plakayı emniyete bildirdiniz, köpeği hastaneye götürdünüz. Çarpan kişinin plakasına tedavi masrafları ve ceza kesildi. Araç sahibi kaçtığı için bir yıllık hapis istemiyle yargılandı.
Hadi bir tık daha geri gidelim…
Köpek yerde, araç kaçtı ve yapacak hiç bir şeyiniz, müracaat edecek yeriniz yok. Vicdanınızla baş başasınız.
Hoşgeldiniz, Türkiye’desiniz!
Bu sorunu çözümleyebilmek için HAYTAP yıllardır meclis koridorlarında dolaşıyor, her konuda olduğu gibi bu konuda da bin türlü çözüm üretiyor. HAYTAP Genel Başkanı Avukat Ahmet Şenpolat “Bir ülkenin gelişmişlik oranıyla sigorta poliçesi doğru orantılıdır. Bize öyle öğrettiler fakültede” diyor. Bu konuda yaptıkları öncü çalışmalar Meclis tarafından kabul edilirse muhtemelen dünyada tek örnek olacak.
Hayat kurtarmanın bedeli 3 lira!
Şenpolat, “Türkiye’de yaklaşık 14 milyona yakın araç var. Hepsinin hayvanlara çarptığı söylenemez. Sigorta bir istatistik bilimidir. Dolayısıyla bu kadar araç için ödenecek prim miktarı en fazla üç ya da dört lira arttığında en azından böyle bir risk de teminat altına alınmış olur. Kaza yapan kaçsa bile, hayvanın acı çekmesi önlenir, ameliyat olması sağlanır. Çünkü mali külfet zaten önceden satın alınmış ZMSS (Zorunlu trafik sigortası) üzerinde olacaktır. Zaten ortalama bir ZMSS poliçesi 200 lira civarındadır. Primi ödeyen açısından da 200 lira ile 203 lira arasında da fark olmayacaktır” diyor. (AÜ/EKN)