3 Temmuz'da aramızdan ayrılan Sarkis Çerkezyan için bugün (5 Ağustos) Kumkapı Meryem Ana Kilisesi'nde tören düzenleniyor. Çerkezyan, daha sonra Balıklı Ermeni Mezarlığı'nda toprağa verilecek.
Yurtdışında öğrendim Sarkis Usta'nın ölümünü. "Alamancı turistlerin" el koyduğu uçak biletleri arasından kendime bir bilet bulamadım. Cenazesinde bulunamayacağım. Ama biliyorum ki, Sarkis Usta'nın cenaze töreni, Hrant'ın cenaze töreninde yaşanan "büyük vicdan hareketinin" bir devamı olacak.
Önce milyonla "azaltılan", sonra binlerle "azaltılan" ve nihayet uğursuz bir kurşunla bir insan olarak "azaltılan" ve geçtiğimiz gün bir insan daha "azalan" büyük Ermeni Cemaatinin başı sağolsun.
İşte Koca Ermeni dünyamıza veda etti. Belki de bir yaşayan tarih sonsuza kadar aramızdan ayrıldı. Hatta denebilir ki, yaşayan Büyük Felaket tarihinin en büyük canlı tanığını kaybettik.
Kayıp bu nedenle büyüktür.
Şimdi onu herkesten önce tanıyanlar yeniden ve yeniden yaşatacaklar.
Daha şimdiden yazmaya başladılar bile.
Ben ilk Ermeni sosyalistini 1965 yılında tanıdım: Zaven Biberyan. Bir yazar. Aydın. Türkiye İşçi Partisi (TİP) Milletvekili adayı. (Yıllar sonra Hrant Dink deÖzgürlük ve Dayanışma Partisi'nden ( ÖDP) aday olmuştu.) Zeytinburnu İlçe Sekreteriydim. Başkanımız Cemal Güner'di. Kürt'tü. Felsefe öğretmeni. Sosyal Yayınlar'ın sahibi Enver Aytekin'in yakın dostuydu. Çeviri yapardı. Zaven Biberyan'ı bir kaç kere düzenlediğimiz kahve toplantılarına çağırdığımızı hatırlıyorum. O kahve toplantıları başlamadan önce kahveciden başka kimsenin olmadığı kahvede, mikrofon başına geçip, TİP'in bastırdığı "Gelin Canlar Bir Olalım" broşüründen şiirler okurdum. Kürt Cemal Abi'yle, Ermeni Zaven Biberyan'la, Genel Merkez temsilcisi Yahudi Moris Gabay'la ve "Pir Sultan Abdal" müritleriyle birlikte seçim kampanyamız bugün yeniden keşfedilen kültürel zenginliğimizi çok güzel yansıtırdı.
Zeytinburnu İlçesinden Eminönü İlçesine geçtiğim zaman Sarkis Usta'yı tanıdım. Hemen yanında Edip Karahan. Daha başkaları. O ilçede daha sonra pek çoğu Türkiye Komünist Partisi (TKP )saflarına katılacak olan yoldaşlarımın hepsi Sarkis Usta'nın "tedrisinden" geçmişlerdir.
Sarkis Usta Kumkapı esnafını da örgütleyen kişidir. Onun TİP'e kazandırdığı en renkli isim Nişan Değirmenciyan'dı. Nişan'ı 12 Mart günlerinde Topkapı surları civarında paramparça ettiler. Sarkis Usta TKP üyesiydi. Ve o, Lenin'in Iskra'yı bir kuyunun içinde basmasından aldığı ilhamla, TKP Merkez Komite Organı Atılım'ı Marangoz dükkanının içindeki kuyuda bastı. Sarkis Usta benim TİP'ten Fikir Kulüpleri Federasyonu'na (FKF), oradan TKP'ye, TKP'den son güne kadar uzanan bir tarih büyüğümdü.
Zaven Biberyan Ermeni entelektüellerinin temsilcilerinden biriyse, Sarkis Usta Ermeni emekçilerinin bilinçli temsilcisiydi. Marangozdu. Antakya'da doğduğum için, Habib-i Naccar Dağı'nı bilirim. Musa Dağı'nın kardeşidir. Musa Dağı Süveydiye'dedir, şimdi adı Samandağ olmuştur, Büyük Felaket'e karşı Ermeni destanının yazıldığı dağdır. Habib-i Naccar Antakya'ya bakar. Türkçe "Sevgili Marangoz" demektir. Sarkis Usta'yı hep Habib-i Naccar olarak andım.
Şimdi bu mübarek dağın bağrını bizim "milli barbarlığımız" taş ocağı yaparak oymuştur.
Benim çocukluk hafızamdan kalma dağın bağrı ise bizim Sevgili Marangozumuzun ölümüyle oyulmuştur.
Bu büyük insanın ardından yakınlarına diyecek söz bulamadım. Eve telefon ettim. Gazaros'la konuştum.
"Babanın cenazesi çok kalabalık olacak" dedim. "Gazi" hıçkırıklarının arasından "inşallah" dedi. Ve ben tek kelime Ermenice bilmediğimi ve Hıristiyanca tek bir temenni sözcüğü söyleyemediğimi şaşkınlıkla hatırladım. "Hepimiz Ermeniyiz" dediğimizde neden inandırıcı olamadığımızı da böylece anladım.
Yarın bir Türk'ün cenazesinde Gazaros ve Ohannes'i "Hepimiz Türküz" diye haykırırken görürseniz, biliniz ki, onlar bunu Sarkis Usta'nın büyük insani eğitiminin bir sonucu olarak, yüreklerinin en derinlerinden söylüyorlar.
Zalim korkudan intikamcıdır.
Mazlumun ruhunda intikam yatmaz. Tersine, mazlum zalimin zavallılığına acıdığı için büyüktür. (VS/TK)