Okullar açıldı. Yine cafcaflı açılış konuşmaları yapıldı. Okulların gerçek durumunu ele almayan, sorunları geçiştiren konuşmalar. Okulların açılmasıyla birlikte, olağan dışı bir şey olmadıkça okullara kolay kolay ilgi göstermeyen büyük medya kuruluşları okullardan söz etmeye başladılar.
Geçen hafta içerisinde Anadolu Ajansı da basmakalıp "Okullar açıldı!" haberleri yaptı. Hatta okulların açılmasını, okulların sorunlarını ele alacak şekilde haber yapmaktansa, Adana Emniyet Müdürü M. Salih Kesmez'in özlü sözlerini haber yapmak için vesile yaptı. Evet, yanlış okumadınız. Anadolu Ajansı, Kesmez'in polislere yaptığı hafta başı konuşmasını "haber" yaptı ve tüm medya kuruluşlarına dağıttı.
Özlü sözler
Adana Emniyet Müdürü Kesmez, Türkiye'de çocukların durumunu eleştirircesine ve Adana valisinin çocuklara yapılmasını önerdiği kabul edilemez şeylerle dalga geçercesine, konuşmasında ''Çocuklara özen gösterin, bütün dünya üzerinde bir tek güzel çocuk vardır. Bütün anneler de ona sahiptir" demiş. Bunun bir Çin atasözü olduğunu da eklemiş.
Kesmez, devlet ve iktidarın her olanakta çocukları bir sürüye çevirmek istercesine davranmasına tepki verircesine, "Çocuklarımızı kuzu gibi büyütmeyelim ki ileride koyun gibi güdülmesinler" demiş. Çocukların yararını öne çıkarmayanları eleştirircesine, "Evlatlarınızı devriniz için değil; onların devirleri için yetiştiriniz" demiş ve bu sözün Hz. Ali'den olduğunu eklemiş.
Belki "Adana Emniyet Müdürü ne kadar cesurmuş; bir güzel eleştirmiş" diye düşüneceksiniz ama Kesmez'in söylediği özlü sözler, şununla bitiyor: "2010-2011 eğitim öğretim yılının devletimizin bekasını sağlayacak iyi nesiller yetiştirilmesine vesile olmasını temenni eder, iyi mesailer dilerim.'' Eski tas, eski hamam!
Kuşatma
Okulların ürkütücü bir kuşatma olduğunu anlamak, eğer büyük medya kuruluşları okullardaki uygulamalara biraz daha eleştirel bakabilse çok daha kolay olabilirdi. Ama büyük medya kuruluşları sanki habercilik söylenenleri aktarmaktan ibaretmiş gibi "yansız" bir çizgi tutturmuş gidiyorlar. Bu yansız çizgi aslında güçlülerin yanında olmaktan başka bir şey değil.
Anadolu Ajansı haberi bu tutumun bir örneği. Adana'da okulların açılmasıyla ilişkili haber sanki okulların açılması ile bir polis seferberliği olması ve polis ile okulların bir arada anılması gerektiğini varsayılarak yapılmış. Yoksa neden şöyle bir şeyler yazsınlar: "Adana Emniyet Müdürlüğü, 2010-2011 eğitim-öğretim döneminin başlaması nedeniyle okullarda çeşitli önlemler alırken ..." Ardından gelen cümle daha da garip: "... yurt genelinde ders zilinin çalmasıyla yaklaşık 16 milyon öğrenciyle, 600 bin öğretmen ders başı yaparken, polis ekipleri de eğitimin güvenlik içinde geçmesini sağlıyor." Demek ki, okullar polis ekipleri olmadan güvenlik içinde değil. Polis olmazsa okullar tehlike içinde!
Güvenlik söylemi kuşatması
Okullar hakkında gerçekten önemli konuları haber yapmaktansa, hele hele okullarda ters giden şeyleri haber yapmaktansa, okulların güvenliği konusunda haberler yapmak ve okulların güvenliğini polisin sağlayabileceğini düşündürtecek bir söylem kullanmak çok daha kolay. Ama daha önemlisi, bu söylem okulların polislere açılmasını kolaylaştıran bir söylem. Güvenlik söylemiyle topluma polis devleti uygulamaları kabul ettirilirken, okullara da polisin girmesi kolaylaştırılmak isteniyor. İstenmiyor olsa bile sonuçta ortaya çıkan durum bu.
Anadolu Ajansı haberinde şöyle cümleler var: "Tatil döneminde İl Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilileriyle yapılan ortak toplantılar sonucunda, eğitim-öğretim sezonu başladığında okullarda güvenliğin en üst seviyeye getirilmesi sağlandı." Güvenliğin en üst düzeyi ne olabilir ki? Yanıt haberde var: "Adana'da 'Güvenli Okul, Güvenli Eğitim Projesi' yürürlüğe girdi. Bu proje ile "Toplum Destekli Polislik Büro Amirliğine bağlı 50, İlçe Emniyet Müdürlükleri ve polis merkez amirliklerine bağlı 70 motorize ve devriye ekibi, okulların giriş ve çıkışlarında görevlendirildi."
Bu kadarla da bitmiyor. "Geçen yıl başlatılan 'Okul Gönüllüleri Projesi' devam ettirilerek, kent merkezindeki 294 okul, 2. sınıf emniyet müdüründen komiser yardımcısına kadar toplam 257 rütbeli polise verildi."
Suç ve okul
Anadolu Ajansı haberinde eğitimcileri ve sosyal bilimlerle uğraşanların tüylerini diken diken edecek vurgular da var. Haberde şunlar vurgulanıyor: "Haritada, bir veya hiç suç işlenmemiş okullar 3. derece, iki olay çıkmış okullar 2. derece, 3 ve üstü olayın yaşandığı eğitim kurumları ise 1. derece risk grubu içine alındı. Kentteki 294 okulda yapılan incelemede 12 okulun 1. derece, 21 okulun 2. derece, 69 okulun 3. derece risk grubunda yer aldığı belirlenirken, bu okullara yönelik özel önlemler de alındı."
Bu vurgular, hiç kuşkusuz, güvenlik söyleminin en açık örnekleri. Birileri ciddi araştırmalar yapmış ve okulları sınıflamış. Meğer okullarda suç işleniyormuş ve demek ki, okullar elden gitmek üzereymiş. Suç polisin işi olduğuna göre, suç ve suçluların olduğu yerlerde polisiye önlemler gerekir. Okullara polis kuşatması koymak en iyi çözüm olacaktır. İşte topluma böyle bir mantık benimsetilmek isteniyor.
Okul Gönüllüleri Projesi
Haberde anılan 'Okul Gönüllüleri Projesi' de ilginç mi ilginç. Projenin adında polis olmadığına göre, belki de okula polis sokmaktan öte bir şey düşünülmüş olabilir. Ama araştırınca gerçek ortaya çıkıyor. Okul gönülleri, Adana İl Emniyet Müdürlüğü tarafında okullarda görevlendirilen polisler. Projenin amacı özetle şöyle: "İl Merkezinde bulunan ilköğretim okulları ve liselerde, gönüllü birer rütbeli veya polis memuru görevlendirmek, gönüllülerin çalışma şekillerini, öğrenci, öğretmen ve idarecilerin, Emniyet Teşkilatının görev alanına giren sorunlarına hızlı, etkin ve süreklilik arz edecek şekilde çözümüne katkı sağlanmasını ve diğer ilgili esasları düzenlemektir."
'Okul Gönüllüsü' polislerin görevleri arasında şunlar var:
* Öğrencilere, polisin yaptığı çalışmaları, suçların polis birimine nasıl bildirileceğini ve kendilerini nasıl koruyacaklarını anlatmak.
* Okulda ve toplumsal yaşamda huzurlu bir ortam oluşturulması konusunda öğrencilere yönelik çalışmalarda bulunmak, görsel yönü ön plana çıkan yayınlar ve sunumlar yapılmasını sağlamak.
* Öğrencilerin boş zamanlarını geçirebilecekleri yararlı faaliyetlere yönlendirilmesi için gayret sarf etmek.
* Öğrencilerin, polis bina ve ofislerine ziyaretlerde bulunmalarını sağlayarak, bu amaçla programlar gerçekleştirmek.
Okulların güvenlik söylemiyle kuşatılması, okulların "suç" ile birlikte anılması ve "huzur" için polisin gerekmesi gibi kavramlara dayandırılıyor. Öğrencilerin boş zamanlarını polisle birlikte değerlendirmesi, hatta polis merkezlerine konuk olması bile düşünülmüş.
Okulların güvenlik söylemiyle kuşatılması ve büyük medya kuruluşlarının polise alkış üstüne alkış tutması bu hızla sürerse, okulların açılmasıyla birlikte artık büyük medya kuruluşları şu başlığı kullanacak: Haydi polisler okula! (SD/EÜ)